Karesi Mahallesi’nde 6 dönemdir muhtarlık yapan Cengiz Sandıkçı, Karesi Mahallesi’nin son yıllarda göç verdiğini, seçmen sayısının 600’e gerilediğini, sandık sayısının da 3’ten 2’ye düştüğünü vurguladı. Göçün başlıca nedeninin yıkılan metruk evlerin yerine yenilerinin yapılmamasını gösterdi. Mahallesinde en büyük sorunun başta trafik ve otopark olduğunu, yeşil alan ve okul bulunmamasının da bu sorunların üstüne tuz biber ektiğini kaydetti. Muhtar Sandıkçı, mahallesine hizmet için kitap bile bastırdığını açıklarken, kitapta, gençlerin isimlerini bile bilmediği, İzmirliler, Hacı Gaybi, Umurbey, Salahaddin, Aziziye, Kırımlılar gibi mahalle isimlerinin şimdi hangi mahalle ismini aldığını kitapta yazdığını açıkladı.
Cengiz Sandıkçı kimdir?
İsmim Cengiz Sandıkçı 30 Ağustos 1963 Balıkesir doğumluyum. Ailem Balıkesir’in yerlisi, Sandıkçılar derler bize. Ali Şuuri İlkokulu’nda, Atatürk Ortaokulunda okudum. Muharrem Hasbi Koray Lisesinden mezun oldum. Karesi Mahallesi’nde esnaflık yaparken, mahalle halkının isteği doğrultusunda 1999 seçimlerinde muhtar adayı oldum ve muhtar seçildim. Bu yıl yapılan seçimlerle birlikte 6 dönemdir muhtarım.
6 dönem muhtar seçildiniz. Başarının altında yatan sır nedir? Bu güne kadar kaç adayla yarıştınız?
Muhtar seçilene kadar karakola gitmiş insan değildim. Muhtarlığı mesuliyetli, resmi iş olarak görüyordum. Esnaf olduğum için muhtarlık aklımın ucundan bile geçmiyordu. Fakat insanlara yardım ettiğim için bana muhtar gibi adamsın diyorlardı. 1999 seçimlerinde komşularımın, mahalle halkının isteği ile aday oldum. 6 rakibim vardı seçim sonuçları açıklandığında rakiplerimin oylarının toplamı benim aldığım oya ulaşmıyordu. Daha sonraki seçimlerde 2-3 aday çıktı karşıma. Son seçimde 4 adaydık. Rakiplerimin oylarının toplamı benim oylarıma yetişmiyordu. Farklı bir şekilde seçimleri kazandım. Çok fazla seçim çalışması, her hangi bir reklam çalışması yapmadım. Mahalle halkı beni tanıyor, ben mahalle halkını tanıyorum. Uzun yıllar seçilmemdeki nedenleri sıralayacak olursam, ilk başta gereksinimi olan, ekonomik koşulları elvermeyen insanlara yaptığım yardımlardır. Doğal olarak bu yardımları eş dost sayesinde gerçekleştirdim. Bunlar devletten aldığımız yardımlar değildi. Hatta diğer mahalle muhtarlıklarına yaz kış destek oldum. Çünkü bana gelen yardımlar ihtiyacı olanlara dağıtılırken, fazla gelenleri de diğer muhtarlarla paylaşmasını bildim. Muhtar arkadaşlarımla koordineli çalıştım. Hiç kimseyi incitmeden, rencide etmeden, gücendirmeden, kimsenin görmeyeceği şekilde yardım yaptık. Telefon ederim, saat veririm, verdiğim saatte Pazar çantasıyla gelmesini söylerim gelenin benden yardım aldığını hiç kimse görmez. Diğer mahalle sakinleri hariç benim mahallemde 150 ihtiyaç iyesi var. İnsanlara yardım etmek gereksinimlerini karşılamak beni en çok mutlu eden olguların başında gelir. Herkesin bildiği gibi muhtarlığın büyüklüğü kalmadı. Eskiden muhtar dediğin zaman insanlar durup düşünürdü.
Mahalle halkının en büyük şikayeti ne?
Benim mahallemde 600 seçmen var. Daha önce seçimlerde 3 sandıkta oy kullanılırdı, şimdi sandık sayısı ikiye düştü. Biz göç veren bir mahalleyiz. Yıkılan evler var, eski evlerden taşınan mahalle sakinleri var. Bu mahalle Balıkesir’in en eski mahallesi. Metruk binalar yıkıldı yerine yenileri yapılmadı. Bu nedenle göç veriyoruz. Mahallemde yeşil alan yok. Yeşil alan yapılacak yer de yok. İlk muhtar olduğum dönem Metruk evler çok fazlaydı. Bu evlerin varlığı bazı tehlikeleri de beraberinde getiriyordu. Başıboş insanlar vardı. Bir ara çete gibi gruplar halinde dolaşırlardı. Balici diye tabir ettiğimiz uyuşturucu madde kullananlar bu evleri mesken tutar, o evlerde barınırlardı. Ne kadar çok “Gelmeyin buralara, ateş yakıyorsunuz, yangın çıkaracaksınız” desek de dinletemezdik. Son çare metruk binaların yıkılmasıydı ve bu binalar yıkıldı. Emniyet güçleri o çocukları, o insanları raptuzapt altına aldı. Bir süre bir binada barındırdı, daha sonra da dağıtıldı. Onlar gitti ama hala tek tük içenler var. Yıkılan evler otopark olarak kullanılınca mahallede trafik açısından bir rahatlama oldu fakat yine de otopark sorunu var. 11 ev yıktırdım, halen de bir iki tane kaldı. Onların sahipleri olduğu için orada oturulduğu için yıktıramıyoruz. Kızpınarı Caddesi geçmiş yıllarda çok işlek bir caddeydi. İvrindi minibüsleri buradan kalkardı. Yakınında pazar yeri vardı. Artık şehir dışarıya doğru açılıyor. Mahallemiz köhneleşmeye başladı. Paşa Cami’sinin çevresi yapılırken 4-5 sokağım yok oldu. Mahallemde tarihi eser çok ama bir okulum bile yok. Mahalle çocukları, Karesi Ortaokulu, Ali Şuuri İlkokulu ve Kayabey ilkokuluna gidiyor.
Dünden bugüne Balıkesir kitabınızda neler anlattınız?
Benim mahallemde Pek çok tarihi eser var. Zağnos Paşa Camisi, Karesi Türbesi, Arap Kılcı Dede Yatırı, Okçukara Camisi, Hacı Kaya Camisi, Paşa Konağı, Paşa Hamamı bunların başında geliyor. Bunları hem mahalle halkının, hem Balıkesirlilerin, hem de burayı ziyaret edenlerin bilmesi gerekir diye düşündüm, öncelikle tarihi yapıtlara kitabımda yer verdim. Geçmiş yıllarda askerlikle ilgili, nüfus ile ilgili işlemlerde, Sahan Hisar mahallesi, Hacı Gaybi Mahallesi, Yoğurtçu Mahallesi, İzmirliler Mahallesi diye geçer. Pek çok insan hangi mahalle olduğunu bilmez. Mahallelerle ilgili bir çalışma yaptım. Her bir mahallenin eski isminin ne olduğunu kitaba geçirdim. Dumlupınar Mahallesi’nin 3 ismi daha var. Ali Fakih Mahallesi, Namazgah Mahallesi, Börekçiler Mahallesi diye bilgilerini yazdım. Eski Kuyumcular Mahallesi’nin eski adı, Hacı Gaybi Mahallesi, Hoşhun Mahallesi veya Umurbey Mahallesi, olarak geçiyor. Çok yaşlı insanların nüfuslarında bu mahalle isimleri yazılıdır. Askerlik yoklamaları da eski mahalleler üzerinden yapılırdı. Adı geçen bu mahalleleri bana sorarlardı. Mahallelerin listesini çıkarttım. Zağnos Paşa kimdir onunla ilgili detaylı bilgiler var. İstanbul’un fethinde gösterdiği yararlılıkları yazdım. Sürgün olarak 2 kez Balıkesir’e geldiğini, Balıkesir’i çok sevdiğini yazdım. İstanbul’un fethi ile ilgili film gösteriliyor. O filmle Zağnos Paşayı daha iyi tanımaya başladılar. Şu an Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Müzesi olarak kullanılan yer ile ilgili bilgiler var. Atatürk, 1923 yılında, Mimar Kemalettin Bey’den bir ekip kurmasını Türkiye’deki Sivil Türk Mimari örneklerini belirlemesini ister. Balıkesir’e geldiğinde kendisine birkaç örnek gösterilir. Kemalettin Bey Çamlıktan şehre baktığında Paşa konağını görür ve hemen binanın yanına gelir. Balıkesirlilere; “Bu binanın cam fanus için korunması gerekir” dediği rivayet edilir. Alaattin Yüksel’in Balıkesir valisi olduğu dönemde girişimde bulundum. Bu binanın restore edilmesi için kapısını aşındırdım. Sonuçta etrafındaki binalar yıkıldı, Paşa Konağı ortaya çıktı ve restore edildi. Ekinil Evi restore edildi. Burasının müzeye dönüştürülmesini, İlkokul çocuklarına burada eskiden evlerde kullanılan objelerin tanıtılmasını çok istemiştim ama olmadı. Kapı tokmağı der geçeriz ama o kapı tokmaklarının da birer anlamı var. Bazı kapılarda 2 tokmak olur. Bu tokmakların biri kalın, diğeri ince ses çıkarır. Bu tokmakların çıkardığı sesten kapıyı erkeğin ya da kadının çaldığı anlaşılırdı.
Vatandaşın şikayetlerinin ötesinde, mahallede sizin saptadığınız sorun nedir?
Vatandaş Paşaalanı Mahallesinden otomobiliyle şehir merkezine geliyor. Otoparklar pahalı olduğu için boş bulduğu yerlere otomobilini park ediyor. Doğal olarak sıkışıklık yaratıyor. Mahallede sokaklar dar. Bazı yerler tek yön olmasına rağmen kurallara uyulmuyor çift yönlü olarak kullanılıyor. Seçimlerden yeni çıktık. Yeni başkanlar seçildi, yeni bir döneme başlardık. İnşallah yeni dönemdeki belediye başkanlarıyla uyumlu bir şekilde çalışırız, hizmetlerimize devam ederiz. Allah sıhhat, afiyet verdikten sonra biz bunu mahalleme hizmet vermeye devam edeceğiz. Beni tekrar muhtarlığa layık gören vatandaşlarımıza da teşekkür ediyorum.