“AKÇAY SULAK ALANI’NIN SONUNU HAZIRLIYORLAR”

DÜNYA SULAK ALAN­LAR GÜNÜ’NDE EDREMİT ÇEVRE PLAT­FOR­MU’NDAN ÇAR­PI­CI AÇIK­LA­MA

EDREMİT Çevre Plat­for­mu Söz­cü­sü Ku­bi­lay Öz­türk, 2 Şubat Dünya Sulak Alan­lar Günü do­la­yı­sıy­la yap­tı­ğı ya­zı­lı açık­la­ma­da, Akçay Sulak Alanı’ndaki ge­liş­me­le­re ve sür­dür­dük­le­ri çevre mü­ca­de­le­si­ne dik­kat çekti. Ku­bi­lay Öz­türk, “Ne yazık ki, son yıl­lar­da bir ta­ra­fın­dan Ba­lı­ke­sir Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si eliy­le sa­tıl­mak, diğer ta­ra­fın­dan da Ed­re­mit Be­le­di­ye­si ta­ra­fın­dan imar izin­le­ri ve­ril­mek su­re­tiy­le, Dal­yan’ın sonu ha­zır­la­nı­yor. Bu son sulak alan­lar, in­saf­sız­ca yön­tem­ler­le dol­du­ra­rak, suya ve top­ra­ğa ay­kı­rı uy­gu­la­ma­la­ra tabi tu­ta­rak, her gün yeni bir ya­pı­laş­ma gi­ri­şi­mi­ne konu edi­le­rek yok edil­me­den de bu iştah bit­me­yecek gibi du­ru­yor” dedi.

Ed­re­mit Çevre Plat­for­mu Söz­cü­sü Ku­bi­lay Öz­türk’ün açık­la­ma­sı şöyle:
“Ge­ze­ge­ni­miz­de­ki su kay­nak­la­rı­nın ba­şın­da ge­li­yor sulak alan­lar. Ba­tak­lık­lar, taş­kın düz­lük­le­ri, tur­ba­lık­lar, ne­hir­ler, göl­ler, tuz­la­lar, deniz ça­yı­rı ya­tak­la­rı ve pek çok deniz kı­yı­sı alan­lar bu kap­sa­ma gi­ri­yor. Bu ne­den­le, sulak alan­la­rı ve bun­lar­dan ya­rar­la­nan tüm can­lı­la­rı akıl­cı bir şe­kil­de ko­ru­mak ama­cıy­la 2 Şubat 1971’de Ram­sar Söz­leş­me­si dü­zen­len­di ve bu­gü­ne kadar Tür­ki­ye’nin de için­de ol­du­ğu 171 ülke im­za­la­dı bu söz­leş­me­yi. Ay­rı­ca ka­mu­oyun­da ge­rek­li du­yar­lı­lı­ğı sağ­la­mak için de 1977 yı­lın­dan beri kut­la­nı­yor Dünya Sulak Alan­lar Günü.
Ül­ke­miz­de halen top­la­mı 179.482 hek­ta­rı bulan oniki adet tes­cil ve ilan edil­miş sulak alan bu­lu­nu­yor. Tes­ci­li ya­pıl­ma­yan sulak alan­lar da var ve bun­la­rın ço­ğun­lu­ğu ne yazık ki insan bas­kı­sı­na maruz ka­lı­yor. Ya­pı­laş­ma, tu­rizm, bazı üre­tim fa­ali­yet­le­ri ve av­cı­lık gibi et­men­le­rin yanı sıra, bilim dışı su kul­la­nım yö­ne­tim­le­ri de bu alan­la­rı teh­dit edi­yor. Oysa sulak alan­lar, sa­de­ce su kay­nak­la­rı açı­sın­dan değil, çok çe­şit­li tür­le­rin ba­rın­ma­la­rı açı­sın­dan da büyük önem ta­şı­yor.

 

 

“DAL­YAN’DAKİ DURUM DO­ĞA­YA VE KAMU HAK­KI­NA SAY­GI­SIZ­LIK”
Tes­ci­li ya­pıl­ma­yan ve baskı al­tın­da olan bu tür­den sulak alan­lar­dan bi­ri­si de bizim yaşam ala­nı­mız­da. Ed­re­mit ile Bur­ha­ni­ye il­çe­le­ri ara­sın­da kalan ve Kaz­dağ­la­rı eko­sis­te­mi­nin de­niz­le bir­leş­ti­ği böl­ge­yi ta­nım­la­yan Akçay Sulak Alanı veya bi­li­nen diğer is­miy­le Dal­yan, geç­miş yıl­lar­da­ki gör­ke­min­den uzak­laş­mış olsa da, eli­miz­de kalan son doğal miras olma özel­li­ği­ni halen ko­ru­yor. Bin­ler­ce yıl bo­yun­ca, dağ ile deniz ara­sın­da yer alan su or­ta­mın­da­ki ku­cak­laş­ma­yı, doğal den­ge­yi de ko­ru­ya­rak makul bir şe­kil­de sağ­la­mış bu alan. Ancak 1960’lı yıl­lar­dan iti­ba­ren artan insan bas­kı­sı ile bu doğal denge her sene biraz daha bo­zu­la­rak, gü­nü­müz­de ne­re­dey­se or­ta­dan kal­dı­rı­la­cak hale gel­miş du­rum­da.
Ne yazık ki, son yıl­lar­da bir ta­ra­fın­dan Ba­lı­ke­sir Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si eliy­le sa­tıl­mak, diğer ta­ra­fın­dan da Ed­re­mit Be­le­di­ye­si ta­ra­fın­dan imar izin­le­ri ve­ril­mek su­re­tiy­le, Dal­yan’ın sonu ha­zır­la­nı­yor. Bu son sulak alan­lar, in­saf­sız­ca yön­tem­ler­le dol­du­ra­rak, suya ve top­ra­ğa ay­kı­rı uy­gu­la­ma­la­ra tabi tu­ta­rak, her gün yeni bir ya­pı­laş­ma gi­ri­şi­mi­ne konu edi­le­rek yok edil­me­den de bu iştah bit­me­yecek gibi du­ru­yor. Üs­te­lik ne dep­rem ol­gu­su, ne ze­mi­nin ya­pı­sı, ne de de­niz­de­ki bal­çık ar­tı­şı dik­ka­te alın­mı­yor. De­re­le­rin bile kir­le­ti­ci kay­nak­lar­dan te­mel­li kur­ta­rıl­ma­la­rı ye­ri­ne, dip te­miz­lik­le­ri ya­pı­lı­yor sa­de­ce. Bütün bun­lar için çok büyük kay­nak­lar da har­ca­nı­yor ama or­ta­da her­ke­sin an­la­ya­ca­ğı bir müş­te­rek plan bile yok halen. “Şu­ra­ya bugün bunu ko­ya­lım, yarın da şunu sa­ta­lım” di­ye­rek yö­ne­ti­le­mez Dal­yan. Bunun adı du­yar­sız­lık­tır, do­ğa­ya ve kamu hak­kı­na say­gı­sız­lık­tır. Ni­te­kim bu şe­kil­de atı­lan bütün adım­lar tı­ka­nı­yor, kent ve ge­le­ce­ği için be­lir­siz­lik ha­li­ne ge­li­yor, doğa daha da kir­le­ti­li­yor, çö­züm­ler iyice ula­şı­la­maz hale ge­ti­ri­li­yor, ha­liy­le hu­ku­ka baş­vu­ru­lar da gi­de­rek ar­tı­yor.
O ne­den­le, yaşam ala­nı­mız­da­ki sulak alan­la­ra bütün bun­la­rı reva gö­ren­le­ri bu 2 Şubat Dünya Sulak Alan­lar Günü’nde şid­det­le kı­nı­yo­ruz. Hem bugün ve hem de yarın, kente karşı suç iş­le­yen­ler­den, doğal de­ğer­le­ri­mi­zi ko­ru­mak ye­ri­ne ka­zan­ca tah­vil et­me­ye ko­şan­lar­dan, sulak alan­la­rı akıl­cı yö­ne­te­me­yen­ler­den mut­la­ka hesap so­ra­ca­ğı­mı­zı bir kez daha du­yu­ru­yo­ruz.”

Exit mobile version