Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), Covid-19 salgınıyla ilgili yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundu.
HKP avukatları, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu Üyeleri, Balıkesir Valisi Hasan Şıldak ve diğer 80 İl Valisi hakkında, “1593 Sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu Maddelere Hareket Ederek Görevi Kötüye Kullanma (TCK M. 257)” suçlarını işledikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
“BİNLERCE İNSANIMIZIN HASTALANMASINA, VEFAT ETMESİNE SEBEP OLMUŞLARDIR”
HKP avukatları tarafından Başsavcılığa verilen dilekçede, “TCK 257 maddeye aykırı hareket ederek binlerce insanımızın hastalanmasına, vefat etmesine, açlık ve yoklukla baş başa kalmalarına sebep olan şüpheliler ki buna gerçek bilim insanı namusuna sahip olmayan, önerilerinin hayat bulması konusunda siyasi iktidara gücü yetmese bile, gerçekleri açıklamaktan imtina ederek, siyasi iktidarı teşhir ederek istifa etmek vb. bir çok yaptırım olanağını kullanmaktan imtina eden Bilim Kurulu Üyeleri de dâhildir, soruşturma başlatılmasını talep etmek zorunlu olmuştur” ifadelerine yer verildi.
Konuyla ilgili HKP Genel Merkezi’nin açıklamasında “Halkımızı bile isteye ölüme sürükleyenler, bir gün mutlaka hesap verecekler!” başlıklı açıklama yayınladı. Yapılan Açıklamada, “Bir kez daha söylüyoruz: Yönetemiyorsunuz! Yönetemezsiniz! Çünkü merkezine halkını, insanını değil, ABD, AB Emperyalistlerine uşaklık etmeyi hedef alan politikalarınız var. Siz, ölen ölsün diye düşünüyorsunuz Eyy AKP’giller ve Reisi. Bizse inadına yaşamayı ve yaşatmayı amaçlıyoruz” ifadelerine yer verildi.
HKP Genel Merkezi’nden yapılan o açıklama şöyle:
“Halkımızı bile isteye ölüme sürükleyenler, bir gün mutlaka hesap verecekler. Bakın burası çok önemli: Eyy Covid 19 sen kimsin ya, Dünya salgını yönetemedi, biz yönettik! Dünya gülüyor bunu söyleyene. Gülüyor da olan yoksul, gariban halkımıza ve canı pahasına cepheye sürülen sağlık emekçilerine oluyor.
Daha 1930 yılında bir salgının nasıl önleneceği, yönetileceği, onunla nasıl başa çıkılacağı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile belirlenmişken, 2020 yılında insanlarımız Kovid-19 salgınından kırılıyor ne yazık ki. Evet aşısı yok belki, yeni bir virüs. Tamam. Ancak bu krizin yayılımının nasıl kontrol altına alınıp önleneceği çok somut adımlarla belirlenmiş. Hatta öyle ki, sosyal devlet olma ilkesinin bir sonucu olarak, karantina altına alınan kişi ve yakınlarının imkânları yoksa günlük iaşesinin hükümet tarafından karşılanacağı bile belirlenmiş Kanunun 83. Maddesince:
“Madde 83 – Cebri tecride tabi olarak müessesatta veya evlerinde tecrit edilen kimselerle 76’ncı maddede zikredilen şahıslardan muhtaç olanlarının kendileri ve ailelerinin iaşeleri masarifi Hükümetçe tesviye edilir (karşılanır).”
Gelgelelim bu ve benzeri tedbirler ülkemiz için bir hayal. Açlıktan kendilerini yakan insanlarımız var, toplu intihar vakaları var ülkemizde. Hastaneye, ilaca ulaşamayan, evlerinde tek başlarına hastalıktan ölüp de cenazeleri kokan insanlarımız var.
Sadece Ankara’da günlük vaka sayısı 4000 iken ülke genelinde 1500’lü rakamlarda vaka sayısı açıklayan Sağlık Bakanı/Sağlık Bakanlığı var. Buna onay veren, sessiz kalan, tepki göstermeyen sözde “Bilim Kurulu” var. “Cumhurbaşkanının talimatlarıyla” açıklamalar yapan, gerçekleri gizleyen, vicdanını satmış Başhekimler var.
İşte bu sebeplerden dolayı Halkın Kurtuluş Partisi, AKP’giller’in Reisi Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, tüm illerin valileri ve Bilim Kurulu Üyeleri hakkında; “1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu 3/3-4-11-16, 29,54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 64, 67, 71, 72, 83, 276, 277, 278, 279. Maddelere Aykırı Hareket Ederek Görevi Kötüye Kullanma (TCK M. 257)” gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
Halkın Kurtuluş Partisi Programı’nda, gerçek halk iktidarında halk sağlığının nasıl korunacağı 26 ve 27. Maddelerde somutça belirlenmiştir:
“26- SAĞLIK işleri: kültür ve adaletimiz gibi, özel bir kanunla Sağlık Emekçileri Sendikaları yardımı ile, özerk ulusal iradeye kavuşacak, AİLE HEKİMLİĞİ kurumu kurulacak ve her yuvayı doğal abone sayıp; koruyucu hekimlik hizmetleri geliştirilecek. Hastaneler tıp ve halk örgütlerinin kontrolü ve seçimiyle yönetilecek.
“27- Her türlü sağlık hizmeti parasız olacak. Sağlık da eğitim gibi kamu hizmeti olacak. Sağlıktan para kazanma yasaklanacak.”
Köye demokrasi başlığı altında; “6- BİNDİRİLMİŞ SAĞLIK EKİPLERİ: Eczaneyi, ameliyathaneyi ve hekimi, hemşireyi, hastabakıcıyı köylünün ayağına götürecek. Köy kanununun sağlık maddeleri, hekim örgütleri; köyün ev, su vb. imar işleri, mimar, mühendis ve ziraatçı örgütleri tarafından hazırlanıp, daima göz önünde bulundurulacak, eksiksiz uygulanacak.” İşte Halkın Kurtuluş Partisi, bugün iktidara gelse yarın uygulayacağı sağlık sorununun çözümünü bu şekilde somutlamıştır, hem de ülkemizin en ücra köşesinden en merkezi yerleşim yerine kadar. Bir kez daha söylüyoruz: Yönetemiyorsunuz! Yönetemezsiniz. Çünkü merkezine halkını, insanını değil, ABD, AB Emperyalistlerine uşaklık etmeyi hedef alan politikalarınız var. Siz, ölen ölsün diye düşünüyorsunuz. Bizse inadına yaşamayı ve yaşatmayı amaçlıyoruz.”