Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU
İSTANBUL’da işi gücü dağıtıp Balıkesir’e geldiği günleri, yakın akrabası Edip Uğur’la AK Parti’nin Balıkesir’deki ilk günlerinde koşuşturmasını biliriz az çok.
O günlerde Edip Uğur’la beraber gazeteye geldiklerinde..
Karşımda sürekli üst perdeden konuşan, tepeden bakan, karşısındakine söz fırsatı bırakmayan bir adam oturuyordu.
Hem öyle ki, politika ustası Edip Uğur’u bile bastırıyordu konuşurken.
Hiç tanımadığımız bu adam.. Balıkesir siyasetinde o güne kadar hiç var olmamış, kimsenin tanıyıp bilmediği bu adam..
İki bin dört yerel seçimlerinde partisinin Belediye Başkan Adayı oluverdi!
Torpilliydi. Adaylık beklentisi olanlara göre, İstanbul ve Ankara’daki siyaset baronlarıyla az çok tanışık olma avantajını kullanıyordu. Bir de Edip Uğur gibi parti büyüğü arkasında olunca…
***
AK Parti’nin ilk yerel seçimiydi. Öteki partiler bitmiş, millet bu yeni partiye odaklanmıştı.
Yeni siyasi dönemde tek başına iktidar olmayı başarmış bir partinin adayı karşısında diğerlerinin de çok şansı yoktu yani.
CHP’den Naim Durmaz, MHP’den Rafet Çetinel, DYP’den Baki Ataç, ANAP’tan Recep Adın..
Hiç kimsenin tanımadığı Sabri Uğur, herkesin tanıyıp bildiği isimleri ezip geçiyordu.
***
BİRGÜN Atalar Caddesi’ndeki otoparkın girişinde rastlaştık. Üstünde krem renkli bir pardesü, elinde James Bond çanta, arabasının çıkmasını bekliyor. Gelen geçen kimsenin selam verdiği yok!
İktidar partisinin Adayı.. Gelen geçen bize selam veriyor, O’nu tanımıyor!
Tanımayanların oylarıyla Balıkesir’in Belediye Başkanı seçiliyor.
***
BU tür adamlara, tanıdıkça içiniz ısınır. Tanımazsanız, “soğuk nevale” yaftasını yapıştırırsınız.
Sabri Uğur’a dair ilk intibalarımız böyle.
Sonra..
Tanıdıkça, “aslında fena adam değil” demeye başlıyorsunuz.
Belediye yönetmek biraz da deli olmayı gerektiriyor malum.
Sabri Uğur da iktidar gücüne güvenip “yıkarım – yakarım” formatında başlangıç yapınca..
“Memlekete böylesi lazımdı” demeye başladı ahali.
***
YIKMAK dedik de..
Balıkesir’de kentleşme yolunda önemli adımlar attı. Yollar, kavşaklar, çift şeritler falan.
Önceki başkanların cesaret edemediği işlere balıklama atlıyordu.
Diğerleri borçlanmamak adına yatırımdan kaçarken.. “Borçsuz belediye, çalışmayan belediyedir” deyip borçlanmaktan çekinmiyordu.
Ekibini de iyi kurdu. Meclis grubuna hakimdi. Karşısında sert muhalefet yapan da yoktu.
Meselâ CHP Grubu yaptığı işleri beğeniyor, onaylıyordu çoğu kere. O dönemin muhalefetini, Sabri Uğur’un yardımcıları gibi çalıştıkları için az mı eleştirdik?
Kamuoyu tepkileri cılızdı. Yıkıp devirmeyi çok seven Sabri Uğur’un karşısında öyle çok büyük sertlenişler falan olmuyordu. Olsa da çok önemli değildi.
Basından gelen eleştirileri göğüsleyebiliyordu. Sosyal medya, dijital alem falan yoktu; sadece basın vardı ve kontrol etmek daha kolay oluyordu.
İyice sertlenirse manşetler, köşeler falan.. Mahkemeye vermekten çekinmiyordu.
Çok sert eleştiriler yaptık; hiç mahkemelik olmadık.
Şimdikiler, Sabri Uğur’la ilgili yazdıklarımızın onda birine bile tahammül edemiyor.
Sabırlı, tahammüllü ve en önemlisi ‘kindar’ değildi. Parlayıp sönen, anlık sinir hallerinden ibaretti öfkesi.
***
ATATÜRK Parkı’nın etrafını metal levhalarla kapatıp içeride peyzaj işine başlayınca.. Zaman zaman bir takım arkeolojik buluntulara rastlandığı haberleri gelince.. Manşet üstüne manşet yaptık meselâ.
Park inşaatı aylarca durdu. Müzesi, koruma kurulu, bakanlığı, yargısı falan devreye girdi.
“Orada kemikten başka bir şey yok” dedikçe, “kemikten başka şeyler de var” diye karşılık verdik hep.
Sonuçta O kazandı, geç de olsa Atatürk Parkı’nı kendine göre dizayn etti.
Eski şehrin çok gölgeli parkı gitti, yerine yapay, çorak bir park geldi.
Bu yanıyla çok sitem ettik Sabri Uğur’a.
Bir de Kervansaray’ı yıktığı için önünden arkasından çok salladık.
***
ŞİMDİ, onu yıktı – bunu yaptı diye uzun uzun anlatmanın lüzumu yok. Bir küçük not düşüp bu faslı kapatalım.
“Cami yıktı” meselâ. Manşetten çaktık!
Yeni plan proje, altyapı şu bu derken, Sanayi Sitesi’ndeki camiyi alaşağı etti.
CHP’li bir başkan yapsaydı aynı şeyi, üstünden elli sene geçse konuşulurdu.
Sabri Uğur’unki unutuldu.
***
AYNI görüşte olmamamıza karşın beni sevdiğini, yazılarımı okuduğunu, gazeteyi takip ettiğini biliyorum. Daha ağır eleştiriler olduğunda arar, “saygı duyduğumuz bir iki gazeteci var, bir tanesi sensin; ama birader niye böyle yapıyorsun” diye sitem ederdi.
Kilolarını örtmeye çalıştığı bol gömleklerini pantolonun üstüne çıkarır, üstünde el örgüsü yelek, sanki pazara domates biber almaya çıkmış havasında Belediye’ye geliyordu. Bu yanıyla da çok eleştirdik.
“Makam yeleği” manşetini hiç unutmam meselâ!
***
ÖYLE veya böyle Balıkesir’in modernleşmesi yolunda önemli adımlar attı. Sonra gelenlere örnek çalışmalar yaptı. Gecenin bir yarısı mahalle arasındaki asfalt çalışmasını denetlerdi meselâ. Öncekilerde gece mesaisi görmedik hiç.. Sabri Uğur’la başladı.
Kendine çok güveniyordu. İktidar avantajıyla ikinci kez seçilebileceğine kesin gözüyle bakıyordu.
O sebeple, seçime günler kala kendi sahasında değil, ilçelerdeki, beldelerdeki adayların seçim çalışmalarına destek veriyordu.
Kendisi garantiydi ya!
Bugün ‘efsane’ diye adlandıranlar, 2009’da oy vermedi.
İsmail Ok’u tercih etti seçmen!
Şimdi bin pişman çoğu ama, gün o gündü…
Sonraki yıllarda milletvekili adaylığına soyundu ama olmadı. Siyasi ömrü 2009’da bitti.
Tellioğlu Değirmen’de basın toplantısı yapmış, adaylığını ilan etmişti.
Yine çok güveniyordu kendine.. Olmadı.
***
PAAŞALANI’ndaki ofisinde bir kez ziyaret etmiştim. Dereden tepeden anlattık. Benim “hart hurt” manşetlerinden dem vurdu. O başlıklar, manşetler falan kamuoyu oluşturmuştu belli ki.
Başçeşme’nin orta yerinde kürek sapıyla personeli kovalaması falan.. Bunları konuştuk gülerek.
‘Dövdü’ diye yazdıydık, sadece kovalamış. Sabahtan gitmiş mezarlığa, orta yerde kiri çöpü görüp uyarmış elemanları. Öğleden sonra bir daha gitmiş, söylenenin yapılmadığı görünce kapmış kürek sapını…
Şimdi, Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz’ın böyle bir şey yapabileceğini düşünebilir misiniz?
En fazla lan lan konuşup söver.
Kürek sapı, siyasetini bitirebilir adamın.
Ama ‘efsane’yi yazan da odur.
***
ALLAH rahmet eylesin.. Mekanı cennet olsun.
Ölümünün üçüncü yılında anmış olduk Sabri Uğur’u.