Örgün öğretim programlarının ana misyonu ilköğretimden başlayarak uyguladığı programlar çocuklar ve gençleri eğiterek ve kategorize ederek, kendi becerilerine uygun alanlarda yetiştirmek ve bu yolla toplumsal iş bölümünün parçası haline getirmekti.
İlköğretimden itibaren piyasanın ihtiyaç duyacağı temel becerilerle donanmış, toplu yaşama, düzenli hareket etme kültürüne uyumlandırılmış bireyler çalışmak ve üretmek için hazır bireyler haline getiriliyordu. Ülkemizde Cumhuriyetin kuruluşundan 1990 yıllara kadar bu görevi devlet başarıyla yerine getirmiş ve özel sektörün gelişiminin ihtiyaç duyduğu en önemli kaynak olan insan kaynağı yetiştirme işini üstüne almıştır.
Yapılan kanuni düzenlemelerle Türkiye’de 1990 yıllardan itibaren yaygınlaşan özel okullarla beşerî sermayeyi üretme işinden devlet yavaşça çekilmiş ve özel sektör için karlı bir yatırım alanı yaratmıştır. Böylelikle beşerî sermayeyi üretme yükümlülüğü hane halkları tarafından fonlanmaya başlamıştır. Günümüzde eğitim içerikleri ve eğitim koşulları devlet okullarından farklı 2049 özel ilkokul, 2343 özel ortaokul, 3789 özel lise 79 özel üniversite mevcuttur.
Devlet beşerî sermayeyi yeniden üretme fonksiyonunu vatandaşlarına yüklerken mevcut eğitim anlayışlarını, eğitim müfredatlarını güncel koşullara göre yenilemek konusunda istekli davranmamıştır. 2000’li yılların başlarında dünyada örgün eğitim, özellikle eğitimin paralı olduğu ülkelerde sorgulanır hale gelmiştir. Lise eğitimi ile toplamda 7 yıl süren üniversite eğitimi kendilerine daha iyi bir gelecek hazırlamak isteyen bireyler ve aileler için önemli bir külfettir.
Bu sistem eğitim sonunda iyi bir gelir ve uygun bir toplumsal statü hedefleyen örgün öğretim mezunlarının yaptıkları para ve zaman yatırımın karşılığında istedikleri sonucu alamadıklarını yaygınca düşünmeye başladıklarında sorgulanır hale gelmiştir. Böylece önce paralı eğitimin yaygın olduğu ülkelerde daha sonra da tüm gelişmiş ülkelerde süre olarak daha kısa, yoğun ve maliyeti daha düşük sertifika programları mesleki eğitimin ve örgün eğitimin önce tamamlayıcısı sonra da alternatifi haline gelmiştir. 2000 yıllardan sonra internet devrimi ile hızlanan dünyadaki teknolojik gelişmeler sanayi toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan eğitim kurumlarının bu gelişmenin hızına yetişememesi sonucunda, özellikle eğitimin paralı olduğu ülkelerden başlayarak sorgulanmasını beraberinde getirmiştir.
Eğitim kurumlarının teknolojinin gelişim hızının ve ortaya çıkardığı ihtiyaçların gerisinde kalması sermayenin kendi ihtiyacı olan emek ve bilgi gücünü yetiştirme işini üstlenmesini gerekli kılmıştır. Böylelikle özel eğitim kurumları, iş başı eğitimler gibi çalışmalarla şirketlerin eğitime ayırdığı zaman ve parasal maliyetler yükselmiştir. Bu çalışmalar, hatta bazı şirketlerin kendi özel mesleki eğitim merkezlerini açması gibi çalışmalar bile piyasanın ihtiyaçları için yeterli olmamıştır.
2010 yılından itibaren dünya genelinde geleneksel birçok branşın reel sektörün ihtiyaçları ile bağı kopmuş, Batı üniversitelerinde birçok bölüm kapanmış ve üniversiteler küçülmeye gitmiştir. İş bilgisi temel alan bilgisi eğitimi üzerine çalışanın iş başında edindiği ve tecrübe ederek öğrendiği bir bilgiye dönüşmüştür. Günümüzde reel sektör ve örgün öğretim arasındaki fark açılmaya devam etmektedir. İşbaşı eğitim programları ve işyerinde öğrenme beşerî sermaye artırma ihtiyacı için yeterli olmamaktadır. Dünya genelinde hızlı bir şekilde mesleki eğitim veren özel kurslar ve sertifika programları artmıştır.
Özel kurs ve sertifika programlarının avantajı daha az bürokrasi içermesi ve zaman maliyetinin düşüklüğüdür. Bu özelliklerden dolayı iş sahibi olmak isteyen bireyler hatta örgün öğretim mezunları bu programlara yoğun bir talep göstermişlerdir. Bu alandaki karışıklığa bir düzen vermek amacıyla Türkiye’de 2006 yılında MYK kanunu kabul edilmiştir. MYK mesleklerin temel yetkinliklerini tanımlamış ve o meslekte istihdam edilmek için gerekli asgari standartları yoğun bir çalışmayla saptamıştır. MYK ayrıca o meslekte istihdam edilmek için gerekli koşullara ulaşmak için eğitim veren, sınav yapan ve meslek bilgisini onaylayan “yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşları” tanımlamıştır. Türkiye’de 316 adet yetkilendirilmiş belgelendirme kuruluşu vardır. Bu çalışmaların altında yatan temel gerçeklik piyasada çok hızlı yeni mesleklerin ortaya çıkması ve bunların bir standarda kavuşturulmasının gerekli oluşudur.
Yaptığımız çalışma neticesinde Balıkesir’de 2018-2023 yılları arasında istihdam oluşturan meslekler SGK verileri üzerinden sektör, meslek ve yıl bazında incelenmiştir. Yine yapılan çalışmalarla Balıkesir’deki örgün öğretim kurumlarının son 5 yılda mezun verdikleri alanlar ve sayıları incelenmiş, bu alanların istihdam oluşturan mesleklerle tanımlı meslek kodları üzerinden sağlanmış ve analiz edilmiştir. Reel sektör temsilcileriyle stratejik istihdam anketi uygulanmış ve doldurmakta zorlandıkları aktüel meslekler analiz edilmiştir. Bu çalışmaları tamamlar şekilde İŞKUR’dan Balıkesir ilinde son 5 yılda işverenler tarafından en çok talep edilen meslek verileri analiz edilmiştir.
Bu çalışmaların neticesinde:
- Mezun fazlası olan üniversite bölümleri tespit edilmiş
- Öğrenci kapasitesinin artırılabileceği üniversite bölümleri belirlenmiş
- Türkiye’de YÖK verilerine göre üniversite eğitimi olan ama Balıkesir’de alan açılmamış, fakat piyasanın ihtiyaç duyduğu meslekler listelenmiş
- Mezun fazlası olan meslek lisesi alanları tespit edilmiş
- Öğrenci kapasitesinin artırılabileceği alanlar belirtilmiş
- Türkiye genelinde mesleki eğitimin olduğu ama Balıkesir’de mesleki eğitimin bulunmadığı alanlar listelenmiştir.
Bu çalışmalar neticesinde Balıkesir’de üniversitelere ve mesleki eğitim kurumlarına ilişkin somut veriler ışığında aksiyon önerileri belirtirmiştir. Mesleki Eğitim ve Üniversite müfredatlarında yapılacak düzenlemeler kısa sürede sonuç alınacak aksiyonlar olmaktan uzaktır ve bu değişikliklerin piyasada dinamiklerine yansıması zaman alacaktır.