Dr. ALİ İHSAN GÜLER
Corona salgınında cansiperane görev yapan Sağlık Personeli ile ilgili yazılarımızda teşekkür ve minnet borcumuzu ifade etmeye çalıştık kendilerine.
Ulusal yazılı ve görsel basında aynı duyarlılıkta idi. Halkımızda balkonlara çıkarak alkışladı. Buraya kadar her şey normal ve güzel. Ama gözden ırak kalan bir meslek grubu olduğunu fark ettiniz mi ?
Eczacılar ve kalfaları bu savaştaki çile çeken, risk altındaki kahramanlarımızdandır. Baktığınızda bir ticarethane gibidir eczaneler. Eczacılar da ticaret erbabı; Tüccar. Gerçek usulde vergi mükellefidirler. Ağır bir vergi yükü altındadırlar. Çünkü her kutu ilacın Barkod Kodu ile takip edildiği bir sistemde; Türkiye onlar için Vergi Cenneti değildir.
Muayene ücreti, Katkı Payı vb bir takım ödemeleri devlet adına onlar yaparlar. Devletin ücretsiz tahsildarı gibidirler. Bunu bilmeyen, ödeme tutarı fazla gelen hasta ve hasta yakınları eczacılar ile tartışırlar. Aslında görevleri midir? Bence değildir.
Girmesi de,bitirmesi de zor bir okuldan mezun olur eczacılar. Yüklü ve zor bir ders müfredatı vardır. Iyi bilirim. Bizim zamanımızda Tıp Fakültesi ve Eczacılık Fakültesi öğrencileri birinci sınıfta FKB denilen bu öğretim yılını İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde beraber okurlardı.
Fizik, Organik ve İnorganik Kimya, Zooloji, Botanik ve Yüksek Matematik (Bio İstatistik). Bu nedenle üniversitenin ilk yılında başlayan tanışma ve arkadaşlıklarımız devam ettiğinden; onların da ne kadar çok ders çalıştıklarını ve zorlandıklarını bilirim.
Tüccar ve ticarethane görünümü, kamu hizmeti veren, sağlık hizmetinin olmazsa olmazı ve bir ayağı olan eczacılık mesleğinin Sosyal Devlete uygun daha saygın ve etik bir konuma oturtulması gereğine inananlardanım.
Eczacılar, sadece ilaç sunum ve satışında görev yapmazlar. İlaç yapımının araştırma ve laboratuvarda yapımında başrol oynarlar. Eskiden eczacılarımız bir çok ilacı eczanede kendileri hazırlardı. Hekimler Majistral Reçete denen formda reçete yazar, eczacı da bu reçeteye uygun olarak terkibi hazırlar ve hastasına verirdi.
“Havan Eczacılığı“ denilen o günleri yaşamış bütün eczacılar nasıl özlüyorlardır bilemezsiniz. Şampuanları bile hekim yazar, onlar hazırlardı. Özellikle Pomad ve Merhemler. Hatta şuruplar. Gripin ambalajına benzeyen ambalajlarda Aspirin Kaşe yazardık, Eczacı arkadaşlarımız hazırlarlardı. Güzel günlerdi. Kolay iş değildi. Hekim şimdiki gibi sadece ilaçların piyasa isimlerini değil, ilacın etken madde ve içeriğini bilmek ve reçeteye yazmak durumundaydı. Eczacı arkadaşlar da arka taraftaki laboratuvarda o ilaçları hazırlama bilgi ve becerisine sahipti. Bir çok ilaç etken maddesi bulunurdu eczanede.
Hastanelerde yatan hastaların ilaçlarının temininde, servislere ilaç dağıtımında görev yapan Eczacılar; SGK bünyesinde reçete denetiminde görev yaparlar. İl Sağlık Müdürlüklerinde Eczacılık Şubesinde idari görevlerde bulunur.
Ama toplumun Sağlık Danışmanı olarak tanır semtteki insanlar onları. Zaman zaman sırdaşlarıdır. Zaman zaman dert ortakları.
Yazdırmaya vakit bulamadıkları ilaçlarını ödünç aldıkları hatta katılım payı ve muayene paralarını deftere yazdırdıkları dostlarıdır.
Bu Korona Salgını ile mücadelede onlar da büyük risk altında çalışmaktadırlar. Hergün Sağlık kurumundan muayene olup gelen onlarca, yüzlerce hastayla yakın temas kuran ve virüsün kendisine bulaşma riski yüksek olan Eczacı Dostlarım, sizlere minnettarız.
İyi ki varsınız. Sizlere ne kadar teşekkür etsek azdır. Sevgi ve şükranlarımızı kabul ediniz.
Sağlıklı ve Eczacılık Mesleğinin hakkı olan statü ve etik değerlerinin verildiği günlerde buluşmak dileğiyle.