EKOLOJİ Birliği, Çernobil faciasının 34. yılında bir kez daha “nükleer santrallara karşıyız” dedi. Ekoloji Birliği’nden yapılan açıklamada, “Nükleer ölüm demektir, savaş demektir. Ülkemizde ve tüm dünyada nükleer sevdasından bir an önce vazgeçilmeli, Akkuyu Nükleer Santralı inşaatı durdurulmalı ve kaynaklar sağlık ve yoksullukla mücadelede için kullanılmalıdır” denildi.
Ekoloji Birliği’nin açıklaması şöyle:
İNSAN ELİYLE YARATILAN BİR FACİA
“26 Nisan, Çernobil Nükleer Santralı Kazasının yıl dönümü…Aradan 34 yıl geçti. Çernobil’e en yakın yerleşim yeri olan, Kiev’in 132 kilometre doğusundaki 49.360 nüfuslu Pripyat şehrinde bulunan santralda yapılan bir deney sırasında gerekli ve yeterli önlem alınamadığı için patlama meydana geldi ve 100’den fazla radyoaktif madde atmosfere yayıldı. Radyoaktif maddeyle kirlenmiş bölgelerdeki yerli halktan 67 bin kişi, devlet emriyle tahliye edildi ve yasaklı bölge 30 kilometreye dek genişletildi. Kaza sonucu insanlar yaşamını yitirdi, yüzbinlerce insan süreç içerisinde çeşitli hastalıklara yakalandı ve sakat kaldı. Hava, toprak ve su zehirlendi, diğer canlılar etkilendiler.
Kaza yalnız Rusya’yı değil, bir sürü ülkeyi etkiledi. Ülkemiz de bu kazadan hatırı sayılır bir şekilde nasibini aldı ve özellikle Karadeniz’de yaşayanlar ciddi şekilde zarar gördü. Kazım Koyuncu’yu ve daha yüzlerce insanı genç yaşında bu nedenle kaybettik. İnsan eliyle yaratılan bu facianın etkisi hala devam ediyor, daha uzun yıllar da devam edecek. Bunların yanısıra, santraldeki patlamanın ardından bölgedeki bitki ve hayvanlarda birtakım mutasyonlar gözlemlenmeye başladı.
AKKUYU, TEMELİNDEKİ ÇATLAKLARLA GÜNDEMDE
Çernobil dışında 1957’den bu yana bir dizi nükleer kaza meydana geldi. 2011’de yaşadığımız Fukushima Nükleer Santral kazası en önemli olanlarından birisiydi. Binlerce insanın ölümü ve sakatlanmasına yol açan, zehirli atıklarına hala çözüm üretilememiş, sınırlı bir kaynağa mahkum olan nükleer santrallarda ısrar eden anlayışları kabul etmek mümkün değildir. Sorumsuz iktidarlar ülkemizi de bu tehlikeli serüvenin içine sürüklemişlerdir. Mersin ve Sinop’da iki adet nükleer santral planlanmış ve ne yazık ki tüm mücadelelere ve yasal kazanımlara rağmen Mersin Nükleer Güç Santralı’nın inşaatına başlanmıştır. Daha inşaat aşamasında temelinde oluşan çatlarlar vb. nedeniyle gündeme gelen AkkuyuNGS, şimdi de Kovid-19 sürecinde çalıştırdıkları 6 binin üzerinde işçinin sağlık sorunları ile gündeme gelmektedir. Sinop NGS’nin süreci ise nükleer karşıtı mücadelenin uzun soluklu mücadelesi sonucu uzatılmış ve gelinen noktada da Japonlar projeden çekilmişlerdir.
KAPİTALİZMİN EKOLOJİK TALAN VE YIKIM PROJELERİ
Ülkemizde enerji açığı olduğu iddiası kocaman bir yalandır. Halkın enerji ihtiyacı gözden geçirilmeli, enerji verimliliği ve enerji tasarrufu uygulanmalı ve gerekli enerji doğaya zarar vermeyecek şekilde planlanacak tamamen yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmalıdır. Kapitalizmin ekolojik talan ve yıkım projelerinin etkileri Kovid-19 salgını ile birlikte daha fazla görünür oldu. İnsanlar can derdinde iken siyasi iktidar bu krizi fırsata çevirerek ekolojik yıkım projelerini uygulamaya ve ÇED süreçlerine devam ediyor.
Nükleer ölüm demektir, savaş demektir. Ülkemizde ve tüm dünyada nükleer sevdasından bir an önce vazgeçilmeli, Akkuyu Nükleer Santralı inşaatı durdurulmalı ve kaynaklar sağlık ve yoksullukla mücadelede için kullanılmalıdır.”