CHP iCHP’nin otuz sekizinci olağan kurultayında ilk tur sonucu açıklanınca.. Kemal Kılıçdaroğlu’nun “ikinci turda yokum, sonuç ortada, adaylıktan çekiliyorum, meydanı Özgür Özel’e bırakıyorum” demesini bekledik.
Pek çoğunuz aynı beklenti içindeydi.
Çünkü olması gereken oydu.
İlk turda 18 oy farkla Özgür Özel sandıktan birinci çıktı. Ama seçilebilmesi için yasal olarak iki oy daha gerekiyordu; oranı tutturabilmek için.
Seçim bu yüzden ikinci tura bırakıldı.
Bırakıldı da ne oldu?
Tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi gibi oldu…
Binlik fark, yüz binlik farka dönüştü.
İkinci turda, ne yaparsa yapsın, Kemal Kılıçdaroğlu kaybedecekti.
Salonda psikolojik üstünlük Özgür Özel’in eline geçmişti çünkü.
Kılıçdaroğlu egosu ve hırsına yenildi.
***
OYLAMA başlayıncaya kadar salonda Genel Merkez’in hakimiyeti vardı aslında. Salonda canlı canlı izleyenler de, ekranlardan seyredenler de bunun böyle olduğunu gördüler.
Her şey Kemal Kılıçdaroğlu’nun kesin kazancı üzerine kurgulanan bir mizansen.
Öncesinde, ilçe ve il kongrelerinde gördük zaten; ulusalcıları saf dışı eden yönetim anlayışı, kongreler sürecinde değişim isteyen safraları atıp arınmak istiyordu.
Bu yüzden il ve ilçe kongrelerinde örgütleri rahat bırakmadılar; kongre süreçlerine müdahale ettiler. Kimisine yeniden aday gösterilme vaadi, kimisine seçim garantisi, kimisine ağır markaj falan filan.
Bunun böyle olduğunu Balıkesir kongrelerinde de gördük.
Küçücük ilçelerin parti kongrelerine dahi müdahale ettiler. İl kongresinde, değişim isteyen aday ve ekibi kazanmasın diye delegeleri baskı altına aldılar.
Örgütsel bütünlük bozuldu. Parti üyeleri arasında keskin bölünmeler yaşandı.
Bu gelişmeleri yazdık çizdik zaten, uzun uzun anlatmaya gerek yok.
***
SONRA ne yaptılar?
Kalabalık bir grup halinde Genel Merkez’e gidip Balıkesir delegelerinin destek imzalarını teslim ettiler Kılıçdaroğlu’na.
Delegenin hür iradesine kelepçe vurmaktı bu aslında.
Tabi delegelerin nasıl belirlenip seçildiği de önemli. ‘Hür irade’ derken, lafın gelişi yani.. Senin delegelen, benim delegemdir onun adı!
***
DİYELİM ki Balıkesir’in delegeleri hiç firesiz Kılıçdaroğlu’nu destekledi.
İkinci turda ne oldu?
Aradaki on sekiz oy fark, nasıl oldu da iki yüz yetmiş altıya çıktı?
O farkta, Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı ve O’nun İl delegelerinin payı, katkısı var mı?
Bunu İl Başkanı kendisi açıklayacaktır.
***
ÖZGÜR ÖZEL, Kemal Kılıçdaroğlu’nun her zamanki klasik seslenişlerinden farklı olarak, ikna edici bir dil kullandı. Konuşurken gördünüz, salondaki bindirilmiş kıtalar sloganlarla sesini kesmeye çalıştılar sürekli.
Henüz oy kullanma işlemi devam ederken, sanki Kemal Kılıçdaroğlu kazanmış gibi duvarlara çarpıp salonun dışına taşan destek sloganları atıldı. Havanın değiştiğini fark ettiklerinde, delegeyi baskılamak için tercih edilen bir yöntemdir bu da.
Ama sonuçta ne oldu; Özgür Özel ilk turda kazanamasa da, on sekiz oy farkla çıktı sandıktan.
Kılıçdaroğlu yenilmişti!
İkinci turda iki yüz yetmiş altı oy farkla, vurucu bir üstünlük elde etti.
On üç yıldır partiyi yöneten Kemal Kılıçdaroğlu, kaybederek gitti!
Bunca yıl yapılan tüm seçimlerde kaybeden Kılıçdaroğlu, sonunda Kurultay’da da kaybetmişti işte.
Aslında genel seçim sonuçlarını görür görmez, “benden buraya kadar” demesi gerekirdi.
Kaybeden ve kaybettiren bir Genel Başkan, dünyanın en iyi insanı da olsa başarısızdır ve gitmelidir.
O, sonuna kadar çarpışmayı tercih etti.
***
ÖZGÜR ÖZEL, Kurultay konuşmasında tüzük değişikliği sözü verdi. Daha demokratik, daha katılımcı bir tüzük olacağını söyledi.
CHP tabanının genel isteği olan ‘önseçim’ sözü de önemli. Bu konuda net konuştu.
Balıkesir’den örnek verdi.
Hani bizim burada “Körfez, Merkez, Marmara, Dağ bölgesi” gerçeği var ya.. O’na dikkat çekti.
Adayların bölgesel dengeler üzerine kurgulanacak bir önseçimle belirleneceğini söyledi.
Yani herhangi bir aday, “arkamda Körfez’in gücü, Bandırma’nın desteği var” diye güvenemeyecek artık.
***
EN çok da, Genel Merkez’deki bir katın komple sağcı danışmanlara tahsis edilmesine tepki gösterdi Özgür Özel. O katı boşaltıp, il ve ilçe başkanlarının kullanımına tahsis edeceğini söyledi.
Çok şey söyledi; dinlediniz, izlediniz zaten.
En çarpıcı cümleleri şunlardı:
“Hiç birimiz kibrimizle, egomuzla, hırsımızla kendimizi yoldan ulu görmeyiz. Yolu açık tutmak gençlere yol açmak, yola hizmettir. Yol cümleden uludur, yol cümlemizden uludur.”
Kendini partiden üstün görenlere, “ben varsam parti var” türü yüksek egolara önemli bir göndermeydi bu da.
***
CHP’de Genel Başkan değişimi, tabanın çok istediği değişim hamlesinin başlangıcı.
CHP için yeni bir dönem başlıyor.
Dışlayan değil kucaklayan, özüne dönüp yeni bir yol haritası çizen, “ben değil, biz” diyen yönetim anlayışının ortaya koyacağı yeni model, parti tabanının dışında, sokaktaki adam için de umut olacak kuşkusuz.
***
YENİ süreçte iktidarın da CHP politikasını yenilemesi gerekecek. Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhalefeti üzerinden sürdürülen rahat siyasetin sonu iktidar için.
İktidarın, “Eyy Ce Ha Pe” vaveylası kesmez artık.
Yani, AK Parti için ‘güncelleme’ şart.