Sigaranın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini artık hepimiz biliyoruz. Öyle ki, sigara paketlerinin üzerinde uyarıcı ifadeler ve resimler bulunması bile yasal bir zorunluluk haline getirildi. Sigara tekelleri müşterilerine “içmeyin, cebinize yazık” demiyorlar ama “sağlığınız tehlikede” demek zorundalar şimdi. Çünkü küçük mavi gezegenimizin hemen tüm ülkelerinde, sigaradan kaynaklanan hastalıkların insan türü üzerinde yarattığı tahribat, kamusal zararlar ve büyük sağlık harcamaları en büyük sorunlardan biri günümüzde. Fakat sigara sadece insan türünü değil, doğayı da olumsuz etkiliyor, farkında mısınız?
Günümüzde dünya nüfusu 8,4 milyara ulaştı. Ne yazık ki, milyarlarca insan da sigara tiryakisi. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamalarına göre, her yıl dünyada 6 trilyon kadar sigara tüketiyor insanlar. Sağlığa zararı da artık bilindiği için, bu sigaraların çoğu filtreli imal ediliyor. Fakat her yıl 4,5 trilyon kadar sigaranın izmariti de doğaya bırakılıyor ve bu durum nedense, sosyal açıdan kabul edilebilir bir kirletme türü olarak görülüyor hala.! Oysa içildikten sonra fırlatılıp yere atılan filtreli sigara izmaritlerinin yaklaşık 800.000 ton kadar olduğu hesaplanıyor. Bu çok büyük bir rakam. Pet şişeler ve tek kullanımlık plastik atıklar kadar, sigara izmaritleri de çok önemli bir çöp sorunu gezegenimizde. Üstelik sadece çöp sorunu da değil, aynı zamanda zehirleyici bir tehdit. Çünkü toksik madde ihtiva eden bu izmaritlerdeki filtrelerin, doğada tümüyle çözünebilmesi çok yavaş oluyor, 12 yılı buluyor. Tehlike de bu nedenle artıyor.
“Kumsala sigara dikmeyin, biz diktik yetişmiyor”
Hepiniz mutlaka rastlamışsınızdır, plajlarda izmaritlerin atılmasından, kuma sokulup bırakılmasından iyice bıkan işletmeciler veya belediyeler, sigaraların söndürülmesi için özel kaplar koyarlar ve üzerine de latifeli bir uyarı yazarlar “kumsala sigara dikmeyin, biz diktik yetişmiyor” diye. Sahillerden toplanan katı atıkların yüzde 30’unu oluşturan izmaritleri, tümüyle engellemek yine de mümkün olmaz bu yöntemle. Üstelik izmaritlerin zararı bu kadarla da kalmıyor ne yazık ki. Plajlara bırakılan, kuma sokulan izmaritler sadece denizden yararlanmak için orada olan insanları olumsuz etkilemekle kalmıyor. Günümüzde denizler ve okyanuslar da filtreli izmaritlerle dolu bütün dünyada. Bu filtrelere takılıp kalan zehirli toksik maddeler yıllarca canlılar için tehlike saçmaya devam ediyor. Balıkların, deniz canlılarının karnından bile bu filtreler çıkıyor, zehirlenerek ölmelerine sebep oluyor.
Peki filtreler neden zehirli?
Bunun tek sebebi, sadece çok kuvvetli bir sinir zehri olan nikotin değil. Sigarada zırnık, kurşun, krom, kadmiyum gibi ağır metaller de bulunuyor. Ayrıca tütün bitkisi çok narin ve zararlıları da çok sayıda olduğu için, üretiminde yoğun olarak pestisit (tarım ilacı) kullanılıyor. Bu kimyasalların çoğu, tütün bitkisi sigaraya dönüştüğünde bünyesinde kalıyor. Günümüzde sigaralarda 4.000 kadar farklı kimyasal madde bulunduğu biliniyor. Kanserojen, zehirli metaller ve gazlar içeren sigaralara, işte bu nedenlerle filtreler geliştirilmiş zaten.
“Sigarayı filtreli için, daha az zehirlenin” deniliyor aslında insanlara. Zehrin büyük kısmının filtrelerde kalması yeterli olabiliyor mu acaba? İnsanlar için yetmediği ortada, çünkü sigara halen çok ciddi sağlık sorunlarına sebep oluyor. Peki, ya diğer canlılar üzerindeki etkisi ne?
Zehirli maddeler, izmarit denize ulaşıp da suyla temas edince filtreden ayrılıp deniz suyuna geçiyor. Akarsu ve göllerde de durum aynı. Toprağa atıldığında ise, yağan yağmurlar filtreden ayrılmasını sağlıyor bu maddelerin. Fitrelerden toprağa, akarsulara, denize karışan bu ağır metaller ve kimyasallar, kaçınılmaz olarak besin zincirine de giriyor ve dönüp dolaşıp yine insanlara ulaşıyor sonunda. Demek ki geliştirilen o filtreler, bu anlamda da asla tam koruma sağlayamıyor insanlara. Sigara tüketerek insan türünün doğaya verdiği zarar, diğer canlıları etkilemekle de kalmıyor, döngüsünü tamamlayıp nihayetinde kendisini yine vuruyor.
Sigara izmariti ve balık deneyi
Bu konuda, balıklar üzerinde bazı deneyler yapılmış bulunuyor. ABD’nde laboratuvar koşullarında, sadece bir adet izmaritin atıldığı 1 litrelik suda, küçük alabalıkların birkaç saniye sonra sinir şoku geçirdiği rapor edilmiş örneğin. Balıklar titriyor ve karın üstü dönerek, dibe çöküyorlarmış. Büyük alabalıklar ise, ölmüyorlar elbette ama bu toksik maddeleri bünyelerinde biriktiriyorlar. Sonucu ise, daha uzun sürede ölüm veya o zehirlerin balığın bünyesinde soframıza kadar taşınması oluyor. Denizdeki izmaritlerin binlerce parçaya ayrılarak mikro-organizmaları, planktonları ve diğer deniz canlılarını nasıl etkilediğine dair araştırmalar ise henüz devam ediyor.
Her yıl, atmosfere yaklaşık olarak 2,7 milyar kilogram karbondioksit ve 5,4 milyar kilogram metan gazı salınmasına, pek çok defa ormanlardaki yangınlara ve çevre kirliliğine sebep olan sigara tüketimi, filtreler nedeniyle bitkileri, hayvanları, yer altı sularını da tehdit ediyor. Sigara izmariti ve fitrelerin toprağa atılmasından kaynaklanan etkilere dair yapılan sınırlı araştırmalarda ise bitkilere ve köklerine zarar verdiği tespit edilmiş durumda. İngiltere’de yapılan bir araştırmada, toprağa atılan izmaritlerin çimenlerin büyüme oranını % 10, yoncaların gelişme oranını % 27 düşürdüğü kaydedilmiş. Sigara filtrelerinin içeriğinde bulunan ve selüloz asetattan oluşan madde, pek çok canlıyı olumsuz etkiliyor. Topraktaki mikroorganizmalar ve solucanlar da bu kapsama giriyor.
Sigara filtreleri yasaklansın önerisi!
Peki, bu zararlı ve toksik kirleticiye karşı ne yapılabilir? Bazı çevre savunucuları, bir önlem olarak sigarada filtrenin yasaklanmasını öneriyorlar. Doğayı korumak için bu öneri doğru olabilir. Ancak bu durumda, sigara tiryakilerinde kanserojen hastalıkların bir anda patlama yapacağını tahmin etmek de hiç zor değil. Tütünün üretiminden kaynaklanan zorunluluklar sonucu kullanıma alınan filtreler, iki ucu keskin bir bıçak haline gelmiş bulunuyor. Bir diğer çözüm, söndürülen sigaraların izmaritini biriktirip çöp kutularına boşaltmak yönünde. Avrupa’da pek çok ülkede bu yöntem halen titizlikle uygulanıyor.
Doğal yaşama ve çevreye sahip çıkma arzusu kadar, yere atılan izmarit nedeniyle ciddi para cezası ödemek zorunda kalınması da bunda etkili oluyor. Fakat bu tedbiri kırsal bölgelerde uygulamak oldukça zor. Hele azgelişmiş ülkelerde uygulamak ise neredeyse mümkün bile değil. Sigara tekellerinin asıl pazarını da o ülkeler oluşturuyor zaten. Kanada’da ise farklı bir uygulama başlatılmış. Kentlerin belirli noktalarına sigara geri dönüşüm üniteleri yapılarak, izmaritlerin buralarda toplanması yöntemi uygulanmaya başlanmış. Böylece, sokaklardaki kirliliğe kısmen çare bulunmuş ama filtrelerin hangi alanda geri dönüştürüleceğine dair araştırmalar da henüz bir sonuca ulaşmamış.
Bu durumda, sigaranın tamamen yasaklanması insan türüne de, filtre kirliliğinden zarar gören diğer canlılara da yapılabilecek en büyük iyilik sanırım.
Tabii savaşları, soykırımı, terörü henüz yasaklamayı beceremeyen Dünya’mızın bunu nasıl yapacağı, sigara tekelleri ile çatışmayı kimin göze alabileceği de ayrı bir sorun. Malum sigara tekelleri, iktidar indirme, savaş başlatma yeteneğine bile sahip günümüzde, öylesine güçlü ve uluslararası etkililer. O nedenle mümkün olana yönelip, en uygun çözüm olarak filtrelerin doğaya atılmasını önleyecek idari para cezaları uygulamak sanırım.
Kameralı takip sistemi
Dünyada pek çok örnekleri de var bunun yukarıda da değinildiği üzere. Türkiye’de ise doğaya çöp veya sigara izmariti atmanın cezası 4.810 TL şu anda. 2025’de daha da yükselecek. Tabii bunu uygulamak önemli. Kabahatler Kanunu çerçevesinde daha arttırmak da mümkün. Yerel yönetimlerin bu durumu dikkate almaları önemli şimdi. Zira hem temizlik görevlisi sayısını artırmak zorunda kalmamak, hem mevcutların iş yükünü azaltmak ve hem de gelir elde etmek yolu mümkün bu cezalarla. Mesela Bolu Belediyesi çok ciddiye alıyor bu konuyu, hatta ilginç bir kameralı takip sistemiyle kesiyor artık izmarit cezalarını. Bilecik, Alanya, Ayvalık Belediyesi de ceza sistemini uyguluyor. Zonguldak Çaycuma Belediyesi ise 2025’de uygulamaya başlama kararı almış bulunuyor. Darısı diyelim her yere ama özellikle denizle bütünleşen tüm il ve ilçelerimize olsun.