Diyanet İşleri Başkanlığı gündem olmaya devam ediyor. Son zamanlarda bütçeden ayrılan devasa payla, şişkin personel kadrosu ve Diyanet üzerinden kamuya aktarılan personel hareketleriyle…
Ve yine hiç olmadığı kadar siyasallaşan Cuma Hutbeleri, basında da sıkça yer adlığı gibi iktidar partisini öven sözleri nedeniyle camiyi terk edenlerin açıklamalarından da anlaşıldığı gibi özellikle Ali Erbaş’ın başkanlığından sonra Diyanet iyice politize oldu.
İmam Hatipler bizim arka bahçemiz deniyordu şimdi birde iktidarın istek ve arzusuna göre ‘fetva’ Diyanet kurumları oldu.
Ülkenin kurcusu ve Diyanet İşleri Başkanlığını kuran Mustafa Kemal Atatürk’ün Cuma gününe gelen 10 Kasım ölüm yıldönümünde bile adının anılmadığı, rahmet okunmadığı, ama ‘keşke Yunan galip gelseydi’ diyen fesli Kadir’i ziyarete giden Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş dönemi en tartışılan dönemdir.
Camilere parti bayraklarının asılmasını, camilerde siyasi toplantılar yapılmasını basın ve medya aracılığıyla kamuoyu görürken bunları görmeyen Diyanet; TOKİ’Yİ gördü!
Nasıl mı gördü? Faiz fetvasıyla!
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı, sayfasında: Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından uygulanan Sosyal Konut Projesinin dini hükmü nedir? Başlık altındaki soruya,
‘’İslam’da faiz kesin olarak haram kılınmıştır. Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir. İş kurmak veya genişletmek; ev, araba satın almak üzere kişi, kuruluş veya bankalardan alınan faizli krediler de bu kapsamdadır ve caiz değildir.
TOKİ aracılığıyla devreye alınan son uygulama ise devletin, alt veya orta gelirli vatandaşlarına yönelik olarak ürettiği bir sosyal konut projesidir. Bu projede, peşinat haricindeki tutar, kamu bankaları vasıtasıyla kredilendirilmekte olup devletin söz konusu borçlandırmadaki amacı, faz geliri elde etmek değil aksine ödeme güçlüğü içindeki vatandaşlarının ev sahibi olmalarına yardımcı olmaktır.
Bu itibarla, devlet TOKİ’nin bu uygulamasında başka bir yolla konut alma imkanı tanımadığından, belirtilen niyet ve amaçlar doğrultusunda söz konusu projeden yararlanmak caizdir.’’
İsme, bankaya, kişiye, olaya; adrese teslim, fetvaya. Kamuoyunda yükselen tepkiler karşısında Din İşleri Yüksek Kurulundan bazı isimler TV’ler çıkarak verilen fetvanın doğruluğu, haklılığını savunma adına ‘iktisat’ ilmiyle uzaktan yakından ilgileri olmadığı halde enflasyon hesaplamalarıyla TOKİ’den ev alacakların ödeyeceği faizi meşrulaştırmaya çalıştılar. Yetmedi metrekarelerle ev tarifi yaparak efendim şu kadar odalı, şu kadar metrekareli olursa olur bunun üzerinde olursa olmaz. Niye göre, kime göre…
Diyanet İşler Başkanı Ali Erbaş’ta verilen fetvayı; karşılıklı zaruretten doğan ticaret diyerek onayladı Din İşleri Başkanlığının aldığı karara faiz değil dedi, iyi mi…?
Ne kadar meşrulaştırılmaya çalışılırsa çalışılsın iler tutar tarafı yoktur.
Kendimiz kazara TOKİ’nin Meclis adına yaptığı konutlara girdik, kendimizi zor kurtardık. Allah kimseyi TOKİ’ye düşürmesin. TOKİ adına fetva verenlerin TOKİ’nin TEFE-TÜFE vade farkları, toplanan yüksek aidatları, yönetimleri… incelemelerini tavsiye ederiz.
Neyse gelelim esas konumuza. Neymiş, faiz kesin caiz değil ama kamu bankası, TOKİ olursa caizmiş! Yani kamu bankaları dışında hiçbir faiz caiz değil öyle mi? Kamu bankalarının da sadece TOKİ için olanı öyle mi? Ya aynı kamu bankalarından TOKİ dışından alınacak sosyal konut kredileri için olursa olmaz mı? İlla TOKİ mi olacak? Veya benzer dar gelirli, küçük esnaflık, çiftçilik, hayvancılık yapanların kamu bankalarından aldığı krediler. Onların durumu nedir? Fetvaya göre kamu bankaları dışındaki tüm faizler caiz değil de; kamu bankası hele birde TOKİ oldu mu tamam caiz mi…?
Bu TOKİ fetvasının çıkmasında adı geçen sosyal konutların TV tanıtım reklamlarında Erdoğan’ın tanıtım reklamı çekmesinin-yapmasının bir etkisi var mıdır acaba!
ÖLMÜŞ ANAMA HAC KURA ŞANSI
Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta Hacca müracaat edenler arasında kuralar çekildi, kuradan şansı olanlar Hacca gitme şansına sahip oldu, Allah kabul etsin. Diyanetten bizim-annemin telefonumuza da Hacca gitme şansı size çıktı diye mesaj geldi. Oysa annem Hac farizasını yerine getireli 11, vefat edeli 5 yıl oldu.
Sevinmek şöyle dursun hüzünlendik, ve tabi ki merak ettik bu kura işleri nasıl oluyor; yıllar önce Hacca gitmiş, yıllar önce ölen birisine nasıl olurda Hac kurası çıkar. Teknik bir hata mı yoksa daha önce gittiği, gitmeyeceği bilinen birilerini kuraya sokup onların yerine torpilli birilerini göndermek mi?
Diyanet İşleri Başkanlığı, 3 Mart 1924 tarihinde Şeri’ye ve Evkaf Vekaleti’nin yerine kurulan, İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli kurumdu.
Siyaset dışında kalması, toplumun tümünü kapsaması gereken kurumların başında Diyanet ve camilerin olması gerekiyordu…
Diyanet’in 2020 bütçesi 2019’a göre 1.1 milyar artış 11.5 milyarlık bütçeyle 16 bakanlıktan sekiz bakanlığı geride bıraktı. Bu bütçeden 2020 yılı için 9.4 milyar TL personel harcamaları için öngörülürken, 2020 yılı için 39.3 milyon TL, 2021 yılı için 42.1 milyon TL ve 2022 yılı için de 44.4 milyon TL toplam 125 milyon TL ödenek ayrıldı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, iktidarın bir yan kuruluşu değil, 82 milyon yurttaşın vergilerinden faaliyetlerini sürdüren, toplumun tüm kesimlerinin ortak bir kuruluşudur; ona göre hiç kimseyi, hiçbir inancı yok saymadan kapsayıcı bir şekilde görev ve faaliyetlerini sürdürmeli, siyaset dışında kalmalı, siyasete alet olmamalıdır.