Dr. ALİ İHSAN GÜLER
İZOLASYON günleri ister istemez sıkıntı veriyor. Çalışmaya alışmışsanız tatilde bile bir hafta on gün sonra sıkılmaya başlarsınız. Bu daha da sevimsiz olanı. Bir tarafta Virüs korkusu ve can kaygısı, bir tarafta can sıkıntısı.
Can sıkıntısı neyse ya; günlük emeği ile geçinen insanlar, dükkanı kapalı esnaflar, dükkanı açık olsa da işleri kesat olanlar. Günlük üretimi çok düşmüş olan atölyeler hatta fabrikalar.
Zor bir süreç. İzolasyon tedbirleri elbet bitecek. Kaybettiğimiz bunca sıkıntıyı, hatta kaybettiğimiz sessiz sedasız toprağa verilen yurttaşlarımızı bile unutacağız. Balık hafızalı toplumlarda bu kaçınılmaz.
Bu sınavda şu ana kadar notumuz nasıl? Bence sınıfta kaldık yurttaşlar olarak. İzolasyon tedbirlerine uymamak için direndik. Maske, kolonya, deterjan ve dezenfektan karaborsaları yarattık. Üstelik fahiş fiyatla, sahtelerini sattık.
Kurtlar puslu havayı sever misali; kamu kaynaklarının başına olanlar da, bu puslu havada köşeyi dönme peşinde. Yetim hakkını çalmaya devam anlayacağınız.
Gözünüzü toprak doyursun derdi büyüklerimiz böylelerine. Beddua etmeyi sevmem.
Bir kısmımız bilerek yada bilmeyerek, sosyal medyadaki kirli bilgilerle toplumun moralini bozacak, endişe ve paniğe neden olacak paylaşımlarda bulunduk. Nefret söylemi, bütün dünyayı tehdit eden bu belaya rağmen azalacağına arttı.
Sahi, derdiniz ne sizin? Ölümden öte köy yok. Türkiye’den başka vatan da yok. Amacınız ne? Kimin değirmenine su taşıyorsunuz?
Bu süreç eninde sonunda geçecek. Benim asıl endişem daha sonrası. Yani Koronadan sonrası. Bu omurgası eğrilmiş, değerlerini yitirmiş, ulus olmanın bilinç ve gereklerini gün geçtikçe yitiren, bireyci, aç gözlü ve doyumsuz insanların köşe başlarını tuttuğu bir ahali ile ne yaparız?
Çünkü: Koronadan sonra, çok zor günler bekliyor dünyayı. Hiç bir şey; eskisi gibi olmayacak belki de.
Belki de yepyeni bir dünya düzeni kurulacak. Bunun için de paylaşım savaşları yaşanacak. Sıcak ya da soğuk.
Siyasi ya da ekonomik.
Ama bu kaçınılmaz.
Rahmetli İsmet İnönü’nün, İkinci Dünya Savaşı dünyayı alt üst ettiği günlerde, “dünya yeniden kurulur, Türkiye yerini bulur “ sözünü anımsadım.
Dediği gibi Türkiye yerini buldu da nitekim.
İstiklal Savaşı’nın yaralarını daha tam saramamışken, sağlığında uzun yıllar önce İkinci Dünya Savaşı’nı öngörüp, bu savaştan kaçınmamızı öğütleyen Atatürk’ün öğüdünü tutan Türkiye, bu savaşa girmemiştir. Yokluklar çekilmiş, salgınlar olmuş ama ulusuna güvenen Devlet Adamı İsmet İnönü bu tarihi özdeyişi ile yön vermiştir topluma.
Ekonomik kaynakların eridiği, en güçlü devletleri bile sarsan bupandemi sonrası ne yapmalıyız?
Bunu da yarın konuşup tartışalım.