CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olması gerektiğini söyledi. Partili Cumhurbaşkanı sisteminin millet vicdanında karşılık görmediğini ileri süren Şahin, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada görüşlerini şu sözlerle ifade etti:
“Milletimiz sandıktaki tercihiyle uygulamada olan Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine bir yıl sonra onay vermemiştir. Bir kişiye her şeye karar verme yetkisinin verilmesi ve devletin âdeta bir parti devleti haline dönüşmüş olması milletimizin vicdanında karşılık görmemiştir. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı’nın bir belediye başkan adayını seçtirmek için seçim meydanlarına inmiş olması, hatta Cumhurbaşkanı’nın yine seçim meydanlarında seçmenlere çay dağıtması milletimiz tarafından yadırganmıştır.Çünkü halkımız Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olmasına alışkın ve böyle olması gerektiğine inanmaktadır.”
Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’nın yeminiyle ilgili olan 103. Ve 104. maddelerini de hatırlatan Şahin şöyle konuştu:
“Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için…Bakınız, ‘tarafsızlıkla’ diyor- bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.” Bakın, bu kürsüde, Cumhurbaşkanı bu şekilde tarafsız olacağına dair ant içmişti. Yine, Anayasa’nın 104’üncü maddesinde “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder.” der ve yine 117’nci maddesi Başkomutanlıkla ilgilidir. “Başkomutanlık Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi varlığından ayrılmaz ve Cumhurbaşkanı tarafından temsil olunur.” der. Bakınız, Anayasa’nın pek çok maddesinde bu kadar açık bir şekilde Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen bir Cumhurbaşkanı’nın sadece bir partinin genel başkanı olması kabul edilebilir midir, bunu sizlerin vicdanına sormak istiyorum. Meclis’te bizler hepimiz milleti temsil ediyoruz, Cumhurbaşkanı da milleti ve devletimizi temsil ediyorsa, sadece bir partinin genel başkanı olması kabul edilebilir değildir. Cumhuriyetin en ağır ekonomik krizini hep birlikte yaşıyoruz. Özetle, geldiğimiz nokta itibariyle, Türkiye’nin daha fazla zaman kaybetmeden ve zarar görmeden bu sistemden vazgeçmesi ve parlamenter sisteme geri dönmesi zorunlu hâl almıştır. Ülkeye güvenin geri gelmesinin ilk şartı budur. Halkımız her ne kadar 16 Nisan 2017 tarihinde Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemini bize vermiş olsa da geçmiş bir yıllık deneyim sonrasında artık Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin bizlere uygun olmadığını ve bundan geri dönülmesine dair kararını sizlere bildirmiştir.”