VAAT üstüne vaat.. Yağmasan da gürle!
Seçilebilmek için her söz, her eylem, her vaat, her hamle mübah.
Bu seçimin vaat rekoru Yücel Yılmaz’da.
Ötekilerin vadetmesi için önlerini görmeleri gerekiyor. Borç dağ gibi çünkü. Olmayacak bir şey vadederler, yerine getiremezler, dertlenirler!
Millet “n’oldu verdiğin sözler” diye hesap sorar.
Seçimi garanti gören Yücel Yılmaz ise dört koldan, sağdan soldan, aşağıdan yukarıdan vaat yağdırıyor.
Alın bir örnek vaat daha.
***
HER yıl 10 bin konut!
Evet evet, yanlış duymadınız, her yıl 10 bin konut vadediyor.
Nasıl yapacak?
E canım Büyükşehir’in BALTOK’u var ya.. Onlar yapacak.
Hemi de çelik konstrüksiyon.
Hemen başlıyor.. 1 Nisan’dan itibaren!
Mazbatayı almadan temelleri atacak yani; o derece.
“2024 yılı içerisinde başlayacak” desen, daha inanılır olur.
“1 Nisan itibariyle başlıyoruz” dedin mi olmaz.
***
10 BİN konut işi nasıl olacak?
Yücel Yılmaz şöyle açıklıyor:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla görüştüm. Bize şu anda 1 milyon metrekare yer verdi. 1 Nisan itibariyle 20 ilçemizde yeni konutlarımızı çelikten inşa etmeye başlıyoruz. Binaların inşası 9 ile 10 ayda bitiyor. Bu binaların 2 kademeli fiyatı olacak. Bütün binaları yenilemek istiyoruz. İç müteahhitler bu binaları yaparken biz de kendi binalarımızı yapacağız.”
Çevre Şehircilik Bakanı’yla kanka.. “Mehmet Abi şu işimizi hallediver” dedi mi, anında görüntü!
1 milyon metrekare yer vermiş bakın.
Milyon milyon konuşmak lazım ki, rakam büyük olunca işin muhteviyatı da büyük görünsün.
Dönüm hesabına vurursan, bin dönümlük bir alan çıkıyor ortaya.
Bin dönümü 20 ilçeye bölün bir de.. Küçük küçük arsalar.
O zaman ne oluyor; Cumhurbaşkanı’nın ‘yatay mimari’ ısrarına karşılık, ‘dikey konutlar’ ortaya çıkıyor.
İşin o kısmı bir tarafa.. Çevre Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “bize arsa lazım” talebine karşılık, haritayı bizimkinin önüne koyup “seç, beğen, al; işte sana 1 milyon metrekare arazi, tepe tepe kullan” diyor herhalde.
O kadar basit yani bu işler.
***
SAKARYA Mahallesi’ni örnek veriyor. Kentsel dönüşüm öngörüyor.
Sakarya’da pencereler dip dibeymiş, millet huzursuz oluyormuş. Bu mahalledeki yapı stoğu çok eskimiş, yenilemek gerekiyormuş. Ada bazlı anlaşıp yıkacaklarmış eski yapıları.. Tapuları BALTOK’a vereceklermiş.. Dokuz – on ay içinde tamamlanacağı öngörülen yeni binalara taşınacakmış vatandaş.
Böyle dümdüz okuyunca çok güzel. “Aman ne güzel proje; eski binalarımızı vereceğiz, yenilerini alacağız” diye sevinelim yani.
E peki, yıkılanın yerine mi yapılacak yenileri? Yoksa Bakanlığın neresi olduğu bilinmeyen arsalarında yapılacak konutlara mı göndereceksiniz vatandaşı?
***
BAŞKA açıdan bakarsak.. Hani kafeteryacı oldu, lokantacı oldu, kebapçı, otelci, fırıncı, her şeyci oldu ya bizim Büyükşehir.
Esnafın çanına ot tıkadı bir nevi.
Müteahhitliği de var malum; Sakarya’nın tepelik yerlerine inşa edilen BALTOK konutlarımız var.
Şimdi işi ileriye götürüp, her yıl 10 bin yeni konut üretiminden, kentsel dönüşümden söz ediyor kıymetli Başkan.
Lokantacı öfkeli, kafeci öfkeli, otelci öfkeli, fırıncı öfkeli; cümle esnaf Büyükşehir’in bu işlere tebelleş olmasına öfkeli. Memleketimin birbirinden değerli müteahhitleri ses etmeyecek mi yani?
N’apıyosun birader, inşaat işlerine de daldın, biz ne yiyeceğiz” diye sormayacak mı?
***
TAMAM, her şey halloldu, vatandaş verdi evini kentsel dönüşüme, karşılığında Yücel Yılmaz Konutları’ndan bir dairecik alacak.
Verdiği evin parasal karşılığıyla, alacağı evin parasal karşılığı aynı mı? Değil!
Üste para verecek.
Benim gariban Sakaryalım, viraneden çıkıp modern daireye geçmek için kaç para verecek?
Borçlanacak yani. Hem öyle böyle değil, milyon milyon…
Asgari ücrete talim eden, atadan kalma evde oturup kira ödemediği için dua eden vatandaş, konutunu yenilemek için üste dünyanın parasını ödeyecek. Peki nasıl ödeyecek?
Kredi kullandıracaklar.
Diyelim 48 ay, 64 ay, 120 ay süreli kredi kullandı. Bunun faizi, kredi rakamının iki katından fazla.
Ayrıca taksitlendirilen aylık kredi tutarını ödemekle bitmiyor ki iş.
Banka garantici. Uzun vadeli krediyi verirken, bu işten daha başka nasıl kazançlı çıkarım hesabı yapıyor.
Zorunlu Deprem Sigortası yapıyor evine. Hani krediyi ödemeden ölürsen banka zora düşmesin diye üste bir de Hayat Sigortası! Dünyanın imzasını attığın sözleşme gereği Bireysel Emeklilik işini de torbaya koyuyor banka.
Kredi taksidi kadar, kesilen poliçeler için de ödeme yapmak zorunda kalıyor vatandaş.
***
KENDİMDEN örnek vereyim. Beş yıl önce kredi çekip aldığım daire için her ay taksit ödüyorum. Emekli maaşım 14 bin küsur lira. Yine her ay taksit kadar sözleşme gereği imzalatılan sigortalar için kesinti yapıyor Ziraat Bankası.
Dün hayat sigortası için 9 bin küsur lira kesmişler mesela. Bitti bizim maaş… Hesaba yattığı gün, banka gübürdetti!
Uleyn ben ne yiyip içeceğim; arayıp sorsanıza, “peşin mi keselim, taksitlere mi bölelim?”
Banka, senin karnının gurultusunu duymaz. Maaşın hesaba yattıysa, “hazır para” deyip şak diye keser.
Sonra?
Sonrasını sen düşüneceksin.
E canım, Yücel biraderimiz gibi kuru para yok ki kasada, hesapta.. Günlük yaşayan insanlarız neticede.
Hani, “alın şu parayı, kapatın benim krediyi” diye diklenmek istiyor insan. Bir aynaya bakıyor, bir cüzdana…
Aynanın sırrı gitmiş; cüzdan zaten boş…
Öyle işte.
***
Büyükşehir’in BALTOK’u ve dahi 1 Nisan’da yeniden Büyükşehir Başkanlık koltuğuna oturma hayalleri kuran Yücel Yılmaz ne diyor bu işe?
“Villa yapacağız” diyor.
İşte söyledikleri:
“Yılda 10 bin konut yapabilir misiniz derseniz? Evet yapabiliriz. Başkası gibi değil! İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı gibi sallamıyorum. Bunu biz yaparız, her şeyi hazır. Yapacağımız 5 bin konutun 200-300 tanesi villa şeklinde, geri kalanı konut şeklinde olacak. Bu projeden herkes yararlansın istiyoruz.”
Herkes yararlansın istiyor!
Parası olanın, kendine güvenenin yararlanabileceği.. Olmayanın hayalini bile kuramayacağı projeler bunlar.
Tabi bizim kafamız bu kadar detaylı mevzulara sarmaz pek; gariban vatandaşın gözünden bakarak anlatıyoruz durumu.
Yoksa Yücel Yılmaz işini bilir yani. Kim bilir, ne ince detay hesap kitap yapmıştır, “yılda 10 bin konut” vadederken…
Ama birader, Belediye dediğin ‘emlakçı dükkanı’ veya ‘inşaat şirketi’ değil ki. Siz işi hepten müteahhitliğe döküyorsunuz.
Bir yanda arazilerin emlak değerini yükseltip satarak kazanma işleri.. Bir yanda kentsel dönüşüm işlerinden kazanç sağlama hevesi.. Bir yanda konut imalatı.. Hemi de lüks villalar falan!
Hayırlı işler…