Dedikodu – Malum Kişi
Bir küreğin başında dört adam; biri müdür, biri şef, öteki şef yardımcısı…
Biri de kamu amelesi!
Müdür eli belinde… Şef kollarını kavuşturmuş, bakıyor… Şef yardımcısı üstlerinden aldığı emri ameleye iletiyor.
Amele küreği kavramış, toprak atıyor!
Üçü bakıyor, biri çalışıyor yani.
Sayı ve makam arttırılabilir; bolluk var çünkü güzel yurdumda.
Kamudaki işleyiş ve çalışma durumlarını anlatan bir vaziyet. Bu duruma dair fotoğraf karelerini, karikatürleri falan çok görmüşsünüzdür.
Biz de çok gördük.
***
DÜN sabah meselâ, her zamanki rutinimize uygun olarak, Mikail’in çay ocağındayız.
Hava soğuk, ortam sisli.
Saat dokuz civarı.. Şehir henüz uyanmamış. E malum, geç uyanan bir şehirde yaşıyoruz.
Çaydan bir yudum aldık almadık; bir kamyonet yanaştı Mikail’in tentesinin dibine. İçinden dört kişi indi; birinin elinde matkap vardı.
Hâttâ yürürken starta bastı, matkabın ışığı yandı söndü.
Meraktayız; acaba ne yapacaklar?
Üzerlerindeki montların sırtında kocaman harflerle Karesi Belediyesi yazıyor.
Belediyelik bir mevzu olduğunu anladık hemen.
Acaba ne yapacaklar?
***
ÇAY ocağının yan tarafında yıllardır büyümeye çalışan bir çam ağacı var. Geçenlerde Karesi’nin ekibi bu ağacın etrafını metal çitle çevirdi. Böylece ağaç koruma altına alınmış oldu!
Hani o çiti çakmasalardı, maazallah birileri ağacı söküp götürecekti; ya da ne bileyim dibine işeyebilirdi sokak köpekleri… Kurur giderdi, yazık!
Nereden akıllarına estiyse, yıllardır öylece durup duran ağacı çitle çevrelediler.
Böylece kent estetiği açısından çok önemli bir işi yaşama geçirmiş oldular!
Bu arada peyzaj aydınlatması işini de abartmışlar; o çitin iç kısmına ağacı aydınlatmak için led ışık yerleştirmişler. Wallwasher diyorlar ya, ondan…
Estetiksel açıdan yığınla garabete gark olmuş bu şehirde, ağacı çevreleyen metal çit de garabetin garabeti, dünyanın en gereksiz işiydi hani.
Bunun için harcanan zaman, boşa giden enerji, mesai falan.. Onların hesabını yapmayın artık.
***
ULEYN çok mu lazımdı, çam ağacının dibine çit çatmak? Belediye’de her iş tamamdı da, bir tek Mikail’in önündeki çam ağacı mı kaldıydı?
Geçen günlerde o çiti ilk gördüğümde düşündüklerimdi bunlar.
Dün sabah, kamyonetten hışımla inen ekip, operasyona giden özel harekatçıları andıran hareketler eşliğinde, çamın dibindeki çite yöneldi.
Biri ellerini beline koydu, öteki kollarını bağladı.. Diğeri eller cepte bakıyor.
Matkaplı arkadaş, taşa sabitledikleri çitin vidalarını sökmeye uğraşıyor!
Üçü bakıyor, biri çalışıyor…
***
VİDALAR söküldü, çit çıkarıldı.. Çıkan malzeme kamyonetin kasasına kondu.. Görev emrini tamamlayan ekip olay yerinden ayrıldı.
Sökme işlemi sürerken, bizim hanım sordu: “Neden taktınız, neden söküyorsunuz?”
Öyle ya; birkaç gün önce takmışsın, şimdi söküyorsun.
Bir sebebi olmalı!
“Beğenilmedi” dedi, içlerinden biri.
Millet beğenmemiş.
Bu yanıtın açılımını yapmak lazım şimdi.
Beğenilmediyse, neden beğenilmeyen bir iş yapıyorsunuz?
Yapmadan önce, “nasıl bir şey olsun” diye sordunuz mu vatandaşa?
Kent mobilyalarına falan bakınca genellikle siyah, antrasit renkler kullanılırken, ağacın dibine çaktıkları metal çitin rengi krem; hem de en kötü krem.
Eski evlerin balkon demirlerini andırıyor.. Belki de oralardan sökülüp elden geçirildi; bir nevi geri dönüşüm…
Böyleyse durum, “çok tasarruflu çocuklar yönetiyor belediyemizi, aferin onlara” diyelim.
Ya bu çit için harcanan zaman?
O da yedi – yirmi dört mesainin gereği; “belediyemiz harıl harıl çalışıyor, Karesimiz mutlu MESUT” der, seviniriz; ne yapalım başka?
***
KENT estetiği adına yapılacak o kadar çok şey var ki.. İş, Mikail’in çay ocağının oradaki ağacın çitine kalsın…
Zaten Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle o sokaklardaki aydınlatma direklerini sıra sıra led ışıklarla donatmışlardı; zaman mı yetmedi, personel mi yetersizdi bilmiyoruz artık; o işlemi bayramdan sonraki günlere yetiştirebildiler!
Çok mu lazımdı; değildi elbet. Biz eski haliyle de mutluyduk. Çitle, ledle falan uğraşacaklarına, önce o trafiğe kapalı sokakların motor parkı gibi kullanılmasının önüne geçsinler; esnafın çıkmasını, taşmasını önlesinler.
Fazladan iki üç tane çöp kovası falan koysunlar; temizliğe özen göstersinler, pis çünkü.
