Bu manşet korkunun tezahürü!

Ama bu kadar korkmayın! Biliyoruz, “düzen bozulursa biz de bozuluruz” diye düşünüyorsunuz. Bizim öyle bir derdimiz yok. Herkesin herkesi tanıyıp bildiği şu şehirde, hiç gereği yokken kişileri itibarsızlaştırma çabalarının beyhude olduğunu siz de gayet iyi biliyorsunuz. Yapmayın çocuklar, ayıp ediyorsunuz.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

VAY anam vaaay! Yine meşhur olduk.

Baksanıza, gazete beni yazmış sekiz sütuna!

Kocaman puntolar ve yakışıklı fotoğrafım eşliğinde…

“Şu Tarık Abi’yi bi maaşa bağlayıverin!”

Her halükarda saygılı çocuklar.

Neler gördük biz; saygı, görgü, etik ve meslek ilkelerinden azade, çapsız çapsız yazıp duranlar vardı, ‘Edip Uğur danışmanlığı ve maaş’ mevzularını.

Dikkate aldık mı, almadık.

Karşılık verilecek, muhatap alınacak türden değil.

Bir de kedimiz vardı; gündüz hakkımızda neler neler yazar, akşam kafayı bulunca arayıp vicdan azabından ağlardı.

Hangi mevzuya el atsak, hangi olaya dikkat kesilsek, itibarsızlaştırma timi hemen devreye giriyordu.

Yazıp yazacakları neydi?

“Edip Uğur’un danışmanlığını yaptı, maaş aldı.”

Konjönktüre göre hareket edip, o damardan beslenen arkadaşlar, ‘görevlendirme’nin gereğini yerine getirdiler hep. Karşılığını aldılar elbet.. Sayemizde para kazandılar!

 

***

DEDİK ya, bunları hiç dikkate almadık, hiç cevap vermedik.

Çünkü bu memlekette herkes herkesi tanıyordu; kim kaç okka çeker, kim hafif kalır, kim terazinin kefesini doldurur; bilmeyen yoktu.

Kamu vicdanına havale ettik her seferinde.

Aha işte dimdik duruyoruz; yerimiz, yurdumuz, tarafımız, her şeyimiz ortada.

 

***

AMA şimdi durum biraz farklı oldu. Ekspres Gazetesi’nin, “bi maaş bağlayıverin” manşeti üzdü.

Çünkü sevdiğimiz çocuklardı bunlar. Ne bizim onlara bir kaş göz yapmışlığımız, dudak bükmüşlüğümüz var, ne onların bize saygısız bir tavrı.

E peki ne oldu da, bu gazete Edip Uğur zamanında kalan basın danışmanlığı mevzusunu diline doladı?

Görüyorsunuz ya manşeti; orada Politika’dan bir haber kupürü var.. Geçen gün, İYİ Parti Büyükşehir Adayı Turhan Çömez’in ‘en iddiasız aday’ olduğunu yazmıştık ya..

Sebep oymuş.

Meğer bu arkadaşlar Turhan Çömez’i çok seviyormuş.. Şimdi kurcalasak gazete arşivlerini, Çömez’e etmedik hakaret, söylemedik laf bırakmadıkları manşetleri falan bulup çıkarırız.

Biz olan biteni gözleyip yorumlamışız; bizi ilgilendirir. Varsa buna verilecek bir karşılık ya da farklı bir bakış açınız, onun üzerinden yürürsünüz.

Tarık Abinizi mevzu etmezsiniz.

Hele de Edip Uğur’u falan hiç karıştırmazsınız bu işe.

 

***

DOĞRUYA doğru, rahmetli Edip Uğur Büyükşehir Başkan Adaylığı açıklandığı günlerde, bana AK Parti’den meclis üyeliği teklif etmişti. Bu teklifi yaptığı gün, yer, saat itibariyle, en az on beş – yirmi şahit mevcut. “Yalan” diyemezler.

Benim ne yanıt verdiğimi de kulaklarıyla duydular.

Seçimden aylar sonra, basın danışmanlığı mevzusu gündeme geldi; onu kabul ettik.

O dönemde, sanki bir tek ben bu görevi kabul etmişim, Büyükşehir’den maaş almışım havası yaratmayın!

Kimler kimler ‘basın danışmanı’ sıfatı taşıyordu, benden daha iyi biliyorsunuz gençler!

Bolluk Kardeşler’in Melih’i, ‘danışman’ sıfatıyla Büyükşehir’in kadrolu elemanı değil miydi o zaman?

Edip Uğur’u alaşağı ettiler, yerine Zekai Kafaoğlu’nu getirdiler; o süreçte “biz yokuz” dedik, olayı bitirdik.

Melih Bolluk arkadaşımız, düne kadar göreve devam etmiyor muydu?

Danışmanlık işi üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışırken bizi; kendinize de dönüp bakmanız lazım, öyle değil mi?

 

***

BOLLUK Kardeşler ve şürekâlarının Edip Uğur’la başlayan kalkınma hamleleri, Zekai Kafaoğlu ve Yücel Yılmaz zamanında devam etti. Uğur’un arkasından iş çevirenlerle işbirliği ekseninde yürüyüp gitti.

Edip Uğur’un Yaylada AVM’deki City Meats’i, Bolluk Kardeşler’de şimdi. Uğur Ailesi işletmeyi onlara devretti.

City’nin altındaki dükkanları da mı Sembol Medya’ya vermişler ne, öyle konuşuyorlar.

Yücel Yılmaz’ın iki sene sonra hiç ödeme yapmadan anahtarlarını teslim almak varken, dünyanın parasını ödeyip kamu zararı oluşturduğunu düşündüğümüz Yaylada AVM olayından en kârlı çıkanlar herhalde bu arkadaşlar.

Şimdi o AVM, Yücel Yılmaz’ın SKM’si olarak kullanılıyor., Otel kısmını Orduevi olarak askere tahsis ettiler. Öteki kısım, bildiğiniz gibi.

Edip Uğur zamanında bir de ‘halı saha’ mevzusu vardı; hâlâ işletiyorlar sanırım.

Matbuatı komple BALTOK’un boşalttığı binaya taşıdılar; bu geniş manşetler oradaki geniş ve konforlu odalarda hazırlanıyor.

 

***

YANİ bakın, Turhan Çömez’i mevzu ettik diye, laf nereye geldi.

Bu manşet, korkunun tezahürüdür.

Bu manşet, “düzen aynen devam etsin, bizim düzenimiz hiç bozulmasın” isteğinin karşılığıdır.

Bu manşet, otuz altı – otuz yedi senedir şu memlekette layığınca gazetecilik yapmaya çalışan şahsımı itibarsızlaştırma, kamuoyunun gözünde küçük düşürme çabasının ürünüdür.

Meslek hayatımız boyunca bu tarz yayıncılıktan hep uzak durduk; ne akçeli teklifler geldi, elimizin tersiyle ittik.

İsteseydik, gazeteciliği silah olarak kullanır, farklı alanlara yelken açar, oralardan sermayeyi doldururduk çuvala.

Hiç konjonktürel olmadık; onlar da iyi bilir.

 

***

AMA birader, Edip Uğur’un vereceği danışmanlık maaşına kalacak kadar düşmedik bak. Hani asgari ücret falan diyorsunuz ya, asgari ücreti ve o paraya çalışan insanları küçümsüyorsunuz bir anlamda.

Sonuçta, sizler kadar kazanmıyor olsak da bir gazete işletmemiz var, ayakta durmaya çalışıyoruz işte. Aç değiliz, açıkta değiliz; bu işletmeden kaç kişi karnını doyuruyor.

Siz bu manşetle onları da küçümsüyorsunuz aslında.

 

***

YARIN Yücel gider, Ahmet gelir, Ahmet gider, Turhan gelir. Biz yine aynı yerdeyiz.

Ama konjonktürel takılanlar, yarın bu manşetleri unutup, yeni gelenin kayığına binmek için yarışacaklar.

 

***

BİR sözümüz de Büyükşehircilere…

Sıkılmadınız mı artık, bıkmadınız mı, hep aynı taktikle, arkadan iş çevirmelerden?

Yüzünüze gülücük, “abicim ablacım”; arkanızdan bin türlü şekil…

Bunun böyle olduğunu, her itibarsızlaştırma hamlesinin arka planında, o camlı binanın lüks odalarında oturan arkadaşların gece yarılarına kadar strateji üstüne strateji kurguladığını bilmeyen var mı?

 

***

EKSPRESÇİLERE son sözümüz şu olsun:

Seçimin başaktörü biz değiliz, filmi izleyenleriz.

Siz oyunculara odaklanın; filmi eleştirin.

Bu şehir küçük, aynı kazanda kaynıyoruz hepimiz. Yarın yüz yüze bakacağız.

Seçim bitecek, kazanan kazanacak, kaybeden kaybedecek.

Kazanabilirsiniz; hep kazanabilirsiniz.

Kırıp dökmeden, ‘ah’ almadan, yürekleri yaralamadan kazanın.

Hep siz kazanın.

 

 

Tepki Ver | _zg_n2
1
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
2
_zg_n
Üzgün
Bu manşet korkunun tezahürü!
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!