Gezi Parkı Davası’nın tutuklu sanıklarından Can Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçildi ancak tahliye edilmedi.
Can Atalay Neden Tutuklu, Neden Hapiste?
Can Atalay, Gezi Parkı eylemlerine destek veren Taksim Dayanışması’nın avukatlığını yürüttüğü için 2019 yılında tutuklandı. Atalay, Gezi Parkı Davası’nda “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardım” suçundan 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Atalay, bu cezanın Yargıtay tarafından onanmasının ardından, 14 Mayıs 2023’te yapılan genel seçimlerde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay milletvekili seçildi. Ancak Atalay, milletvekili seçilmesine rağmen, cezasının infazının devam etmesi nedeniyle hala Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor.
Atalay’ın tutukluluğunun en önemli nedeni, Gezi Parkı Davası’nda aldığı hapis cezasıdır. Bu ceza, Gezi Parkı eylemlerinin bir darbe girişimi olduğu yönündeki iddiaya dayanmaktadır. Ancak bu iddia, birçok kişi ve kurum tarafından reddedilmektedir.
Atalay’ın tutukluluğunun bir diğer nedeni, Gezi Parkı eylemlerine destek veren ve bu eylemlerden dolayı yargılanan diğer sanıklarla birlikte yargılanmasıdır. Bu sanıkların çoğu, Atalay gibi, eylemlere destek vermekten dolayı hapis cezasına çarptırılmışlardır.
Atalay’ın tutukluluğu, Türkiye’deki siyasi iklimin bir yansıması olarak da değerlendirilebilir. Gezi Parkı eylemleri, Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı en büyük toplumsal hareketlerden biriydi. Bu hareket, dönemin hükümetine karşı bir muhalefetin ortaya çıkmasına neden oldu. Atalay’ın tutukluluğu, bu muhalefetin bastırılmasına yönelik bir çaba olarak da yorumlanabilir.
Atalay’ın tutukluluğu, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı tartışmalarını da gündeme taşımıştır. Atalay’ın avukatları, müvekkillerinin masum olduğunu ve bu nedenle tahliye edilmesi gerektiğini savunmaktadır. Atalay’ın tutukluluğu, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konusundaki endişeleri artırmıştır.
Atalay’ın tutukluluğu, Türkiye’de siyasi ve hukuki açıdan önemli bir meseledir. Atalay’ın tutukluluğunun devam etmesi, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konusundaki endişeleri artırmaya devam edecektir.