15 Temmuz 2016’dan 15 Temmuz 2023’e kadarki tüm ‘demokrasi nöbeti’ etkinliklerini izleyen birisi olarak şu tespiti yapabilirim:
‘Zorlama Demokrasi Nöbeti!’
E öyle ama…
Doldur memurları Milli İrade Meydanı’na.. Çağır tüm belediye işçilerini, ister kadrolu ister taşeron…
Turuncu yelekli özel güvenlikçi ordusu.. Narkotikçi, KOM’cu polislerin alayını çek meydana..
En önde protokol bayrak sallasın.
Bir avuç vatandaş da Fırıntaş’ın arabası önünde kumanya kuyruğuna girsin.
Dronlarla çek meydanın fotoğraflarını tepeden tepeden.
Bakıver kalabalığa!
Hey maşallah…
***
BİR DE haftaya yayıyorlar 15 Temmuz programını.
14 Temmuz akşamı Avlu’da ‘Gazete Manşetleri Sergisi’ var, Gazeteciler Cemiyeti’nin.
Başkan Ramazan Demir yayılmış sandalyeye, sırtının üstünde oturuyor adeta!
Kurdeleyi kesecek protokolü bekliyor, karton bardakta çay yudumlarken.
Salon bomboş.
Cemiyet yönetimindeki iki üç arkadaş, birkaç Belediye görevlisi.
Şövalelere dizili 15 Temmuz manşetli gazeteler.
Şehit ailelerine verilen yemeğin ardından ağır adımlarla salona doğru geliyor protokol.
Vali, Büyükşehir Başkanı, kaymakamlar, askeri erkan.
Mavi renkli kurdelayı kesip sergiyi gezecekler.
Büyükşehir Başkanı Yücel Yılmaz’ın acelesi var galiba…
“Ramazan Abi, hemen açılışı yapalım, program devam ediyor” diyor.
Kısa pas bir 15 Temmuz konuşması, ezberden.. Kesiyoruz kurdeleyi, salonda şöyle kısa bir tur, işlem tamam.
Ne vatandaş gelmiş sergiye, ne gazeteciler var, şakır şakır flaş patlatan.
***
HER sene aynı ritüel olursa, fark yaratacak bir program fikri ışıldamazsa zihninde.. “Biz de bir şey yapmış olalım” diye her 15 Temmuz’da aynı manşetleri dizersen şövalelere..
“Biz bunu geçen sene de gördüydük” demez mi millet?
Cemiyetimizdir dedik, gittik.
Evladiyelik Cemiyet Başkanı “hoş geldin” bile demedi!
***
NE yapalım o zaman, konser alanına gidelim.
Hem zaten memleket çocuğu, kıymetli ses sanatçımız İsmail Özkan şarkılarını söylemeye başladı bile; geç kaldık.
Konser alanına bir gittik ki, kimseler yok.
Havuzun etrafını çevirmişler bariyerlerle.. Vatandaştan çok özel güvenlikçi ve belediyeci var alanda.
Oysa Avlu’nun çimlerine serilmiş binlerce insan.. Hani konser var, 15 Temmuz gibi önemli bir gün; “gidelim, konseri izleyelim” demiyor millet!
Sahne ile izleyiciler arasında bir kilometre mesafe. Sanatçı milletten, millet sanatçıdan uzak.
Biz de hanımla süs havuzunun duvarına oturduk, İsmail Özkan’ı dinledik uzaktan.
Uğur Işılak da var ama ilerleyen saatlerde çıkacakmış.
Bizim ev Avlu’ya yakın; terastan duyuluyor zaten. Işılak’ı dinlemesek de olur.
Memleket çocuğu İsmail Özkan’ı programa dahil etmişler, konser verdiriyorlar ama şehrin protokolü konser alanında değil.. Büyükşehir’e devrolan Onhann Gurme’deler…
***
NE yaparsın birader, hava sıcak.. Gündüz kırkları görmüş, geceye sıcak çökmüş, terleşmelik haller. Ahali serin yer arıyor. Avlu yanıyor!
Bu havada git sen Avlu’ya, konser izle…
Terastaki balkona uzanmışım, uyur uyanık haldeyim. Işılak’ın sesi geliyor; “Recep Tayyip Erdoğan” şarkısını söylüyor.
Bir önceki seçimde AK Parti’nin şarkısı değil miydi o?
***
ERTESİ gün Milli İrade Meydanı’ndayız. Mikail’in çay ocağına çöktük erkenden. Malum, saat 21.00’den sonra oturacak tabure bulunmaz; nöbetleşe oturursun.
Meydan’da terleyen, yorulan herkes Mikail’in oraya koşuyor.
Mikailciğim 15 Temmuz nöbetlerinin kazancıyla yorgunluğuna ve sıcağa aldırmadan servise devam ediyor. 15 Temmuz’lar bu şehirde Mikail’e yarıyor hep.
Alanda daralan Büyükşehir ekibi, lacivert pantolonlar ve beyaz gömlekler eşliğinde, hepsi bir örnek, çay ocağına çöküyorlar. Başkanvekili Yasin Sağay liderliğindeki ekip için seferber olan Mikail, kimselere göstermediği ilgi ihtimamı bu ekibe gösteriyor.
Çaylar, kahveler, sodalar, soğuk sular peş peşe içiliyor.
Bizim masanın da onlarınkinden geri kalır yanı yok. Gelenimiz gidenimiz çok maşallah.
Gecenin ilerleyen saatlerinde hesabı ödeyip nöbete evde devam edelim diye kalkıyoruz; hesap ödeyeceğiz.. “Yasin Sağay ödedi” diyor Mikail.
Borcumuz olsun o zaman; biz de Yasin Sağay’a çay kahve ısmarlarız bir ara.
***
SONRA Büyükşehir’in terasında havai fişekler patlıyor. Garibanın düğünündeki bir atımlık fişekler gibi değil; Büyükşehir bu hususta çok bonkör. Sanki binanın bir katına fişek depolamışlar gibi; yarım saate yakın fişek patlattılar.
Robotik’in abonesiyiz, arabayı bahçeye çıkarmış elemanlar. Patlayan fişeklerin tozu, toprağı, cürufu arabanın üstüne yağmış. Yeni yıkadıydım, ellerimle… Büyükşehircilerin bir araba yıkama borcu var şimdi bana!
***
EVDEYİZ; odanın kliması kendini soğutmuyor. Teras desen, içeriden farklı değil. Sıcak yapışmış betona.
Selalar okunmaya başladı.
O sıra bizim hanım içeriden seslendi: “Akaryakıtta ÖTV’ye zam yapmışlar, koooş…”
Oldu mu bizim mazotun litresi 34 lira!
15 Temmuz’da hem de…
Millet, daha doğrusu görev tevdi edilen kamu personeli meydanda bayrak sallarken.. Akaryakıt istasyonlarındaki fiyat tabelalarında rakamlar aniden değişiyordu.
“Ben iki yüz liralık mazot alıyorum” diyenlerdenim. İki hafta önce iki yüz liraya sekiz buçuk litre falan geliyordu.. Zamdan önce yedi litreye düştü. Yeni zamdan sonra almadım ama, herhalde iki yüz lirayla ancak beş litre falan alabileceğiz artık.
15 Temmuz gecesinde tankların altına yatan, askeri araçların tepesine çıkan, Boğaz Köprüsü’nde etten barikat kuran vatandaş görüntüleri nasıl hep gözümüzün önündeyse, nasıl her daim aklımızdaysa.. Bu 15 Temmuz gecesinin akaryakıt zammı da unutulmayacaklar listesindedir artık.
***
AK Parti MKYK Üyesi Metin Külünk’ün sosyal medya paylaşımlarını okuduk ertesi gün. “Kirli operasyon” demiş.
Hem de selalar okunurken, gece gece yani…
16 veya 17 Temmuz’da yapılsaydı, sorun olmayacaktı öyle mi?
15 Temmuz’da yapıyorsan zammı, ‘kirli operasyon…’
Diyor ki: “Kim veya kimler buna sebebiyet vermişse görevden alınmalı!”
Sebebiyet verenleri bilmeyiz ama, ÖTV artışına imzayı atıp Resmi Gazete’ye göndereni tanıyoruz.