Muhtemeldir ki bazı çevreler bu başlıktan bile rahatsız olacaklardır. Konuyu, din ve inanç karşıtlığına getireceklerdir.
Bunu niçin söylüyoruz son yaşanan tarikat şeyhi sıfatı taşıyan sapkının hadisesinin tartışılma biçimine. Konu şeyh sıfatlı arsızın, müridinin 11 yaşındaki kız çocuğuna taciz iken sözde araştırmacı, gazeteci iktidara yakın (İhsan Aktaş) konuyu ‘tarikatların toplumsal ihtiyaç olduğunu, din eğitimi almak isteyen muhafazakar ailelerin çocuklarına din eğitimi aldırabilmek için bu tip yapıların gerekli olduğunu. Alevi dergahlarının da yasal olarak yasak olmasına rağmen faaliyette olduğunu’ anlatıyor. Yani konuya, tarikatlarda sıkça yaşanan ve son taciz vakasına hiç girmiyor, her zaman olduğu gibi bilinen klasik; din, inanç, ibadet özgürlüğüne, tarikatların serbest olmamasına getiriyor.
Maalesef son zamanlarda gün geçmiyor ki tarikat yurtlarında, kuran kursu adı altında faaliyet gösteren yerlerden ‘kız erkek’ fark etmeksizin taciz haberleri kamuoyuna yansıyor. O da deşifre olan, ortaya çıkanlar; kim bilir ortaya çıkmayan, üstü örtülen ne kadar taciz olayı var.
Bu gidişle son olmayacak, en son yaşanan Uşşaki Tarikat şeyhi F.N.’a bakalım. Bunun öyle sıradan bir şeyh olmadığı ortada. 15 Temmuz’dan sonra ‘’1. Türkiye Cumhuriyeti son buldu. 2. Osmanlı kuruluyor, Tayyip Bey birinci padişahımız olarak gözüküyor’’ diyen. ‘’Hele İslami devlet olsun, en güzel sarığı biz saracağız, en güzel cübbeleri biz giyeceğiz. Başörtü meselesi çözüldü değil mi? Ayasofya, Tayyip Bey ‘Bekleyin’ dedi. Ayasofya açıldı. Sarık ve cübbe de, vakti gelir.’’ Diyen, yaşanan olaya kadar muteber kişiydi!
Bu şeyh iktidara yakın olmalı ki, iktidarın organizasyonlarında en önde protokolde, açılışlarda eline makas alıp kurdele kesecek kadar iktidara yakın duran-bilinen bir şeyh.
O kadarla da kalmamış müridinin itirafında mürit, ‘’Polis, bekçi, memur yapmak için dindar adam lazım dediniz. Yüzlerce yolladık. FETÖ’ye karşı yanınızdaydık. Karşılığı bu muydu’’ diyor A.E. isimli hesap. ‘’Bu hesabı hocama destek için. İstediğiniz kadar yalan söyleyin, biz onun arkasındayız’’ diye yazmış.
F.N. ismini kullanan Şağban’a destek amaçlı açılan hesapta A.E., 12 yaşındaki kız çocuğunun istismar edilmesini Hz. Muhammed’in Hz. Ayşe ile 9 yaşında evlenmesini örnek gösteriyor. Yaşananları kumpas ve iftira olarak yorumluyor.
Yaşananları sanki yok sayarak, bunun bir kumpas olduğunu, bunun arkasında Cübbeli Ahmet denilen şarlatan var diyerek ‘’Ümmet bizim sayemizde bu adamlara para yedirmeyi kestiği için hocamıza kumpas kurdular. Cübbeli derin devletin adamıdır!!!’’ diyor.
Devam ediyor A.E.: ‘’Peygamber efendimiz SAV, Hz Aişe ile evlendiğinde, Aişe 9 yaşında değil miydi? Peygamber efendimiz 19 kadınla farklı zamanlarda evlenmedi mi? Dünya değişti ama Cehennem ateşi aynı. Dinimizi de Dünya ile birlikte değiştirmememiz mi yanlış olan? Artık biz de anladık ki sizin kavganız İslam la’’ diye hocasına sahip çıkmayan iktidar çevrelerine ve eleştirenlere kızgınlığını gösteriyor.
Sakarya Başsavcılığı soruşturmayı tamamlayarak iddianameyi hazırlamış F.N. hakkında ‘çocuğun zincirleme olarak cinsel istismarı’ ve ‘çocuğu cinsel amaçlı olarak hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlarından 18 yıldan 55 yıla kadar ceza istemiş.
Olay o kadar açık, sarih olduğu, şeyh sıfatı taşıyan Şağban’ın kendisi, kızın babasına telefonda dakikalarca ricacı olan, yaptığını itiraf eden, çokta ileri gitmediğini söyleyen, kızın annesi ile geldiğini, kızın kendisine ait zannettiğini, üzerine ne düşerse yapacağını, al derse alacağını ama kızın yaşının da küçük olduğunu, isterse kendisini öldürebileceğini söylediği. Yine kızın babasına ‘’Bir hesap, IBAN ver de bana bir şeyler atayım sana. Sen gönlünü ferah tut. Biz ırz namus düşmanı mıyız? … 70 değil, sana 70 milyar feda olsun’’ diyerek olayın üstünü kapatma teklifinde bulunduğu halde.
Hala olay olmamış gibi kumpas demek. Veya sanki 11 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar yokmuş gibi olayı tekke ve zaviyelerin kapatılmasına bağlamak. Din eğitiminin yeterince verilemediği iddiasıyla bu ve benzeri sapkınların başını çektiği şeyh adı altında sapkınların başında olduğu tarikat yuvalarını meşrulaştırmak akıl alır şey değildir.
Ve fakat bu anlayış devam ettiği sürece 11 (taciz olduğunda kızın yaşı 11) yaşındaki kızın yaşadığı bu iğrenç cinsel istismar olayı son olmayacaktır. Bir rapora göre tarikatların elinde 1 milyon çocuğun olduğu iddia ediliyor.
Toplumun bir bölümün cennetin anahtarının bu sapkınların elinde olduğuna inandığı sürece; cennete gidebilmek için bu sapkınların ellerini öpmek daha çok sıralara olur!
‘’Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır’’
Ve ‘’Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır’’ Mustafa Kemal Atatürk.
Ey yüce Atatürk, sen ne büyük bir şahsiyetmişsin ki, birçok olayda olduğu gibi bu sapkınlıkları o günden görmüş uyarmışsın. Toplumun halisane inançlarını istismar eden bu sahte dinciler sana ve cumhuriyetine boşuna karşı değiller.
SÖZDE ŞIHLAR ŞEYHLER VE TACİZ VAKALARI
| Tepki verilmemiş
Tepki Ver