Ş. TARIK SÜRMELİOĞLU
ABD’nin okyanusun öbür ucundan gelip bizim coğrafyada askeri güç kullanmasında sakınca yok.
Kırk yıldır terörle boğuşan Türkiye’nin, isim kısaltmalarını sayamadığımız çokluktaki terör örgütlerinin bölgesel tehditlerine karşı askeri güç kullanması sakıncalı!
ABD’ye hiç kimse “ne yapıyorsun” demiyor.
Konu Türkiye olunca, “çabuk oraları boşalt…”
Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’yi tehdit eden bir terör organizasyonu var; biz buna seyirci kalacağız!
Irak’ın kuzeyinde yine Türkiye’yi tehdit eden terör organizasyonları var..
Bunu da görmezden geleceğiz…
Türkiye sadece izleyecek, ABD ve batıdaki müttefikler ne derse onu yapacak.
NATO üyesi olarak ABD ve batıdaki müttefik devletlerle birlikte hareket edeceğiz; ne bileyim Afganistan’da, orada burada görev yapan ortak orduların içinde olacağız, onlar ne derse yapacağız, terör bizi tehdit ettiğinde onlar geride duracak, çatıştığımız terör örgütlerine silah, mühimmat, lojistik destek sağlayacak; Türkiye sesini çıkarmayacak!
Türkiye’nin güneyinde bir terör devleti kurmak isteyenlere karşı en haklı mücadele bizimki.
Diğerleri..
Yani ABD falan.. Onların hesabı kitabı başka.
***
“SURİYE’de ne işimiz var” diye soranlar, kendi ülkelerine değil, başkalarına hizmet ediyor.
Türkiye’yi direkt tehdit eden bir terör organizasyonunun bölgesel faaliyetlerine seyirci kalınması isteniyor.
Bunu ‘savaş’ olarak adlandıran da çok. ‘Savaş’ deyince, otomatikman ‘işgalci’ suçlaması da beraberinde geliyor.
Türkiye’nin Suriye’de işgalci olduğu dezenformasyonu yapılıyor.
Baştan beri, “Suriye’nin toprak bütünlüğüne kastımız olmadığı” açıklamaları yapılsa da, karşı enformasyonla tüm dünyaya Türkiye’yi işgal gücü olarak gösterme çabaları karşılık buluyor.
Baksanıza, yavru vatan Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı bile Türkiye’yi işgalci gibi görüyor olmalı ki, “adına barış desek de bu bir savaştır, akan su değil kandır, Türkiye Şam yönetimiyle diyalog kurmalıdır” falan diyebiliyor.
Bu sözleri, Türkiye’den başka tanıyanı olmayan, Türkiye’den başka destekçisi olmayan, Türkiye’den başka sığınacak yeri olmayan bir ülkenin Cumhurbaşkanı söylüyor.
KKTC Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Barış Harekatı için de ‘savaş’ diyor. Adı her ne kadar barış olsa da, bu bir savaşmış. Ne yapsaydı Türkiye; Rum tarafının Kıbrıs Türklerini katletmesini görmezden mi gelseydi?
Kıbrıs adasının bütünüyle bir Rum adası olmasına izin mi verseydi?
***
PKK’sı, YPG’si, DEAŞ’ı, bilmem nesi, iç savaşla yerle bir edilmiş Suriye’de batılı destekçilerinin kontrolünde toprak paylaşımı için kan akıtıyor. Yani aslında Suriye’nin toprak bütünlüğüne kast eden bu alçak terör örgütleri. Türkiye, terör belasından hem kendini korumak için harekat düzenliyor, hem de Suriye’nin gerçek sahiplerinin hakkı için mücadele ediyor.
Bu noktada, “taraflar anlaşsın, silahlar bırakılsın, Türkiye sahadan çekilsin” gibi ihanet içeren öneriler sunmak, Suriye’den pay kapma telaşındaki batının ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmiyor mu?
***
SAVAŞ, uluslar ve devlet arasında olur. Gerisi terördür.
Terör örgütleriyle masaya oturulmaz, anlaşma yapılmaz. Terör seni tehdit ediyorsa, kırk yıldır içeride binlerce insanın canı yanmış, binlerce asker şehit verilmişse, terörü bitirmek için seferber olmak gerekir.
Türkiye davasında haklıdır.
Batının dezenformasyon politikasına uyup, “Suriye’de ne işimiz var” diye sormak herhalde gaflettir, delalettir, ihanettir.
Binlerce tır silahı terör örgütlerine veren müttefikler(!) bizi çok seviyor…