Bursa’da bir kamu kurumunda çalışan T.B., iddiaya göre; eşi N.B.’nın sık sık başka ile gitmesinden şüphelenince dedektifin yolunu tuttu. Dedektif, N.B.’ın başka bir erkekle umuma açık kamusal alanda samimi görüntülerini T.B.’ya ulaştırdı. Aile Mahkemesi’nin yolunu tutan T.B., eşinden şüphelendiğini, karısının telefonuna baktığında sürekli olarak fotoğraflardaki adamla görüştüğünü gördüğünü ve çok üzüldüğünü, geceleri uyuyamaz hale geldiğini kaydetti. Davalı eşin son derece kusurlu olduğunu, fiili evlilik birliğinin sürmesinin imkanının kalmadığını belirterek tarafların boşanmalarına, 50 bin TL maddi, 50 bin TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etti.
Emsal nitelikte karara imza atan ilk derece mahkemesi; dedektifin elde ettiği delillere dikkat çekti. Kararda; ”Durumdan şüphelenen davacı erkeğin bir dedektif tutarak davalı kadını takip ettirdiği ve resimlerini çektirdiği, dosya arasında mevcut ve mahkememizce çözümü yaptırılan CD’deki resimlerde de davalı kadının üçüncü bir kişi ile halka açık yerlerde ele ele tutuştukları, birbirlerine sarıldıkları, birlikte alışverişe gittikleri, yine davalı kadın üzerine kayıtlı telefon hattının celp edilen görüşme kayıtlarında bu kişi sosyal arkadaşlığın gerektirdiği ile olağan görüşme sürelerinin çok üzerinde görüşmelerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin bu olay üzerine Bursa’ya tayinini isteyerek gittiği, tarafların o tarihten beri ayrı oldukları, bu nedenlerle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda sadakatsiz ve güven sarsıcı davranışları sabit olan davalı kadının tam kusurlu olduğu anlaşılarak tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. 15 bin TL maddi, 15 bin TL manevi tazminatın davalı kadından tahsili ile davacı erkeğe ödenmesine karar verilmiştir.” denildi.
Davalı kadın kararı istinafa taşıdı. Bölge Adliye Mahkemesi; fotoğrafların özel alanda çekilmediğine vurgu yaptı. Kararda; ”Fotoğrafların kamuya açık bir alanda çekildiği ve orijinal olduğu konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamakta, fotoğrafların oluşturulduğu veya montaj olduğu yönünde dosyada bir iddia bulunmamaktadır. Evlenmenin eşlerin özel hayatını tamamıyla kaldırdığı söylenemez ise de, kişilerin evlenmekle özel hayatlarının birbirlerine karşı sınırlandığının kabul edilmesi gerektiği, eşlerden birinin sadakat yükümlülüğünü gizlice ihlali nedeni ile diğer tarafın da bunu ortaya çıkarmak amacı ile somut olaydaki gibi delil elde edebileceğinin kabulü gerektiği, aksi taktirde sadakat yükümlülüğünü ihlal eden eşin, bir yandan bu eylemini sürdürürken, öte yandan bunun ortaya çıkmasını her defasında kişilik haklarının ihlal edildiğini öne sürerek önlemesi mümkün olur ki, böyle bir durum hakkın kötüye kullanılması yasağı ile bağdaşmaz. Eşlerin birbirlerine sadık kalmalarının eşler açısından hem bir yükümlülük hem de bir hak olduğu gözetildiğinde, eşlerden birinin özel hayatın gizliliğini ileri sürerek diğer eşin kişilik haklarına saldırı niteliğini taşıyan ve onunda özel hayatı kapsamına giren bir hakkı ihlale devam etmesi kabul edilemez. İhlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk ve dürüstlük kuralları çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; evlilikte evlilik birliğine ilişkin yasal yükümlülükler alanı, eşlerin her birinin özel yaşam alanı olmayıp diğer eşi de ilgilendirdiğinden ve aile yaşam alanına girdiğinden, davacının hukuka aykırılığı ileri sürülen eşinin başka bir erkekle el ele ve samimi görüntülendiği fotoğrafları ele geçirmesinde hukuka aykırılık amacı taşımadığı ve kendi kişilik haklarına saldırı teşkil eden eylem nedeni ile delillerin elde edilişinde hukuka uygunluk sebeplerinin bulunduğu kabul edildiğinden, davalının delillerin hukuka aykırı olduğu ve değerlendirilemeyeceği yönündeki istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir” ifadeleri yer aldı.
Dedektifin çektiği görüntüler delil sayılamaz
Kararı davalı kadın temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi. Daire, genellikle ekonomik durumu iyi olan çiftlerin sıklıkla başvurduğu dedektif yöntemine karşı çıktı. Kararda; ”Davalı kadına yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış fiilinin ispatında kullanılan ve dedektif tarafından çekilen fotoğrafların hukuka aykırı delil niteliğinde olması sebebiyle kusur belirlemesinde esas alınamayacağı ortadadır. Ancak yapılan yargılama ve toplanan diğer delillerden davalıya ait telefon görüşme dökümlerine göre davalı kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun, ayrıca davacı erkeğin de dedektif tutmak suretiyle kusurlu olduğunun, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı kadının yine de ağır kusurlu bulunduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına oy birliğiyle karar verildi” denildi.
Kararı değerlendiren Avukat Fatih Karamercan; ”Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, ister özel alanda isterse de kamusal alanda eşin rızası olmaksızın bir başkası ile ilişkisini kanıtlamak için diğer eşin dedektif aracılığıyla kaydının alınması ile elde edilmiş olan delilin kesinlikle hükme esas alınamayacağına hükmetti. Başka bir ifadeyle, kaydı alınan eşin kusuru açısından bir etkisi olmayacağını açıkça ifade etmiştir.” dedi.