Canlıdan organ naklinde dünya 1’incisi, kadavradan nakilde sondan 3’üncüyüz

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hilmi DUYAR / POLİTİKA / Emine Dursun Ekinci, Balıkesir Devlet Hastanesi Organ ve Doku Nakil Koordinatörü. 2008 yılında göreve başladığından bu güne 20 bine yakın kişiyi organ bağışında bulunmaya ikna etti. Balıkesir, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi, nüfusu çok yoğun illere rağmen organ bağışında son 5 yıldır Türkiye 1’incisi olmayı başardı. Ekinci, organ bağışı konusunda çok ilginç gerçekleri açıkladı. Türkiye organ ve doku naklinde, canlıdan canlıya nakillerde dünya 1’incisi. Fakat, beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerden organ nakillerinde ise dünyada sondan 3’üncü sırada. Balıkesir Devlet Hastanesi ve Balıkesir Atatürk Şehir Hastanesinin organ bağışı ve nakli konularında büyük başarılara imza attığını vurgulayan Ekinci, İspanya’nın organ nakillerinde milyon başına 48 bağışla dünya birincisi olduğunu, Avrupa birliği ülkelerinde rakamın 25, Türkiye’de PMP oranının 7,5 olduğunu kaydetti.  Dünya’da kadavradan başarılı ilk rahim naklinin Türkiye’de Akdeniz Üniversitesinde 2011 yılında gerçekleştirildiğini ve bundan gurur duyduğunu belirtti

 

 

Emine Dursun Ekinci kimdir?

Babamın mesleği nedeniyle, aile yurdundan uzakta, 1975 yılında, Tekirdağ’ın Çorlu İlçesinde dünyaya geldim. Aslen Karadenizliyim. 2 çocuğum var. Yüksek lisans mezunuyum. İlk ve ortaokulu babamın asker olması nedeniyle yurdun çeşitli yörelerinde okudum. Zeynep Kamil Meslek Lisesi’nden ebe olarak mezun oldum.  2 yıllık açık öğretimden sonra Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde lisansımı tamamladım. İş Sağlığı ve Güvenliği üzerine yüksek lisans yaptım. 2008 yılında Organ ve Doku Nakli Koordinatörlüğüne başladım, 2010 yılında da Organ ve Doku Nakli Koordinatörlüğü sertifikasyon programını tamamladım ve o zamandan buyana görevimi severek sürdürüyorum.

 

 

Organ ve Doku Nakli nedir? Organ bağışı nedir, nasıl yapılır? Kimler organ bağışında bulanabilir?

Organ bağışı, insanların ölümünden sonra organlarının bir başka hasta tarafından otama için kullanılmasını vasiyet etme işlemidir. Organ nakli, hiçbir tıbbi çözümün bulunmadığında bir insanın organ ya da dokularının gereksinimi olan başka bir insana otama ereği ile nakledilmesi işlemidir. Organ bağışı ve nakli 1979 yılında yürürlüğe giren 2238 sayılı, Organ ve Doku Alınması, Aşılanması, Saklanması ve Nakli Hakkındaki Yasa ile yaşama geçirilmiştir. Hastanelerde, sağlık merkezlerinde ilgili birimlere başvurularak doldurulan bir form ile organ bağışı yapılabilir ve bunun karşılığında organ bağış kartı alınır. Balıkesir Devlet Hastanesi, nakil yapılan değil, Donör kaynağı bir hastanedir. Donör kaynağı hastane olduğumuz için organ nakli koordinatörü olarak yaptığımız 3 ana görev vardır. 3 görevi bir arada yürütmemiz gerekir. Birisi eğitim, halk eğitimi, hizmet içi eğitim. Bir diğeri yaşarken yapılan organ bağışları, diğeri de yoğun bakım izlemleridir. Ölen bir kişi organ bağışında bulunmuşsa, bireyin 1’inci derece yakınlarından onay alınması gerekir. Bizim donörlerden isteklerimizin başında, bağışta bulunduklarını ailelerine bildirmeleri geliyor. Ailelerin onay vermesindeki en önemli etken kişinin yaşarken organlarını bağışladığının bilinmesidir. Organ bağışını 18 yaşını doldurmuş, akli dengesi yerinde olan herkes yapabilir. Organ bağışı, devlet hastaneleri, sağlık grup başkanlıkları, büyük özel hastaneler, konu ile çalışma yapan vakıf ve derneklere yapılabilir.

 

 

Organ ve Doku Nakli koordinatörü olmaya nasıl karar verdiniz? Ailenizde organ bağışına ihtiyacı olan var mıydı?

Annem sebebi bilinmeyen siroz hastasıydı. Romatoid artrit hastalığına bağlıyorlardı. Bağ dokusu hastalığı vardı. 2004 yılında teşhis kondu. 2004 yılından beri de ağrılarıyla, sızılarıyla, karnındaki şişlikleriyle yaşıyor. Ben bunları biliyorum. Bana bu görev teklif edildiğinde, Dr. Adnan Yıldız Balıkesir Devlet Hastanesinde o zaman başhekimin yerine bakıyordu. Başhemşire beni çağırdı, birlikte Dr. Adnan Yıldız’ın yanına gittik. 7 gün 24 saat çalışır mısın? Diye sordular. Olumlu yanıt verdim. Organ ve Doku Nakil Koordinatörü olarak seni uygun gördük. Bu görevi yapmak ister misin dediklerinde, hiç düşünmeden evet dedim. Sertifika eğitimine gitmeden görev emrim yazıldı. Bölge Koordinasyon Merkezi ile iletişime geçtiğimde birlikte çalıştığım Dr. Hüseyin. Gündoğdu bana çok büyük destek oldu. Bende çok emeği vardır, ondan öğrendiklerimle eğitime başladım. Hastanede boş küçük bir konferans salonu vardı. Başhekimlikten izin alarak, öğle aralarında koridorda sıra bekleyen, ya da hasta yakınını bekleyen vatandaşlara Burada boş boş oturmayın size çok güzel konular anlatacağım diyerek çağırıyordum. Organ ve doku nakli için insanları anlattıklarımla bilinçlendirmeye başladım. Aynı zamanda Evde Bakım Hizmetleri Biriminde çalışıyordum. Öğle aralarında yemek izni yerine, küçük salonda eğitim veriyor, işim biter bitmez tekrar göreve çıkıyordum. Doku ve Organ Nakli Koordinatörlüğüne böyle eğitimlerle başladım. Yaptıklarımdan çok mutluyum. Gönlüm rahat, kalbim huzurla dolu. 

 

 

Organ bağışını aldığınız ilk kişinin kim olduğunu hatırlıyor musunuz?

Ailesinin izni olduğu için isim de vereceğim, 2011 yılında 16 yaşındaki Melis Kıvrak, ailesiyle birlikte İzmir’den Bursa’ya seyahat ederken Susurluk yakınlarında trafik kazası geçiriyor. Sürücü olan baba, anneanne, kaza yerinde yaşamını yitiriyor. Kardeşi diğer hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamıyor. Kazadan çiziklerle kurtulan anne kanserin 4’üncü evresinde. Melis bizim hastanemizde, solunum cihazına bağlı yaşamını sürdürüyor. Tomografi sonucunda beyinde kanamalar ve ödem var. Yoğun bakımda izlemeye aldık. Tabii ki bu çok acı ve üzücü bir durum. Nörolojik bulgularına bakıyoruz. Önceliğimiz spontan solunumu var mı yok mu? Spontan solunum yoksa diğer nörolojik bulgularını takip ediyoruz. Derler ya gözler yalan söylemez! Gerçekten bu durum tıp için de geçerli. Göz bebeklerinin büyüklüğü 4 milimin üzerinde ışığa yanıtı var mı yok mu? Bu büyüklükte ışığa yanıtı yok ve sabitse, ağrılığı uyarıya yanıtı yoksa, hipotansif şok tablosu yoksa, beyin sapı refleksi yoksa, beyin ölümü gerçekleşmiş kabul ediliyor.  Melis’te kanamayı durdurucu, ödemi yok etmek için ilaçlar kullanıldı. Bunlara cevap veriyordu. Kurban Bayramı arifesinde, tedaviye yanıt vermemeye başladı. Bu olay saniyeler içerisinde gelişen bir olgudur. Ben burada beyin ölümünün fizyolojisini anlatmak istedim. Öyle bir an geliyor ki o andan itibaren, o ilaçları hangi seviyede verirseniz verin beyin yanıt vermiyor. O noktadan sonra adını ne koyarsanız koyun,  son nefesini verdi mi? Dersiniz, vadesi bu kadarmış mı dersiniz, o noktadan sonra o ilaçlarla çözdüğümüz ödem, durdurduğumuz kanama, yeniden gelişiyor. Saniyeler içerisinde olan olay bu ve odak odak kanama, ödem geliştiğinde de kafatası içerisinde genişleyecek yer bulamayınca beyin kendi damarlarını ve boşluklarını kapatıyor ve beyin kangren oluyor.  Kangren olmuş parmağı kesmezseniz tüm vücuda yayılır ve ölüme sebep olursa beyin ve beyin sapında da kangren geliştiğinde yani beyin ölümü geliştiğinde yaprak dökümü tüm organ ve dokularda başlar. Hastamızda bu bulgular oluşunca, beyin ölümü kurulunu topladık. Bu olayın gerçekleştiğinde kurul,  kardiyoloji, beyin cerrahisi, nöroloji ve anestezi uzmanlarından oluşuyordu. Beyin ölümü kararını verdi. Şimdi kuruldaki hekim sayısını 2’ye düşürdüler. 

 

 

Beyin ölümünün gerçekleştiğini saptayacak bulgular nasıl elde ediliyor, hangi tetkikler yapılıyor? Siz ailelere organ bağışında bulunup bulunmayacaklarını hangi aşamada soruyorsunuz? İlk donörünüz Melis’te aile bireyleri öldü izni kimden aldınız?

Bir kişi organ bağışı yapmış olsa bile ailenin de bu konuda bazen bilgisi olmayabiliyor. Bağış konusunda bilgisi olan kişiyle karşılaşmamış olabiliyoruz. Biz koordinatörler, ilk etapta bir görüşme yapıyoruz ama yine de tereddüt ettiğimizde, örneğin göz doktoru uzmanlık dalından yardım istiyoruz, konsültasyon istiyoruz. Kurulu yarım saat içinde toplarız. Kurul toplandıktan sonra, pek çok test yapar. Bizim için en önemlisi görüntüleme yöntemleridir. BT anjiyo çekilir. Opak madde vücuda verilir, opak maddenin dolaştığı yerlerde kan akımı vardır. Bunun görüntülemesi sağlanır. Beyin ve beyin sapında kan akımının olmadığı tespit edilip ölüm kararı alındıktan sonra, en fazla 2 saat bekleriz. Bu arada dosya incelemesi yaparız. Ailenin yapısını da arkadaşlarımızla diyalog halinde bulunarak sorarız. Nasıl bir aile yapısı vardır? Kronik hastalıkları var mı? Aklınıza gelebilecek her şeyi araştırıp ailenin karşısına o şekilde çıkarız. Biz Melis’in ailesinden halaları ile görüşme yapmak zorunda kaldık. Çünkü annesi, kazadan sonra İzmir’e gidip kemoterapi tedavisi alması gerekiyormuş. Annesi yoktu. Halalarıyla görüştüğümüzde hiç itiraz etmeden organ bağışını onayladılar. “Biz bunun ne kadar ulvi bir olay olduğunu biliyoruz ve kızımızın organlarının bir başkasında yaşıyor olması bizim acımızı hafifletecek” dediler. Bu bizim için çok değerli ama annenin oluru olmadan bağış gerçekleşmez. Anne İzmir’den kalkıp Balıkesir’e o hasta haliyle geldi. İnanın imza atacak durumu yoktu. O kadar kötüydü ki elini ben sabitledim ve o durumda imzasını attı. Hep beraber ağlayıp gözyaşlarına boğulduk.

 

 

Bir kişi organlarını bağışladı fakat hastalıklı ya da işlevini yitirmiş durumda ne yapıyorsunuz?

Bağışlanan organlar değerlendiriliyor. Her organ için nakil edilebilir düzeyde olup olmadıklarının tetkiklerini yapıyoruz. Kalpse eko çekiliyor, organlarsa batının ultrasonu yapılıyor, akciğerse tomografisi çekiliyor. Türlü tetkiklerden sonra organlar nakil edilebilir mi? Teşhisi yapılıyor. Bu bilgilerin hepsini bölge koordinasyon merkezine, oradan da ulusal koordinasyon merkezine, gönderiyoruz. Bilim kurulu nakil edilebilir mi, edilemez mi? Karar veriyor. Ona göre organlar aciliyet önceliğine göre birinci sıradaki kişi için değerlendirilir. Birinci sıradaki kişi de Türkiye’nin neresinde olursa olsun, kişide uyum var mı yok mu o irdelenir, nakil edilebilir mi o irdelenir? Nakil edilemiyorsa sebebi Ulusal Koordinasyon Merkezi’ndeki bilim kuruluna bildirilmek zorundadır. Eğer nakil edilemez düzeydeyse aciliyet önceliğine göre ülkede birinci sıradaki kişiden bölgesel değerlendirmeye düşer. Bölgede birinci sıradaki kişi değerlendirilir. Bu kişiye de hangi uyumla verileceği ve benzeri kıstaslar değerlendirilir. Bunlar da yine ulusal koordinasyon merkezinin kontrolündedir. Pek çok konferans ve seminerdeki, sorulardan bir tanesi de bu oluyor. Kesinlikle aciliyet önceliği bizim için önemli. Hangi statüde olup olmaması araştırılmaz. Zenginmiş, fakirmiş bu önemli değil.

 

 

Bir bağışçı kaç kişiye umut oluyor?

Ülkemizde biz adaleti istiyorsak organ nakli konusunda muhakkak kadavra nakilleri, yani ölüden nakilleri çoğaltmak zorundayız. Bir ölüden 7-8 kişiye umut oluyoruz. İnsanların organları toprak altında çürümesin diye uğraşıyoruz. Bütün çabalarımız, çalışmalarımız bunun üzerine kurulu. Bir İspanya kadar olamıyor muyuz? Adamların bekleme listesi yok. Hem dini yapı olarak, hem de kültürel yapı olarak aslına bakarsanız insanlığa faydalı olmak üzere yetiştirilmiş insanlar topluluğuyuz biz ülke olarak. O zaman neyi düşünüyoruz? Canlıdan canlıya nakillerde dünyada birincisiyiz. Ama ölüden canlıya nakillerde dünyada sondan üçüncüyüz. Bunun göstergesi şu. Canlıdan canlıya nakillerde insanlar dördüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından bağışçı olmak isteyenlerden en sağlıklısını uygun olanını, uyumu olanını seçeriz. İnsanlar en yakınını sürünerek yaşarken görünce organ vermekte tereddüt etmiyor.  Aslında bir aileyi kurtarıyorsunuz, bir kişiyi değil. Çünkü o ıstırabı ailece çekiyorlar. Bekleme listesindeki her bir kişi bir aileyi temsil ediyor. Düşünsenize yetmezlikle mücadele eden bir çocuğunuz var. Dünyaya gözlerini o şekilde açtı. Kucağınıza bebeğiniz yetmezlikle verildi. O çocuğa ne kadar sıvı vereceğinizi anlatamazsınız. Ya da biraz daha büyüdü, futbol oynamak istedi erkek çocuğu, ip atlamak istedi kız çocuğu, bunları yapamıyor. Denize girmek istiyor Kateteri var, nasıl girecek? Bunları bir çocuğa diyebilir misiniz? Şu kadar su içeceksin bugün. Her içtiğini bana söyle. Bunları diyemeyiz, ama demek zorunda kalıyoruz, uygulamak zorunda kalıyoruz. Organ bekleme sayısı 30 binleri geçti artık. Bu ne demek? Yarın öbür gün hepimizin ailesinde bir kişi, o bekleme listesinde olacak demek. Canlıdan canlıya nakillerde bu gözlemler sonucunda insanlar dayanamayarak veriyor. Tabii ki vermek istemeyenler de oluyor. Çünkü yarın öbür gün bende de oluşursa ben ne yaparım diyor. Böbreğin bir tanesini, karaciğerin bir parçasını nakil edebiliyoruz. Dolayısıyla canlıdan canlıya nakillerde insanlar bu ıstırabı yaşarken hiçbir şeyi düşünmüyorlar.

 

 

Organ vermek istemeyenler din faktörünü ortaya koyuyor mu?

Bu işin dini boyutu da var. Günah mı? Sevap mı? Bana zarar gelir mi, gelmez mi? Bunları düşünmezken, öldükten sonra toprak altında çürüyecek organları için günah mı, sevap mı? diye düşünüyor. Din İşleri Yüksek Kurulu, 1980 yılında 396 sayılı karar ile bunun caiz olduğunu, organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Onların da bu konuda şartları var. Zaten ona uygun olarak işlemlerimizi yapıyoruz. Geçmiş yıllarda toplum tarafından organ naklinin dini boyutu açısından gerçekten çok fazla tepkiyle karşılaşıyorduk. Şimdi geçmiş yıllara oranla çok daha az. Halen daha insanların aklında soru işareti. Günah mı? Sevap mı? Ben onları şöyle yanıtlıyorum: Mecelle de derki; İslami hukukun temelinde zaruretler haramı helal kılar. Ölmeyecek kadar domuz etinden yiyebilirsiniz diyor ayeti kerime. Dolayısıyla biz de zaten yarını göremeyecek durumdaki kişilere nakil yapıyoruz. Tek çaresi organ nakli olan kişilere nakil yapıyoruz. Zaruret midir? Tabii ki  nakil olmazsa ölecek. Onun yaşamına tutunabileceği kadar organı naklettiğimize göre de zaruretler haramı helal kılar kısmında dini boyutta hemfikiriz. Bu işin satışının olmaması tek çaresinin organ nakli olması dini boyut açısından, Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından istenen kıstaslardır. Maide Suresi 32’nci ayette ne diyor? Kim bir insanın hayatını kurtarırsa tüm insanlığın hayatını kurtarmışçasına sevap kazanır diyor.  

 

 

Organ bağışı konusunda sıkıntı çektiğiniz konular nelerdir?

Organ ve Doku Nakil Koordinatörü insanlara ne kadar çok ulaşırsa, o kadar insanlığa faydalı olur. Yaptığımız işi anlatmalıyız ki verim alabilelim. Bu konuda çok fazla kirlilik var. Sosyal medyada yayınlanan videolar bizi sıkıntıya düşürüyor. Özellikle pandemiden önceki dönemde Türkiye gerçekten organ nakli konusunda çok büyük atak yapmıştı. Kadavradan organ nakli konusunda bazı ülkelerin işine gelmiyor. Rant meselesi. Bizim ülkemizde bunun ticareti yasakken bazı ülkelerde yasal. Dolayısıyla parası olan gidiyor, yurt dışında organ nakli yaptırıp geliyor. İsrail, Irak gibi Ortadoğu ülkelerinde de yasaklandı. Bildiğim kadarıyla son dönemde, yanlış biliyor olabilirim ama tabii ki iş başa düşünce araştırıp bulunuyor ve yurt dışına gidip bunun naklini yaptırıyorlar. Bizim ülkemizde yasak ama yasal olan ülkeler var. Şu anda sadece İran olduğunu öğrendik. Bunun da altını çizmek gerekiyor. Çünkü her ülkenin organ bağışı ve nakliyle ilgili politikası farklıdır. Bizim ülkemizde bu şekilde uygulanırken bir diğer ülke de farklı olabiliyor. Türkiye organ bağışını gönüllülük esasına bağlı uygularken, ölümden sonra ölen kişinin ailesinden onay alırken, İspanya, Kanada her bireyi doğuştan bağışçı kabul ediyor. Bizde organ bağışlamak için form doldurulurken onlar da bağışlamamak için form dolduruyorlar. Ülkenin kültürel yapısı, bu konudaki eğitimden kaynaklanıyor. Dünya literatüründe bir araya gelmek mümkün mü? Sorusuna gelince; Bu konuda kongreler yapılıyor. Ortak noktada, ortak çözümler bulunur hale gelinecek. Uluslararası platformda bu konu konuşuluyor. Beyin Ölümü Kurulu her ülkede var. Fakat beyin ölümünü biz 3 aşamada inceliyoruz. Beyin sapı ölümü, beyin içi ölümü ve tüm beyin ölümü, tüm beyin ölümü de diğer ikisini kapsar. Bizim ülkemizde tüm beyin ölümü geçerliyken, bazı ülkelerde sadece beyin sapı ölümü yeterli oluyor. Halkımıza buradan sesleniyorum. Hem bu türlü konulardan dolayı hem de ülkemizdeki organ naklinin üst düzeylere ulaşmasındaki başarıyı baltalamak adına yayınlanan videolara lütfen inanmayın. Konu Sağlık Bakanlığı tarafından ele alınıyor fakat önüne geçemiyorlar. Sosyal medya engellenmesi zor olan bir platform.

 

 

Sosyal medyada ne gördünüz? Neler yazılıp çiziliyor? Nasıl görüntüler var?

Sosyal medyada yapılan yayınlarda, beyin ölümünün, ölüm olmadığından bahsediliyor. Organların parayla satıldığı konuşuluyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Girin Google, böbrek kaç dolar yazdığınızda Google’da onlarca site çıkıyor ve bunlar da halkımız arasında korkutucu rol oynuyor. Yani bağışlanan organı alıp satıyorlar düşünceleri oluşuyor. Yaşarken yapılan organ bağışları demografik bilgileri içerir Bir formdan oluşuyor. Bu bir vasiyet olduğu için ne zaman vefat edeceğimiz belli değil. Ölene kadar geçirdiğimiz süre içerisinde nelerle karşılaşacağımız da belli değil. Dolayısıyla bu bir vasiyet hükmü kazandığından hangi organları bağışlamayı vasiyet ettiğini yazıyor, işaretliyor. Tümüyse, tümünü de yapabilir, bir organı da bağışlayabilir. Son kararı bu konuda yine aile veriyor. Aile isterse bağışçının kararına uyabilir, ayrım da yapabilir. Bağışladıkları içerisinden hiçbirini de bağışlamayabilir. Bu nedenle halkımız sosyal medyada yer alan yayınlara inanmasın.

 

 

Ülkemizde hangi organların nakli yapılabiliyor?

Böbrek, karaciğer, kornea, kalp, akciğer, pankreas, ince bağırsak, dokular, kemik, kıkırdak, kas dokusu, rahim, bunlar bir anda aklıma gelenler. Artık ülkemizde kol, bacak ve yüz nakli de yapılabiliyor. Dünyada ilk defa kadavradan başarılı rahim nakli Türkiye’de Akdeniz Üniversitesi’nde Sağlık Bakanlığı’ndan alınan özel izinle yapıldı. Ayrıca belirtmekte yarar görüyorum ilk bağışçım Melis’e dönecek olursak, trafik kazası adli bir vaka olduğu için Cumhuriyet Savcılığına bilgi veriliyor. Donör bakımına, yoğun bakımda başlanır. Çok ıstıraplı bir bakımdır. Yaşarken iyileşme şansı olan 3 kişiye bakacağınız emeği ölü kişiye harcarsınız. Çünkü beyin kontrolü olmadan beyinde ani iniş çıkışlar olur. Beyin organlara saniyelik sinyaller verir. Biz vücudun verdiği tepkiye göre ilaçları ayarlarız. Nakil yapılacak kişi Türkiye’nin neresindeyse oradan ekipler gelir. Kalp nakli varsa kalp ekibi mutlaka beklenir. Çünkü kalbin 4 saatte nakil edilmesi gerekmektedir. Kalp, akciğer gibi organların taşınmasında 4 saatin aşılmaması lazım. Kalbin şöyle bir özelliği var. Burada kalp açıldığında karşı tarafta da nakil olacak kişi için operasyon başlar ve ekipler uçakla gelir, uçak ile giderler. Çoklu organ alımlarında karaciğer ekibi, böbrek ekibi geldi, kalp ekibi gelmediyse operasyona başlanmaz mutlaka kalp ekibi beklenir.

 

 

Organ bağışında önde gelen ülkeler hangileri? Organ bağışçılarını yani vericileri nasıl buluyorsunuz? Donör kaynaklarınız nereleri?

İspanya’da milyon nüfus başına 48 donör var. Hayatını kaybeden ve organları, yakınları tarafından bağışlanmış ve en az bir organı başka hastalar için kullanılmış olan donörlerin ülke nüfusuna oranı ile İspanya dünyada 1’inci konumda. Avrupa Birliği ortalaması, 25 civarında. Türkiye’de 7,5 olarak görülüyor. İspanya insanları doğuştan bağışçı kabul ediyor. İspanya’dan sonra İngiltere ve Fransa bunu kabul etmiş. İrlanda, Almanya ve Hollanda parlamentolarında görüşülüyor. Tüm insanlık, insanlığa faydalı olmak için çaba sarf eder. Bizim din kültürel yapımızda hamurumuz bunlarla yoğurulmuş. Kadavra nakillerde biz neden diğer ülkeler gibi olamıyoruz? Bunun için öncelikle kendimizi ifade edeceğiz. Sonra yaşarken yapılan organ bağışlarını çoğaltacağız. Ölüm gerçekleştikten bir veya iki saat sonra aileye diyoruz ki organlarınızı bağışlar mısınız? Onlara bir tercih sunuyoruz. Tabii ki direkt bu şekilde söylemiyoruz. Gidişatı anlatıyoruz. Hastalarının geldikleri durumu, vefat ettiğini, neden vefat ettiğini, beyin ölümü ne demek, onu anlatıyoruz. Organ bağışıyla ilgili tercihlerini sunuyoruz. Doğal olarak bunları, donöre ölüm tanısı konduktan sonra yaparız. Aileler ölüm haberini verdiğimizde bir acı yaşıyorlar. Akut dönemde bir de biz hasta yakınlarından ölenin organlarını istiyoruz. Buradaki psikolojide ilk tepki inkardır. Neden ben? Neden benim başıma geldi? Insanoğlu ilk bu soruyu sorar. İşte bizim asıl çalışma alanımız da burada başlıyor. Yoğun bakımda takip eden hekim ölüm haberini verdikten sonra ailelerin önce bu haberi sindirmelerini bekliyoruz. Belli bir süre veriyoruz. İnsanları irrite etmeden yaklaşım burada çok önemli. Eğer kişiyi rencide edecek, onu kıracak bir şekilde yaklaşım yaparsak  maalesef bize geriye dönüşü de zaten kötü olacaktır. Özellikle bizim inkar politikasına çok dikkat etmemiz gerekiyor.

 

 

Okul müfredatlarında organ bağışı ile ilgili konu ya da ders bulunuyor mu?

Okulların müfredatlarını inceledim. Ortaokulda 2 paragraf halinde almışlar. Organ bağışı nedir? Organ nakli nedir. Bu bile çok büyük bir güzellik aslında. Lise bölümünde de kan bağışıyla, kan nakliyle ilgili kan gruplarıyla ilgili biyoloji dersinde geçiyor. Fakat organ bağışı konusu yok. Öğretmenlerimizin isteğine bağlı olarak, ister bahseder ister bahsetmez. Ağaç yaşken eğilir ve biz liselere, ortaokullara eğitime gidiyoruz. Onların yaş grubuna inerek neler yaptığımızı anlatmaya çabalıyoruz. Sadece okullar değil fabrikalar da dahil her yerdeyiz. AVM’lerde, halk sağlığı günlerinde, çarşılarda, meydanlarda tüm kurum ve kuruluşlarla iletişime geçip izinlerimizi alıp stant açıyoruz, eğitim verilebilecek yerlerde eğitim veriyoruz. Kızılay ile birlikte çalışma yapıyoruz. Onların bulunduğu ortamlardan faydalanıyoruz. Çünkü kan bağışında bulunan kişilerin yüzde 50’ye yakını organ bağışında da bulunuyor. Bunu keşfettik. Kızılay’ın bir parçası gibi aynı ortamda sağ olsunlar bizi içlerine kabul ettiler. 6-7 yıldır Kızılay  ile ortaklaşa pek çok projede yer alıyoruz. Bu kadar elzem olan bir kurumu, bize faydası olan bir kurumu asla yalnız bırakmamayı yeğliyorum.  

 

 

İlk göreve başladığınızdan bu yana bağışçı sayısı arttı mı azaldı mı?

Ben kendi çalışmalarıma baktığım zaman sayı her geçen gün artıyor. 2008 yılı Aralık ayından beri yıllık bir hedef ve plan tablosuyla çalışırım ben. Ortalama 6-7 bin, Hatta pandemi döneminde bile 2 bin kişiye ulaşmışım. Pandemi döneminde, ayak üstü açık alanda maskeli 15’erli gruplar halinde 1günde 20 gruba eğitim veriyordum. Çünkü ben, 30 bin nakil bekleyen insanın yükünü omuzlarımda hissediyorum.

 

 

Organ ve Doku naklinde Balıkesir Türkiye’nin neresinde?

2014 yılından itibaren Türkiye’de derecelerimiz var. Balıkesir Devlet Hastanesi olarak 2014 yılında kadavra nakillerde, Türkiye 2’nciliğimiz var. 2015 yılında yine kadavra nakillerde 3’üncü olduk. 2018 yılından itibaren de yaşarken yapılan organ bağışlarında Türkiye 1’inciliğimiz var. Hem PMP olarak hem de rakamsal olarak. Aslına bakarsanız, PMP’de (milyon başına düşen kadavra donör bağışı) birinci olmamız biraz üzücü. Çünkü çok kalabalık nüfusa sahip olan illerimiz var. Bunlara oranla biz birinciyiz. 1994 yılında ehliyetimi aldığım zaman 18 yaşımdayken organlarımı bağışlamıştım. Polis memuru beyefendi de benden yaşça bayağı büyük. Bana dedi ki organlarını bağışlamak istiyorsan arka tarafı da işaretle dedi. Tabii bağışlayayım. Öldükten sonra nasıl olsa benim işime yaramaz dedim. Bana baktı. Emin misin kızım? Dedi. Evet eminim dedim. Eve gittim, ehliyetimi anneme gururla gösteriyorum. Anne bak ehliyetimi aldım. Çevirdim arka tarafını. Anneciğim organlarımı da bağışladım. Annem duyar duymaz nasıl dövünüyor anlatamam. Çizgi filmlerde gözyaşları fışkırır ya! Aynı o durumda. Gitti kızım, gitti kızım. Falan diye çırpınıyor. Anne ne yapıyorsun? Öldükten sonra zaten organlarımızı ne yapacağız? Toprakta çürümesin dedim. Annem öldükten sonra mı dedi? Evet,  yanıtını alınca, sakince hiçbir şey olmamış gibi mesele değil dedi. O günü hiç unutmam. Yıllar sonra annem, 2004 yılında organ yetmezliğiyle burun buruna geldi. Kullandığı ilaçlar, geçirdiği rahatsızlıklar sebebiyle. Hayatın insanlara ne göstereceği hiç belli değil. Bu da ben de bir anı. Hazır bunu konuşmuşken, 2012’den önceki bağışlar geçerli değil. Sağlık Bakanlığı.Transplantasyon Diyaliz İzleme Sistemini kurdu. Ondan önce yapılan bağışlarınız varsa yenileyin. Yeni ehliyetlerde organ bağışıyla ilgili bir şey söz konusu değil. Sadece biz organ doku nakil koordinatörlerinin girebildiği izleme sistemi var. Islak imzalı belgeyi  tarayıp yüklüyoruz. Bilgilerin tek tek girişini yapıyoruz. Dolayısıyla, E-Nabız’dan yapılan bağışların da geçerliliği yok. Bize bağışçı olduğunuzda, vasiyet ettiğinizde, bir form doldurup kart sahibi olduğunuzda size teşekkür mahiyetinde Sağlık Bakanlığı tarafından bir bilgilendirme mesajı düşüyor. Bu mesaj size düştüğünde bizden bilgileriniz siliniyor. Geriye dönük taramayı ancak transplantasyon sistemine bağlı olan yoğun bakım izleme sisteminden beyin ölümü butonunu tıkladığımızda biz ulaşabiliyoruz. Bağışçı olan kişi e-nabızdan takibini yapabiliyor.

 

 

Ülkeler arasında organ ve doku nakli konusunda ne gibi değişiklikler var? Ölen insanda işlevsel organ nasıl olabilir?

Bizim ülkemizde prosedür çok uzun olduğu için bu konuyla ilgili biz sadece solunum cihazına bağlıyken ölen kişilerden organ nakli yapıyoruz. Onun dışında acile geldi ya da yolda trafik kazası geçirdi, olay yerinde vefat etti, bunlardan organ nakli yapamıyoruz. Dolayısıyla insanların aklında hep bir soru işareti var. Acaba bitkisel yaşamdaki kişiden mi alıyorlar? Ya da ölmek üzere olan kişiden mi alıyorlar. Bunu yaparsak biz cinayet işlemiş oluruz. Tamamen ölen kişiden nakil yapıyoruz. Biz sağlıkçılar bu ölüme, beyin ölümü diyoruz. Halk buna ölüm diyor. 2 tabir var; şöyle bir örnekle bunu tamamlayabiliriz. Koyunu kestik. Hepimiz kurban bayramlarında bir koyunun kesilişine, kurban edilişine tanıklık etmişizdir. Koyunun kafasını ayırdık, bir kenara koyduk. Şişirdik, astık, yüzdük, iç organlarını çıkarttık. Koyun öldü mü? Evet. Akciğeri yemek için ne yaparsınız? Şişirmeniz lazım. Bir bıçak darbesiyle kanını akıtıp zarı soyup işi halledersiniz. Akciğeri çıkarınca neden hemen şişirme ihtiyacı duyulur? Ertesi günü şişirsinler, 8 saat sonra, 6 saat sonra şişirsinler. Şişmez, şişiremezler.  Aynı koyundaki gibi biz öldükten sonra organlarımız solunum cihazına bağlı olmasa da belli bir süre işlevselliğini koruyor. İşte biz bu işlevsellik durumunu uzatmak için akciğerin sönmemiş olmasından, kalbinde kendi kendine çalışır elektriksel bir özelliği vardır, kalp ameliyatlarını buna dayanarak yaparız. Kalbi vücuttan ayırın, uygun bir solüsyonun içerisine koyun ve ona bir hareket uygulayın ya da sıkın, kalp kendi kendine kasılmaya başlayacaktır. Kalbin bu özelliğinden faydalanarak inotrop dediğimiz ilaçlarla ve serumlarla kısa bir süre kalbi yapay olarak çalıştırabiliyoruz. Ne kadar zaman? Bu bir soru işareti. Organ nakli yapılması gerekiyor ve organ naklinde en çok zaman kaybedilen bölüm aile görüşmeleridir. Aile görüşmelerini sıfırlamanın en önemli noktasının, yaşarken yapılan organ bağışı olduğunu keşfettik. Saha çalışmalarımız bunu gösteriyor. En uç noktadan söz etmek gerekirse, bir kişi 18 yaşını doldurdu. Akli melekesi yerinde organlarını bağışladı. Ailesine gidip organlarını bağışladığını söyledi. Evliyse eşine söyledi ve onlar da itiraz ettiler. Biz istemiyoruz. Nasıl yaparsın böyle bir şeyi dediler.  Şahıs ısrar edip kendi kararı olduğunu söyledi. O kişi vefat ettiğinde, biz koordinatörler olarak ailesine organ bağışında bulunur musunuz diye bir görüşme yapmadan, çoğu zaman ölüm deklarasyonunu yapan hekime organlarını bağışladığını söylüyorlar. Biz istemiyorduk, kendisinin bu konuda vasiyeti var, bağışçı oldu, bir an önce gereğini yapın diyorlar, işlemlere başlayalım diye. Yeter ki şunu diyebilsinler. Bizim yakınımız bu hastaneye yattı. Gerekli işlemler yapıldı ama yakınımız vefat etti. Burada güven anahtar kelimedir. Bunu diyebiliyorlarsa aile çok rahat bağışçı oluyor. Ailelerin organ bağışında bulunmalarının en büyük nedenlerinden biri yaşarken yapılan organ bağışları, bir diğeri de karşı tarafa nakil edildiğinde ölen şahsın organlarının nakil yapılan kişide yaşıyor olması. Bunlar ailenin acısını hafifletiyormuş. Bunu ifade ediyor pek çok aile.

 

 

Hastanelerde organ ve doku nakli koordinatörlükleri ne zamandan beri işlevlerini sürdürüyor?

Bildiğim kadarıyla 1990’lı yıllardan beri var. Ondan öncesi yok. Şu anda her 2’nci ve 3’üncü basamak yoğun bakımı olan hastanelerde, toplum sağlığı merkezlerinde,  eski adıyla sağlık ocaklarında, il sağlık müdürlüklerinde, üniversite hastanelerinde, eğitim araştırma hastanelerinde var. Buralarda vatandaşlar organ bağışında bulunabiliyorlar ve koordinatörler de var. Bunların oluşturulması 2 binli yıllardan sonra. Ben Türkiye’nin 330’uncu organ doku nakil koordinatörüyüm. Sertifikam da yazıyor. Hepimizin bir kodlaması var. Biz koordinatörlere çok büyük iş düşüyor. Bizim ağzımızdan çıkan her kelime çok önemli. Her an her şey değişebiliyor. Adımlarımızı ona göre atmalıyız, konuşmalarımızı ona göre yapmalıyız ve aileler bizim başımızın tacı. Bunu hiçbir zaman unutmamalıyız.

 

 

Hasta bir donörün organları ölümünden sonra organ bekleyen kişilere verilebilir mi?

Organ nakli, kan nakli gibi çok kısıtlayıcı değil. Mesela bir hepatit B’linin organları başka bir hepatit B’liye nakledilebiliyor. Tansiyon, şeker hastası olmak organ bağışına da nakile de engel değil.  Bir hepatit C’linin organları başka bir hepatit C’liye nakil edilebiliyor. Buradan Onkologlara sesleniyorum! Lütfen organ bağışçısı olamazsınız diye söylemeyin. Bırakın o insanlarda istedikleri gibi vasiyetlerini versinler. Nasip olur olmaz o kısmını bilemiyoruz. Kanser hastalığıyla mücadele eden insanlar belki de kanseri yenecekler. Başka bir sebepten dolayı vefat edecekler. Ve biz o zaman bu irdelemeleri yapıyoruz. Uygunsa zaten nakil yapıyoruz. Bırakın istiyorlarsa bağışçı olsunlar. Bunu vasiyet etmek istiyorlarsa yapsınlar. Biz sadece kanser olan hastalardan metastatik olmayan beyin tümörlerinden nakil yapabiliyoruz. Onun dışındaki kanser çeşitlerinde nakil yapamıyoruz. Ama kanseri atlattı, belli bir süre geçti, kontrollerini düzenli yaptırdığını kanıtladık, herhangi bir durum da yok, organın da temiz olduğu yapılan tetkiklerde anlaşıldı, o zaman nakil yapabiliyoruz. Çerçeve oldukça geniş aslında

 

 

Pek çok yaşamı etkilediniz, bağışçılarınız yaşamını yitirirken, diğer taraftan pek çok insanı yaşama döndürdünüz. Sizi en çok üzen ya da mutlu eden bir olayı anlatmak ister misiniz?

Hayatlara dokunduğumu anladığımda çok mutlu oluyorum, bunu hissettiğimde çok mutlu oluyorum, Nakil yapıldığında mutlu oluyorum. Tabii biz donör kaynağı hastane olduğumuz için karşı tarafta nakil olan kişilerle muhatap olmuyoruz. Kimlere nakil yapıldı bilmiyoruz. Çok enteresan bir vakamız var. 89 yaşındaki bir beyefendi yoğun bakımda vefat etmişti. Ailesi organlarını bağışladı. 2 böbrek ve Karaciğer. Arkadaşlarımdan biri 89 yaşında olan bir kişinin karaciğerinden, böbreğinden kime ne fayda geleceğini sordu.  Bekle sonra tekrar konuşuruz, biz görevimizi yapalım dedim. Ölen kişinin organlarının nakledilebilir düzeyde mi değil mi onun kararını ulusal organ nakil merkeziyle birlikte veriyoruz. Bağışçıdan 2 böbrek ve karaciğeri çıktı. Karaciğer bizim için çok daha önemli demeyelim, Tedirgin edici bir organdır. Böbreğin ret olasılığı biraz daha azdır. Karaciğer aslında, organlar açısından vücudumuzun laboratuvarıdır.  Ameliyat esnasında da kanamaya çok meyilli hassas organlarımızdan biridir. Karaciğerin yüzeyi çok önemlidir. Pürüzsüz, parlak bir yapıya sahipse dokunduğunuzda hissedersiniz. Vakayı açtığınızda görülebilen bir durumdur. Operasyon başladı karaciğere ulaştık. Organ doku nakli koordinatörü olarak biz gözlemciyizdir. Koordinatörler, iş kurallara uygun hızlı bir şekilde yapılıp yapılmamasından sorumludur. Her şeyin altına biz imza atarız. Karaciğer, pırıl pırıldı. Karaciğeri çıkarttık. Gelen ekibe, karşı taraftaki nakil olan kişiyi biz bilemeyiz ama gerçekten rica ediyorum, kaç yaşındaki bir kişiye nakil yapılacak söyler misiniz? dedim Operasyon bitti, arkadaşlarım çıktılar. Amcanın gerçekten böbrek ile karaciğeri çok iyiymiş, birkaç saat sonrasında karaciğerin 13 yaşındaki bir erkek çocuğa nakledildiğini, operasyonun sürdüğünü koordinatör arkadaşım haber verdi. En mutlu olduğum anlardan bir tanesi.

 

 

Organ bağışı konusunda son olarak ne söylemek istersiniz?

Biz eğer bugün bir başkasını düşünmezsek, yarın da bizi düşünecek kimseyi bulamayacağız bu memlekette. O yüzden bencilliğimizi bir kenara itip, duygudaşlık kuracağız. Toprak altında çürümesin organlarımız. Gerçekten ihtiyacı olan insanlara, umudu olan insanlara umut olalım. Bunun için de hepimiz elimizi taşın altına koyalım, organ bağışçısı olalım, bunu vasiyet edelim. Her kula nasip olabilecek bir iyilik değil bu. Allah herkese böyle bir iyilik kapısı açmıyor. Herkesi organ bağışına davet ediyorum. Organ nakline destek olmaya davet ediyorum.

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Canlıdan organ naklinde dünya 1’incisi, kadavradan nakilde sondan 3’üncüyüz
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!