Zaman zaman cumhuriyet karşıtı bazı çevreler, Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923’de açılan bir parantez olduğunu belirtiyorlar. Bu çevreler günümüzde bu parantezin kapanacağını, çünkü cumhuriyetin kuruluş felsefesinin eskidiğini, geçersiz hale geldiğini, dünyanın genel şartlarının değiştiğini gerek örtülü gerekse de açık olarak ifade ediyorlar.
Parantez açmak, kapamak ne demektir?
Bir konu anlatılırken ya da bir olay devam ederken, konu ile olay ile pek fazla ilişiği olmayan konu ve olayı anlatmak için kullanılan bir deyimdir.
Bu “parantez açma” ifadesinin arkasında yatan mana nedir?
Yirminci yüzyılın başlarında, dünyanın etkili siyasi, askeri ve finans güçleri Sovyetler Birliği karşısında Anadolu’da tampon bir devlet düşünmüşler, bu dış güçlerin etkisiyle Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna bakarsak altı tane dış düşmanla savaşın olduğunu görüyoruz. 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşı gibi büyük bir meydan savaşını Dünya Savaş Tarihinin neresinde ve de ne zaman görüyoruz?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması sadece dış düşmana karşı verilen savaşlarla olmamış, Kurtuluş Savaşı sırasında pek çok iç isyan yani iç savaş yaşanmıştır. İç isyanlar yani iç savaşlar cumhuriyet kurulduktan sonra da devam etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, dünya egemen güçlerinin masa başı müzakereleri, beyin fırtınaları, çeşitli entrikalarla kurulmuş, hudutları cetvelle çizilmiş bir devlet değildir. Bu cumhuriyet Atatürk’ün önderliğinde Türk Milleti’nin kanı ve canı pahasına kurulmuştur, parantez falan değildir.
Parantez konusunu gündeme getirenlere cevap vermeliyiz. Parantez, bir kahramanlık destanı olan Kurtuluş Savaşının Büyük Atatürk’ün şehit ve gazilerin inkarıdır. Akıl sağlığı yerinde olan hiç kimse bunları inkar edemez. Bunların inkarı akla zarar bir yaklaşımdır.
Parantezcilere yaradan, akıl-fikir versin demekten başka bir şel söylemek istemiyoruz.