KAFE GOOL’ün patronu Mehmet Yılmaz (namı diğer Hayırlı Cumalar Mehmet) geçen gün yaşadığı bir diyaloğu aktardı.
Şöyle ki..
Köfteci bir arkadaşı, “Karesi Belediyesi’nin beş yüz milyon lira borcu varmış; Mesut Akbıyık bu borcu nasıl ödeyecek, nereden ödeyecek” diye sormuş.
Bizimki hazır cevaptır; lap diye yapıştırmış:
“Mesut o borcu nasıl ödeyecek diye soracağına, beş sene belediyeyi yöneten eski başkana, ‘bu borcu nasıl yaptın’ diye sorsana uleyn…”
Çok sinirlenmiş.. Haklı tabii.
Devamında demiş ki Hayırlı Cumalar Mehmet:
“Karesi’de ikamet ediyorsun; ben Altıeylül’deyim; Karesi’nin borcu beni ilgilendirmiyor.. Borç senin borcun, sen ödeyeceksin!”
Bana döndü dedi ki:
“Adam beş yılın hesabını sormuyor, yeni Başkan’ın bu borcu nasıl ödeyeceğini soruyor… Bunları evire çevire döveceksin ama döv döv bitmeyebilirler!”
Şimdi, Altıeylül Belediye Başkanı Hakan Şehirli’den bir borç açıklaması performansı bekliyoruz.
Az mı, çok mu, neyin borcu, nasıl yapılmış, haklı mı haksız mı; açıklarsa seviniriz.
Neden merak ediyoruz?
Karesi’nin borcundan daha azsa, ikameti Altıeylül’e taşıyacağız.
Sonuçta bu borçlar milletin sırtına yüklenecek; oranınki daha azsa, yükümüz de hafif olur diye düşünüyoruz!..
Karesi’de ikamet edip, Karesi’de oy kullanan bir vatandaşız netice itibariyle…
***
Kemal Aydemir’e diyecektim ki..
KARESİ Belediye Başkan Yardımcısı Kemal Aydemir’i aradım.
Açmadı!
Birkaç saat sonra geri dönüş yaptı, “burası curcuna şu anda, geri dönüşüm gecikti kusura bakma, gelen gidenin haddi hesabı yok” diye dertlendi.
Sesi yorgun geliyor; iki espri yapayım gülelim diye düşündüm; vazgeçtim.
Diyecektim ki:
“Kemalcim, beni lüks yaşama o kadar alıştırdılar ki şimdi vazgeçemiyorum. Bu yaşamın devamı için öncekiler gibi sizler de gereğini yaparsınız artık; rakamları tefe tüfe üzerinden güncelleyelim.. Bir de bekleyen faturalarımız var, ilgini alâkanı bekliyorum canım kardeşim; gözlerinden öperim…”
Kahkahayı basacaktı muhakkak!
Herkesin çok iyi tanıyıp bildiği, medya camiasının çok renkli kişiliği ve hiçbir yayınsal faaliyetinde kamu yararı gözetmeyip yalnızca kendi yararına çalışan bir arkadaşın ricasıymış bu…
“Aman ihmal etmeyin Kemalcim, işi gücü bırakın, bu abimizin lüks yaşamının sürdürülebilirliğine azami özen gösterin” diyecektim.
Zaten kısa kesti; sekreterlikten seslendiler, misafirleri gelmiş, “sonra görüşürüz” deyip kapattı.