Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) eski Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür 81 yaşında yaşamını yitirdi. Eymür’ün İstanbul’da Beşiktaş Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’nde ikindi namazının ardından cenaze namazına Sedat Peker ve Alaattin Çakıcı çelenk gönderdi.
Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’nde KOAH tedavisi görürken 13 Ocak 2024’te yaşamını yitiren Mehmet Eymür‘ün cenaze namazı dün (15 Ocak 2024) Beşiktaş Levent’teki Barbaros Hayrettin Paşa Camisi’nde ikindi namazına müteakiben kılındı.
Camiye Eymür’ün ailesi ve sevenlerinin yanı sıra Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, emekli diplomat ve siyasetçi Mehmet Ali Bayar, eski İstanbul İl Emniyet Müdürü ve emekli Vali Kemal Yazıcıoğlu katıldı.
Camiye eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Gültekin Uysal ile Sedat Peker ile Alaattin Çakıcı da çelenk gönderdi.
Mehmet Eymür kimdir?
Mehmet Eymür, 1943’te İstanbul’da doğdu. Eymür, 1970’lerin başında İstanbul’da Ulaş Bardakçı ile Tokat-Kızıldere’de Mahir Çayan’ın öldürüldüğü operasyonlarda yer aldı.
Eymür, 1983’te MİT’in yeni kurulan Kaçakçılık Şubesi’nin başına müdür olarak atandı. Daha sonra 1988’de eski Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ, Ünal Erkan ve Mehmet Ağar’ı hedef alan bir raporu nedeniyle MİT’ten ayrıldı.
Daha sonra kuruma geri dönen Eymür, 1995’te MİT’te Kontrterör Daire Başkanı olarak görev almaya başladı. 1997’de Vaşington’a gönderilen Eymür, sadece bir yıl sonra merkeze çekildi. MİT’ten uzaklaştırılmasının ardından Şeker Fabrikası’na atanan Eymür, atamaya karşı dava açtı. Emekli olduktan sonra ABD’ye giden Eymür, 2002’de Türkiye’ye döndü. Eymür ayrıca Ergenekon operasyonları sırasında gözaltına da alınanlar arasında da bulunuyordu.
Eymür, gazeteci Gökçer Tahincioğlu’na verdiği röportajda MİT’teki işkencelerden bahsetti. Ziverbey Köşkü’nde yapılanları anlattı, “Herkese yapılıyor diye söylemek mümkün değil. Ama yapılan da vardı. Mesela bir kurye vardı. Bana dert yanardı, ‘Bugün elektrik tedavisi yok mu, romatizmalarım azdı’ diye dalga geçiyordu. Başka türlü konuşma imkânı yoksa işkence olabilir, çünkü çok inatçı tipler var!” dedi.