Merkez bünyesindeki Biyofarmasötik Teknolojiler ve Biyoanaliz Araştırmaları Grubu’nda Prof. Dr. Hülya Ayar Kayalı’nın liderliğindeki yaklaşık 20 kişilik ekip, kadınlarda sık görülen yumurtalık kanserinin tedavisine yönelik çalışmalarını sürdürüyor.
TÜBİTAK tarafından 2017’de kabul edilen proje kapsamında akıllı ilaç olarak da tanımlanan biyoteknolojik ilaçların geliştirilmesi ve bilim insanlarının yetiştirilmesine odaklanan merkez, yumurtalık kanserinde hedefe yönelik tedavi geliştirme projesinde olumlu sonuçlar elde etti.
Bilim insanları, yumurtalık kanseri tedavisinde yeni ilaç modeli geliştirdi.
“Çalışmamızda sadece biyoteknolojik ilaç yok”
Prof. Dr. Kayalı, kanser hücresini tanıyan ve yok eden bir ilaç modeli geliştirerek patent almayı başardıklarını belirtti.
Kanser hücrelerinde farklı mutasyonlar geliştiğini, normal hücrelerden farklılaştıklarını kaydeden Kayalı, şunları anlattı:
“İşte biz bu farklılıkları önce belirleyerek bunlara yönelik ilaç geliştiriyoruz. Böylece sağlıklı hücreleri hiç tanımayan ancak kanser hücresine etkili olan ilaçlar geliştirmiş oluyoruz. Bunun da en önemli avantajı yan etkisinin minimum olması. Dolayısıyla kemoterapik ilaçların daha çok yan etkisi olabiliyor tedavi sürecinde. Biyoteknolojik ilaçlara baktığımız zaman sağlıklı hücreleri tanımadığı, sadece kanser hücresini tanıdığı için yan etkileri minimize edilmiş etkili ilaçlar oluyor ancak bu patentli olan çalışmamızda sadece biyoteknolojik ilaç yok. Aslında bu ilacımız, anjiyogenez dediğimiz tümör hücrelerinin oksijen ve besin ihtiyacını karşılayabilmek için yaptığı damarlaşmayı tamamen durduruyor. Çalışmamızda bir polimerik nanopartikülü kullandık. Bu polimerik nanopartikül, kemoterapötik ilaçları taşıyor. Dolayısıyla etkili kimyasal ilacı taşıyan nonaparkitüle daha sonra biyoteknolojik ilacı da hedefledik. Bu sistem aslında hem kanseri tanıyan hem hızla yok eden bir ilaç modeli oldu.”
Kayalı, geliştirdikleri modelin patentinin alındığını ancak ilaç olarak kullanılabilmesi için bazı süreçlerin tamamlanması gerektiğini söyledi.
Yeni bir ilaç geliştirilerek piyasaya sunulmasının yaklaşık 15 yıl sürdüğünü belirten Kayalı, “Biz aslında bunun AR-GE çalışmasını tamamladık. Kanser hücrelerinde çok etkili olduğunu, sağlıklı hücrelere zarar vermediğini belirledik. Preklinik dediğimiz hayvan çalışmalarına geçeceğiz. Bu sürecin tamamlanmasının ardından ilaç adaylarıyla ilgili insan çalışmalarına geçeceğiz.” diye konuştu.