Sığınmacı ayaklanması, tehlikeli işler

BOP projesinin gereği sıranın Türkiye ve İran’a geleceği yönündeki iddialar herkesin malumu! Türkiye Ortadoğu savaşı sonunda kimsenin sayısını tam olarak bilmediği bir ‘’sığınmacı’’ sorunuyla karşı karşıya. Türkiye sadece Suriye’den değil, Afganistan, Pakistan ve başka birçok ülkeden gelen kontrolsüz göçle çok ciddi bir demografik tehditle karşı karşıyadır. Bırakın aşırı nüfus artış hızıyla bir süre sonra kontrol edilemez hale gelecek nüfus oranını; bugün bile en küçük olayda gettolaşmanın olduğu bölgelerde sığınmacılar kontrol edilemez haldedir.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ERGÜN AYDOĞAN

 

Kayseri’de Suriyeli sığınmacılardan birinin yine Suriyeli bir çocuğa taciz haberinin duyulmasıyla, çevredekilerin tepkileriyle olaylar sınır ötesine kadar taştı. Gelen haberler ve sosyal medya paylaşımlarına göre işler tehlikeli boyuta doğru gitmektedir.

Suriye’nin Afrin, Mare, Çobanbey, Azez ve El-Bab kentlerinde halk PTT binalarına girerek çalışanları çıkarmış. Bölgeden gelen paylaşımlara göre Allahuekber sesleriyle Türk Bayrakları indiriliyor, meydanda yakılıyor, yırtılıyor, Türkiye’den gelen Türk Plakalı TIR kamyonları taşlandı, parçalandı, koca koca TIR’lar cayır cayır yakıldı. 8 sene önce Suriye’nin El Bab bölgesine operasyon başlatan TSK, bölgeyi IŞİD ve PKK’dan temizledi, Suriyelilerin tüm ihtiyaçlarını karşıladı. 60’ın üzerinde Türk askeri şehit oldu, Türklerin canını kurtardığı Suriyeliler bugün Türk bayrağına, Türk TIR’larına vahşice saldırılar düzenliyor.

Bu arada iktidar cenahı her zaman olduğu gibi bütün bu olayların Türkiye’ye yönelik provokasyon olduğu yönünde. Akıl yakan çıkışlar da olmuyor değil; Prof Ahmet Akın Akit TV’ye konuşuyor ‘’Taciz edilen çocuk da Suriyeli, Türk’le ilgili bir olay yok ki. Kendi mahallesinde olan bir olay. Bir Türk çocuğuna bir vatandaşımıza yapılan bir şey değil’’ diyebiliyor! Yani diğer çocuklara tecavüz edilebilir…

İktidar cenahından Neo Osmanlıcı, yayılmacı haritalar paylaşılarak ‘’hem şöyle harita isteyeceksin, hem Suriyeliden, Afgan’dan, Kürt’ten nefret edeceksin, bu nasıl aptallık?’’ paylaşımları sorunun farkında olunmadığının bir göstergesidir.

Yine bu olayların Erdoğan’ın son hamlesi ‘’Suriye ile yeniden diplomatik ilişkiler kurmamak için bir sebep yok. Geçmişte nasıl yaptıysak yine yapabiliriz, ailecek tatil yapıyorduk, eskisi gibi Esad’la yine bir araya gelebilir, görüşebiliriz’’ çıkışından rahatsız olan dış güçlerin, MOSSAD’ın operasyonu olduğu iddiaları…

Bir başka iddia ise, Türkiye’nin para, silah her türlü desteği verdiği, Kuva-i Milliye ilan ettiği kozmopolit ÖSO içerisindeki silahlı gruplar, ‘’biz hizmeti alalım, Esad’dan bizi koruyun ama Esad ile barışmadan devam edelim’’ düşüncesinde iken esas endişenin Türk askeri bölgeden çekildiğinde, bölge Esad ya da ABD destekli YPG’nin kontrolüne gireceği yönünde.

Öncelikle Erdoğan’ın Esad’la ailece beraber tatil yaparken, katil Esed’e, katil Esed’den tekrar beraber tatil iklimine dönme kararı siyasi anlamda geri manevra değildir. Erdoğan ilk iktidar döneminde Suriye’nin bütünlüğünü uzun süre savundu, hatta Suriye’nin parçalanmasına bir süre itiraz etti.  Fakat üstlendiği BOP eşbaşkanlığının, emperyalizmin kendisine yüklediği zorunlu görev gereği ayrıca güç aldığı, iktidarının devamını sağlayan uluslararası güçlerin isteği doğrultusunda, Suriye’nin parçalanma politikasında görevinin gereğini sonuna kadar yerine getirdi. Gelinen noktada Irak gibi Suriye ve Libya parçalandı, bütünlüğünü kaybetti.

BOP projesinin gereği sıranın Türkiye ve İran’a geleceği yönündeki iddialar herkesin malumu! Türkiye Ortadoğu savaşı sonunda kimsenin sayısını tam olarak bilmediği bir ‘’sığınmacı’’ sorunuyla karşı karşıya. Türkiye sadece Suriye’den değil, Afganistan, Pakistan ve başka birçok ülkeden gelen kontrolsüz göçle çok ciddi bir demografik tehditle karşı karşıyadır. Bırakın aşırı nüfus artış hızıyla bir süre sonra kontrol edilemez hale gelecek nüfus oranını; bugün bile en küçük olayda gettolaşmanın olduğu bölgelerde sığınmacılar kontrol edilemez haldedir.

Oysa Cumhuriyeti kuran kadro, 1934’te ülkenin güvenliği için geleceği de düşünerek;

-Anadili Türkçe olmayanlar müstakil mahalle kuramaz, işçi ve sanatçı kümesi oluşturamaz.

-Türk soyu olmayanlar istedikleri yere yerleşemez.

-Ecnebilerin bir Belediye’deki nüfusu %10’u geçemez.

14 Haziran 1934 tarihli ve 2510 sayılı İskan Kanunu (ek ve değişiklikleriyle birlikte). 19 Eylül 2006 tarihli 5543 sayılı İskan Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Sayısını bilmediğimiz, herkesin kendine göre açıkladığı sığınmacılarla ilgili, AK Parti’nin resmi sayfasından 3.05.2019 İNOVALİG Ödül Töreninde bizzat AKP Genel Başkanı ve Türkiye Cumhurbaşkanı unvanıyla yapılan paylaşımda ‘’Bugün Avrupa ülkeleri hala huzur içinde yaşıyor olmalarını, Türkiye’nin 4 milyon sığınmacıyı kendi topraklarında misafir etmesine borçludur’’ dedi. Yine Erdoğan’ın kendi ifadesiyle Kasım 2019’da şu ana kadar 40 milyar doları aşkın mültecilere destek verdik, hala da vermeye devam ediyoruz, evel Allah bir 40 milyar dolar daha harcar sözü de kayıtlardadır.

Türkiye’yi de kapsayan küresel operasyonun ilk ayağı tamamlanmış, küresel güçlerin verdiği görev kusursuz yerine getirilerek Suriye parçalanmışsa artık Esad’la görüşülebilir hatta Esad Türkiye’ye davet edilebilir; kısa süre öncesine kadar Esad’la görüşülsün diyenler ‘vatan hainliği’ ile suçlanırken, suçlayanların Esad’la neden görüşmeyelim ki çıkışlarına şaşırmamak lazım!

Kızılderili atasözü: ‘’Girmesine izin verdiysen, gidip gelmesine de asla ses çıkartma…’’

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Sığınmacı ayaklanması, tehlikeli işler
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!