KORUYUCU maske konusuna bu kadar çok takılacağımı hiç düşünmezdim.
Düne kadar sokakta ağzında maskeli birini görünce “kanser hastasıdır” diyorduk.
Daha çok lösemi hastaları takıyor.
Şimdi herkes mecbur!
Pandemi söz konusu olunca yeryüzündeki herkes gibi biz de maskeye odaklandık.
Bittabi fırsatçılar türedi yine; üç kuruşluk maske bir anda altın gibi değer kazandı. Karaborsaya düştü, tezgah altına saklandı, bulabilmek zorlaştı.
Belli ki uzunca bir süre maskeyle yaşayacağız.
Hâttâ bununla ilgili bir espri yaptım geçen gün..Pandemik haller uzun sürerse, yüzümüzden hiç eksik olmayacak maskeler bir süre sonra vücudun bir parçasına dönüşecek; bebekler ağzında maskeyle doğacak… Mutasyon mu deniyor artık, evrim mi?
Maske, koronavirüs salgını sürecinin sembolü olacak.
***
FIRSATÇILAR türeyince devlet mevzuya el koydu. Maskeler parayla satılmayacak.
Lazım olan kadarını devlet verecek.
Nasıl verecek?
E-Devlet üzerinden talep formu dolduracaksın. Vatandaşlık numaran, adres ve kimlik bilgilerin, yaşadığın yer, il, ilçe, mahalle, cadde, sokak.. İletişim bilgileri ayrıca…
Bitmedi. Aile fertlerinin kimlik bilgileri de lazım.
Güvenlik sorusunu da doğru yanıtladın mı işlemin gerçekleşecek. Yani talep formun oluşturulmuş olacak.
Sonra, verdiğin bilgiler doğruysa eğer kargoyla adresine maske gönderecek devlet.
Beş adet!
Altmış beş yaş ve üzeri ile yirmi yaş ve altındakilere maske yok.
Onlar evde çünkü.
Yirmi lle altmış beş yaş arasındakiler alabiliyor.
Verdiğin siparişin teslimatı ne kadar sürecek, kaç günde gelecek, onu bilmiyoruz. Hiç denemedik.
***
BEŞ adet maske ne demek?
Yani haftada beş adet.
Beş kez sokağa çıkabilme şansın var o zaman.
O anlama geliyor.
Bizim gibi işi gereği hergün sokağa çıkmak zorunda olanlar zırt pırt çevirmeye takılabilir.
***
MASKE fırsatçıları yüzünden devlet satış yasağı koydu ya.
Fırsatçılık sadece maskede değil ki.
Market raflarındaki etiketlere bakın.. Manava, bakkala, çakkala her yere bakın.
Hijyenle ilgili ne kadar ürün varsa, bir ay öncekilerle şimdiki fiyatları kıyaslayın.
Gıda, temizlik, giyim, şu bu.. Hepsinde fırsatçılık aldı yürüdü.
Maskeye satış yasağı koyup “ben vereceğim” diyen devlet..
Manavın fiyatı ikiye katladığı patatesi soğanı bizim eve gönderecek mi şimdi? Hem de beleş…
İhtiyaç sahipleri listesinde adın varsa bekle, Vefa ekipleri ya bugün ya yarın kapını çalabilir.
Listede yoksan, ihtiyaç sahibi değilsindir zaten.. Başının çaresine bak.
***
ŞİMDİ bir de herkes maske üretimine başladı. Fabrikalar, imalathaneler, üniversiteler, meslek liseleri, dikimevleri, biçki dikiş kursları, her yerde harıl harıl üretim yapılıyor.
Üretilen maskenin koruyuculuk standardı olmalı. Ne kadar koruyup korumadığını kim biliyor, kim denetliyor?
Üretim yapılan ortamların hijyeni, temizliği falan..
Sonuçta herkesin eli değiyor. Kumaşı keserken değiyor, maskeyi dikerken değiyor, ambalajlarken değiyor.
Belediye çavuşları sokakta maske dağıtıyor meselâ.. Kutuyu açıyor, eliyle maskeyi alıyor, vatandaşın eline veriyor.
***
BİR DE biz zorunlu gözlük kullanıcıları için özen maske üretilse.
Nefes alıp verirken camlar buğulanmasa…
En beteri de bu.
Maskeyi taktın ağzına, geçtin direksiyona; trafiktesin. Nefes alıp verirken camlar buğulanıyor. Ortalığı sis kaplıyor. Göremiyorsun yani.
Arabanın camında silecek var, gözlükte yok!
Biz gözlüklüler için maskenin yanında buğu çözücü de verseniz diyorum…
***
DEVLETE verdiğin sipariş gelene kadar sokağa çıkmasın mı şimdi, bizim gibi zorunlu halden evde kalamayanlar?
Bırakın adam gitsin parasıyla alabilsin; serbest piyasa sonuçta. Siz yine bol bol, milyon milyon maske dağıtın; bize de yollayın.
En azından deyin ki, “eczaneler dışında hiçbir yerde satılamaz…”
Milyoncular satmasın yani.. Durumu fırsata çevirmenin derdindeki aç gözlüler hijyenden uzak ortamlarda, üç kuruşa ürettikleri şeyi on liraya bize gazlamasın.
Ama eczaneden alabilelim yani.
***
BU hususta bir sözümüz de vatandaşa..
Kullanıp atıyorsun eyvallah; ama sokağa atma.. Sigara izmaritini fırlattığın gibi maskeyi de fırlatıp atma. Her yerde konteynerler var, çöp kutuları var sonuçta. Sende mikrobik bir şey varsa herkese bulaşacak sonuçta. O yüzden ağzından çıkardığın maskeyi bir poşete koy, bir kağıda sar, çöpe at.
Kendi koruduğunu sanıyorsun ama, başkalarını da düşünmek zorundasın.
****************
O maskeler nerelerde dağıtıldı sahi
BÜYÜKŞEHİR Belediyemizden açıklama geldi geçen gün:
“İki yüz elli bin maske, üç yüz elli bin eldiven dağıttık…”
Biz de sorduk: “Nerede dağıttınız?”
Yani hergün sokaktayız, çarşıdayız; üç gün önce Ali Hikmet Paşa Meydanı’nda dört beş zabıta arkadaşın eline birer kutu maske tutuşturup vatandaşa dağıttırdığınız, onu gördük.
O da toplasan, kutu başına ellişer maskeden olsun olsun beş yüz maske olsun.
Haydi bin olsun.
Gerisini nerelerde dağıttınız?
Bir de, o maskeleri nereden temin ettiniz?
Bu ‘nereden’ sorusunun yanına, ‘kaç para verdiniz’i de eklemek lazım.
Hani dağıtıldığını söylediğiniz maskeleri pahalıya almış olmayın. Sonuçta, kime verildiği, kimlere ulaştığı, nerelerde dağıtıldığı bilinmeyen bu maskelerin parası vatandaşın cebinden çıkıyor.
Eldivenler için de aynı soruları sormuş olalım.