Tarıma Dayalı İhtisas Seracılık OSB’de neler oldu, neler oluyor?

Toplum olarak çok sığ şeyleri tartışmakla, küçük çıkarlar için sergilenen yaygaralarla zaman geçiriyoruz. Baştan konuşmayan, müdahil olmayan, fikir bile beyan etmeyen Edremitli şimdi de maksatlı olduğu anlaşılan söylenti ve abartmalara kulak kabartıp yanlış bir yerde durmaya devam etmiyor mu?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Edremitlinin kamu yatırımlarına ilişkin konulardaki duyarlılığını, örnek bir konu üzerinden ölçmeye, aktarmaya çalışacağım sizlere. Ne dersiniz, son aylarda ağır tonajlı kamyonlar, çöken yollar, “siyanüre bulandığı” iddia edilen dolgu malzemeleri ve oradaki arazilerin ileride konut yapımına açılacağı söylentisi gibi konularla, suni bir gündem haline getirilen Edremit Tarım OSB’nden söz edelim mi bir kez daha?

 

Bu yatırım, Ocak 2018’de Kaymakam Ali Sırmalı öncülüğünde gündeme geldiğinde, Çıkrıkçı’daki Hazine arazilerinde bir “Edremit Tarıma Dayalı İhtisas Seracılık OSB” kurulmak istendiğini de öğrenmiştik. Tarım ve Orman Bakanlığı onayladı bu projeyi, Ekim 2018’de ilk Koordinasyon Toplantısı da yapıldı. Amaç ise “1.000 kişiye istihdam, 4 milyon adet zeytin fidanı, 10 milyon adet saksılı fidan, 50 milyon adet mevsimlik çiçek üretimi ve ilçe ekonomisine en az 120 milyon TL katkı sağlanması” şeklinde açıklandı. Yer seçimi ise, Çıkrıkçı ile sahil karayolu arasında kalan bölgenin 750 Ha kısmı olarak dile getirildi. Amaca dair, hiçbir toplumsal kesim, STK ve siyasi partiden farklı görüş gelmedi. Yere dair de sadece EDÇEP, o arazinin bir İleri Biyolojik Arıtma Tesisi için korunmasını, derenin diğer yanındaki Hazine arazileriyle birleştirilip Doğa Parkı olarak değerlendirilmesini, bölgeye konutlaşma izni verilmemesini, OSB’nin ise biraz daha doğuya kaydırılmasını dile getirdi. Bu öneriye itibar eden olmadı. Zira Edremit’teki zihinsel yapı, “devletin yapmaya niyetlendiği yatırım için” söz söylemeye kendini yeterli ve haklı bile görmüyordu.

 

Mayıs 2019’da OSB’nin Müteşebbis Heyeti’nde Edremit Kaymakamlığı, Balıkesir Valiliği, Balıkesir B. Belediyesi, Edremit Belediyesi, Edremit Ticaret Odası, Edremit Ticaret Borsası, Edremit Ziraat Odası ve Çıkrıkçı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’nin bulunması kararlaştırıldı. Kuruluş Protokolü hazırlanıp taraflarca imzalandı. Alternatif tarım, ilave gelir ve istihdam için Tarım OSB süs bitkileri ve seracılıkla uğraşacaktı. Bakanlık bu protokolü 17 Mayıs 2019’da onayladı, resmi sicil numarası verdi ve tüzel kişilik kazandırdı. Toplamda 640,52 Ha araziyi satın alma, alt ve üst yapı projelerini hazırlama aşamasına geçildi. “2020 yılında kesme çiçek ve saksılı çiçek üretimine geçme” hedefi de konuldu.

2020 yılının başında, Balıkesir B. Belediyesi Meclisi, dere temizliğine ve çıkacak balçığın da Balıkesir Gayrimenkul Yatırım ve Gıda A.Ş. gözetiminde Tarım OSB arazisine dolgu olarak yığılmasına karar verdi, orayı dolgu alanı ilan etti. Buna karşı çıkan bir kurum da olmadı. Edremit ve Burhaniye belediyeleri, ücreti karşılığında bu alana hafriyat boşaltmaya giriştiler. EDÇEP bu vahşi dolguya da karşı çıktı o zaman, ilgililere dilekçe verdi. Bu arada, Tarım OSB’nin de Yönetim Kurulu başkanı olan Kaymakam Ali Sırmalı, Temmuz 2020’de tayin oldu. Yerine atanan Turgay Ünsal, 2020 Kasım’ında yeni Yönetim Kurulu Başkanı olarak seçildi. Pandemi günleri de başlamıştı. Böyle bir ortamda, Tarım OSB’nin sera ve süs bitkileri yönünde pek de tercih görmediği, ihtisas alanı değişikliği yapılması gereği ortaya çıkmıştı. Kaymakam verilen dilekçeleri de dikkate alarak, Tarım OSB alanına yapılan vahşi dolguyu Ağustos 2021 başında durdurdu. Ancak enteresan bir çarşaf-zincir hadisesini olay haline getirenler yüzünden 2021 Eylül’ünde merkez görevine gitme durumunda kaldı. Yerine atanan yeni Kaymakam Ahmet Odabaş üstlendi bu kez Tarım OSB Yönetim Kurulu başkanlığını.

 

Tıkanma halini çözmek için gerekli girişimlerde bulunuldu ve Ekim 2023 sonunda Tarım OSB’nde ihtisas alanı değişikliğine gidildi. Yeni yapı “Edremit Tarıma Dayalı İhtisas (Jeotermal Kaynaklı Sera) Organize Sanayi Bölgesi” olarak belirlendi, parsel tahsisi talep toplama süreci de hızlandırıldı. Süs bitkileri ve çiçek üretiminin yanında “sebze yetiştiriciliği, sebze ve meyve fide ve fidan üretimi, bunları işleyen tesisler ile paketleme, ambalajlama, soğuk hava deposu gibi tesisler hedefleniyor ve toplam istihdamın 1.500 kişiye çıkması planlanıyordu”. Küçük ölçekli yatırımcılar geldi önce ama Ocak 2024’de Yayla Agro Gıda 200 dönüm civarında parsel tahsisi talep edince, toplam 30 adet sera ve 7 adet sanayi parselinin tamamı yatırımcıya kavuştu. Mart 2024’de ise Tarım OSB’nin iç yollar, içme suyu, kanalizasyon altyapısı ile jeotermal ısıtma ve elektrik dağıtım işlerinin ihalesi yapıldı. Yüklenici Teori Ltd. Şti. ile 02 Nisan 2024’de sözleşme imzalandı. Başından beri çeşitli kırılma noktaları gören projenin yönü artık, jeotermal kaynaklı modern seralarda sebze üretimine döndü. Sebzeler doğrudan toprağa dikerek değil, raf sisteminde ve damlama sulama ile üretilecekti. Su ihtiyacı yeraltından karşılanacak, bir de İleri Biyolojik Arıtma Tesisi yapılarak, oradan çıkan arıtılmış suyla yeşil alan sulamaları gerçekleştirilecekti.

 

Araziye dolgu yapılması hususu ise Bakanlık tarafının projedeki şartıydı. Çünkü bu araziler, Edremit Çayı’nın taşma alanıydı. Vaktiyle sulak alan vasfında olan arazilerin, denizle olan bağı 1996’da Burhaniye yolu yapılırken kesilmiş ve giderek de meraya dönüşmüştü. Ancak kışın araziler yine batak hale geliyordu. Bu nedenle 3 metre dolgu yapılıp, iç yollar ve sera alanları hazırlanacak, araç ve personel ulaşımı mümkün kılınacaktı. Bu boyutta bir dolgu, 1 milyon ila 1 milyon 200 bin ton anlamına geliyordu. Çeşitli teklifler alındı dolgu malzemesi için ama fiyat ve nakliye çok fazla bulundu. Sonunda Tarım OSB yönetimi, Havran Tepeoba mevkiindeki Özdoğu Madencilik’e ait araziden uygun malzemenin alınması için sahibiyle anlaştı. Hafriyat, eski maden için vaktiyle hazırlanan ama hiç kullanmadan kapatılmış olan yedek atık havuzunun alt kısmındaki yamaçtan alınacaktı. Malzeme çekilmeye başlandı ama kamuoyuna tatminkar bir bilgilendirme, açıklama da yapılmamıştı.

 

İşte Mayıs 2024’deki bu karardan itibaren, o güne kadar bu maden veya Tarım OSB hakkında hiç yorum yapmayan birileri, ilginç bir “yayına” başladı. Anlaşılan “devletin” aradan çekildiğine ve karşılarında sadece yüklenici şirketin kaldığına hükmetmişlerdi. İddiaları ise, o atık havuzunda “siyanür” olduğu ve hafriyatla alınan “siyanür bulaşığı malzemenin” Tarım OSB’ne taşınarak toprağın tamamen kirletildiği yönündeydi. “Siyanür Havuzunda gedik açmaya başlayan şirketin, bölge için tehlike yaratabilecek bu çalışmayı derhal durdurması isteniyor” diye yazdılar ve İliç’te meydana gelen maden felaketine gönderme yaparak “olası bir heyelan riskini” de eklediler. Oysa hiçbir çevre derneği veya platformu, bu yazılanlara itibar etmedi. Çünkü Tepeoba’da siyanür yoktu, imalat artığı balçığın yığılması ise söz konusu bile değildi. Söylenecek tek şey, içinde partikül halinde ağır maden bulunan kayaçların, taşınıp tarım arazisine serilmesinin sakıncaları olabilirdi ama konuyu iyice abartmak tercih ediliyordu.

 

Bu yayınlardan tedirgin olan vatandaşlar oldu elbette. Fakat bu söylem pek de tutmadı nihayetinde. Zira o madende hiçbir zaman siyanür kullanılmadığı biliniyordu. Başka kirleticiler (sülfürik asit, arsenik) kullanılmıştı ama toprağa sızmayla ilgili kanıt da yoktu. Nitekim yüklenici şirket, söz konusu yayınlara karşı Noter vasıtasıyla bir tekzip yolladı sonradan ve malzemeler taşınmaya başlanmadan önce analizlerinin yaptırıldığını ifade etti. Fakat OSB yönetimi o analiz sonuçlarını kamuoyunun görmesi için bir fırsat da yaratmadı. Halkla ilişkiler yetersiz kaldı. Fakat bu kez, milyon ton mertebesindeki dolgu malzemesinin her gün yaklaşık 120 kamyonluk seferlerle Tepeoba’dan Tarım OSB’ye taşınması nedeniyle, karayollarına zarar verildiği yönünde bir yayına başlandı.

Tam da bu sırada, 22 Ocak 2025’de Ülkü Yolu’nda dolgu malzemesi taşıyan bir kamyon, aniden açılan kocaman bir çukura düştü ve konu iyice tırmandırıldı. Büyükşehir Belediyesi o yolun imalatını bitirileli daha bir yıl bile olmamıştı. Savunmak isteyenler, çökme sebebi olarak Ayvacık’ta yaşanan depremi öne sürdüler ama gerçek sebebin yol yapılırken, yağmur suyunu dereye aktaracak bir tahliye hattı inşasının unutulması olduğu ortaya çıktı hemen.

BASKİ yolu ulaşıma kapatarak tamirine girişti, ancak ağır kamyonlara karşı yolu güvenceye almayı da gündemine ekledi. Bu sefer kamyonlar, derenin diğer yanındaki toprak yolu kullanmaya başladılar. Alternatif başka yol da yoktu zaten. Olsa bile bunu ayarlamak, yüklenicinin görevi olmamalıydı. Onlara bir hafriyat alanı gösterilmiş ve malzemeyi oradan alıp, tespiti yapılan bir hattı da izleyerek taşımaları söylenmişti. Buna rağmen, sözü edilen yayınların hala yükleniciye yönelik olması ise ziyadesiyle dikkat çekti.  

 

Son günlerde ise, Tarım OSB alanı için 3 metre kaya dolgu yapılmasının manasız olduğuna ve ileride o bölgenin konuta açılacağına dair söylentiler dolaştırılıyor. Oysa Tarım OSB yönetimi ve Tarım Bakanlığı bunu birçok kez kesin bir dille yalanladı. Yine de kamuoyu tatmin olmadı. Demek ki, yasal çerçevede OSB için zorunlu bir ÇED süreci olmasa bile, tüm tarafları tatmin etmek ve açılacak davaları da önlemek adına bu yola gidilmesi gerekliydi. O zaman herkes, bu arazilerin sulak alan mı, 1. derece deprem bölgesi mi, depremde sıvılaşma özelliği mi taşıdığı hakkında gerçeği açıkça görebilecekti. Böylece belki dava da açılmayacaktı ki zaten 2021’de açılan 0 davanın bilirkişileri bile daha geçen Ocak ayında ancak gelebildiler alana.

Bilirkişi raporu yazılıp dava sonuçlanana kadar, milyon tonluk dolgu işi çoktan tamamlanmış olacak muhtemelen. Davanın sonucu farklı yönde çıksa bile, alandaki tahribat çoktan geri dönülemez seviyeye ulaşacak. ÇED olsaydı, belki Büyükşehir de, Kasım 2022’de başlayıp Mart 2024’da açılan o Ülkü Yolu’nu yaparken, ağır tonaja uygun bir projeyi uygulamaya alacak ve bugünkü çökmeler yaşanmayacaktı.

 

Zaman uzamasın diye ÇED sürecine girilmeyen Tarım OSB, hiç de hızla ilerlemedi görüldüğü gibi. Hedefi değişti, yapısı değişti, kuvveden fiile çıkması için 7 koca sene geçmesi gerekti. Bu arada bir ÇED süreci niye olamadı ki? Şimdi, Tarım OSB’nde Nisan 2025’de dolgu işleri bitecek, altyapı imalatları ise Aralık 2025’de tamamlanacak. Parsel tahsisi olan şirketler ise seralarını kurmaya Haziran 2025’de başlayacak. Dikim raflarının hazırlığı ile jeotermal ısıtma ve sulama da düşünülürse, Mart 2026’da tohum ve fide ekimi, ancak Haziran 2026’da ise hasat çalışmaları görülebilecek.

 

Oysa bizler en başında fikir birliği yaparak, ortak dille bu işe girişseydik, daha çok Edremitli girişimci olsaydı bu işin içinde, çok daha güzel olmaz mıydı? Toplum olarak çok sığ şeyleri tartışmakla, küçük çıkarlar için sergilenen yaygaralarla zaman geçiriyoruz. Baştan konuşmayan, müdahil olmayan, fikir bile beyan etmeyen Edremitli şimdi de maksatlı olduğu anlaşılan söylenti ve abartmalara kulak kabartıp yanlış bir yerde durmaya devam etmiyor mu? Herkes “eskiden Çıkrıkçı ovasından, her akşam 30 kamyon sebze çıkardı büyük kentlere” diyor ama bugün hala işin aslı ile ilgilenmeyip, hafriyat kamyonu tonajı, yol bozulması üzerinden muhabbet yapıyor?

Sivil toplum böyle davranmak yerine, yurttaşlık bilinciyle yaklaşmalı olup bitenlere.

Yerel basının durumu da çok enteresan. Elbette onları korumak da önemli.  Üstelik nezaket sınırları içinde, merak ve eleştirilerini dile getirmek de hepsinin hakkı. Fakat gidip kaynağıyla konuşmadan, uzaktan yakıştırarak, “falanca isimsiz kişi dedi ki” diyerek kamuoyuna da bazı konular aktarılmaz ki. “Yakaladım seni” tarzı yayınların bile bir kanıtı, temeli olmak zorunda. Zaten işin başında sesini çıkartmayan basın, bugün karşısında devlet yerine şirket görüp de veryansın ediyorsa, bunu sadece bilgi eksikliği ile açıklamak da çok zor doğrusu.

 

İdarenin durumuna gelince, Tarım OSB yönetimini mülki idareye bağlamak tüm işlerin daha hızlı yürümesini sağlamak açısından doğru olabilir belki. Ancak sivil toplumla ilişkiler, basını ve kamuoyunu aydınlatma açısından, Tarım OSB yönetimlerinin profesyonel yapıya kavuşması veya Müteşebbis Heyet’te bulunan çeşitli meslek odalarının görev üstlenmesi yararlı olacak. Hiçbir kamusal yatırım, içinde vatandaş olmadan anlam kazanamıyor. İşi bir kerede, en doğru yerde ve en isabetli amaçlar doğrultusunda yapmak için; istişare ve sivil toplum katılımı asla ihmal edilmemeli. Ülkemizde de, ilimiz ve ilçemizde de böyle olmalı. Artık bu ihmali aşmak gerekiyor.

 

Bir yatırıma önayak olunması “vatanseverlik”; orada değil şurada yapın veya o şekilde değil bu şekilde yapın denilmesi ise “vatan hainliği” olabilir mi 21. yüzyılda? İşlerin nasıl olması gerektiği, Edremit’teki Tarım OSB tecrübesinde var zaten. “Onlar, şunlar” demeyi bırakıp da “hepimiz” demeyi, ortak aklı ve bilimi seçtiğimiz gün, her şey çok daha doğru ve hızlı olacak, gereksiz garipliklere de yer kalmayacak aslında.

Tarıma Dayalı İhtisas Seracılık OSB’de neler oldu, neler oluyor?
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!