Siyaset üretmek…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Siyasi partilerin kuruluş amacı iktidar olmaktır. Hayata dair bir tercihle, toplum sözleşmesini geliştirme, idarenin yapısını değiştirme, halka somut hedefler sunma gibi vasıtalarla yapılır siyaset. Ne olacağı, bunun da kime yarayacağı anlatılarak seçmenin önüne çıkılır. “Siyaset üretmek” de budur. Yoksa birbirine benzer şeyleri tekrar ederse onlarca parti, seçmen de dönüp “senin ne farkın var?” diye sormaz mı? Elbette lider kültüne, etnik veya dini aidiyete dayanan partiler de var ama bunlar çağımızda süreklilik gösteremiyor artık. Fakat bizde hala varlar. İlkeler yerine de popülizm en ilkel haliyle çok yaygın bizdeki siyasette.

 

Hatta “50+1 sistemi” nedeniyle siyasal pazarlık olanağı nedeniyle kurulan partiler bile var. Giden, dönen, ayrılan, yok olan partilere rağmen, temel siyasal yapı ise “kamplaşma” üzerine kurulu. Bunu yaratan 2017’deki halkoylamasında yapılan sistem tercihimiz. O zamandan beri kamplara ayrışmış olan siyasi yaşamımızda, her partinin iktidar veya iktidara ortak olmayacağı ortada. Bir tarafa da muhalefet görevi düşecek haliyle. Fakat sağlam bir muhalefet çok önemli. Zira muhalefet ve denetim olmayınca, iktidardakilerin çok rahatlayacağı, hatta hesap bile vermek istemeyeceği aşikar. O nedenle, “majestelerinin sadık muhalefeti” tadında değil ama gerektiğinde acı konuşup, hesap soracak bir muhalefet gerekiyor bize.

 

“BİZİM İSTEDİĞİMİZ GİBİ YAŞAMAK ZORUNDASINIZ!”

İşte böyle bir siyasal yapıyla iki ay kadar önce genel seçimlere girdik. Çok şeyler söylendi, yapıldı ama 2017’den bu yana yerleşmiş hale gelen % 52’ye % 48 şeklindeki siyasal denge, neredeyse hiç değişmedi. Toplumun tercihi bu yönde, bir tarafa belirgin bir ağırlık koymuyor. Fakat bu sonuca rağmen “biz kazandık, artık bizim istediğimiz gibi yaşamak zorundasınız” niyetiyle davranıyor iktidar tarafı. Bunun göstergesi de hem gündelik uygulamalar ve hem de cenazeden, festival, konser, tiyatro, sergi yasağı taleplerine, karma eğitime itiraza kadar çok çeşitli alanlarda görülüyor. Bu “sınırları zorlama hali” daha da arttırılacak gibi duruyor hatta. Muhalefet tarafı ise, hala kaybedilen seçim ile hesaplaşma çizgisinde dolaşmaya devam ediyor. Seçmene özeleştiri veren, somut hedefler koyan ve sorumluluğu alan açıklamalar yapamıyor. Bu nedenle de gelecek için yeni bir umut yaratamıyor. Ancak % 48’i oluşturan muhalif seçmenin, pes edip iktidara biat etmeye hiç niyeti olmadığı da görülüyor. Bu haliyle muhalefet partileri, seçmeninin gerisinde kalmış bulunuyor. Elbette siyaset de boşluk kabul etmeyecektir.

 

GAYRİMENKUL DEĞERLEME İŞİ YAPAN EMLAK ŞİRKETİ GİBİ BELEDİYECİLİK!

Hayat ise devam ediyor ve 2024 Mart’ında bir yerel seçim var ülkemizde. Genel seçimler sürecinde izlenen siyaset tarzıyla, yerel seçimlerde izlenecek strateji ve taktikler elbette farklı olacaktır. Nihayetinde, yerel yönetim seçimleri bir hizmet yarışıdır. Elbette merkezi hükümetin desteği önemlidir yerel yönetimlerde. Elbette Büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerinin koordinasyonu da önemlidir. Fakat siyaset öncelikle yerelde üretilir. Yerelde halkın kontrolünden geçen, onaylanan ve başarılı olan tecrübeler, ülke genelinde yaratılacak modellere de örnek olur.  

Ben ulusal ölçek konusundan ziyade, yereli yazmak istiyorum. Zira bu alanda bilgim var ve genelleme yapıp, yanlış sonuçlara gitmek de istemem. Balıkesir’de 2019 yerel yönetim seçimlerinin tekrar kazananı iktidar tarafı olmuştu. Fakat oldukça borçlu bir belediye teslim aldılar önceki arkadaşlarından. O nedenle de, gidip Ankara’dan yardım istediler. Nakit para yoktu ama akıl ve destek aldılar.

O zamanlar, AK Parti’nin yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı M. Özhaseki, Kayseri Büyükşehir’deki tecrübelerini aktardı onlara ve yeni yollar açtı. Profesyonel yöneticiler de buldular, adeta gayrimenkul değerleme işi yapan bir emlak şirketi gibi davranmaya başladılar. Aldılar, imarı değiştirdiler, sattılar ve mali durumu da epeyce düzelttiler. Gerçi bu paralar altyapı kadar, itibara da gitti ama en azından AK Parti’nin kazandığı ilçe belediyelerine önemli hizmetler de götürüldü. O ilçeler, yine de pek mutlu değiller durumdan ve muhalefet belediyelerine yapılan hizmetleri kafaya takıyorlar halen ama önemli yatırımlar aldıkları da bir gerçek. Büyükşehir aslında muhalefet belediyelerine  önemli yatırımlar da yapmadı. “İyi geçinerek” yatırım talep edenlere bile sadece “süsleme” işleri yapmakla yetindi. Üstelik bununla algıları yönetip, özellikle sahil ilçelerinde bütün oyları silip süpüreceklerini de sandılar ama fena halde yanıldılar. Mayıs seçimleri bunu gösteriyor.

 

MUHALEFETİN KAYBEDEN ADAYI ŞİMDİ İKTİDAR MİLLETVEKİLİ!

Muhalefetin ortak adayı ise 2019’da ildeki yerel yönetim seçimini kaybetti. Fakat seçmene bugüne kadar hiçbir özeleştiride de bulunulmadı. Aday kaybettiğiyle de kalmadı, safını değiştirdi, şimdi iktidar milletvekili. Seçmene dönüp “pardon” diyen olmadı. İlçe belediyeleri için muhalefetin aday tercihleri de pek isabetli olmadı. Çoğu seçildi ama beklentileri karşılayamadılar. Seçmen nezdinde büyük tepkiler var bu belediyelerde. Nitekim Balıkesir ve ilçelerinde, muhalefetin son genel seçimdeki daha çok içe yönelik propaganda çalışmaları ve Ankara’da hazırlanan seçim materyalinin yerelde tekrar edilmesi, mevcut desteğin üzerine bir şeyler koyamadı. İktidar için de durum böyleydi ve sonuçta iki taraf da sandıkları “patlamadı”. Seçmenler teknik kavramlar içeren metinlerle veya sistem önerileriyle ilgilenmedi. Günlük yaşamına dokunmayan, önerilen sistem değişikliği ile yaşamı arasında bir ilişki kuramadığı laflara dönüp bakmadı. Çocuğuna oyuncak veren seçim minibüsüne veya son gece gıda kolisi dağıtan kamyonetlere baktı. Şark kurnazlığı ve sulandırılmış bir popülizm, seçmen üzerinde daha etkili oldu.

 

DENİZ FENA HALDE KOKUYOR… SİVRİSİNEKLER KABUSUMUZ OLUYOR!

Bakalım önümüzdeki yerel seçimlerde nasıl olacak durum? Yanlış anlama olmasın, elbette maksadım kimseye siyasetin nasıl yapılacağını öğretmek falan değil. Sadece sıradan bir vatandaş olarak, bazı konularda ne iktidar ve ne de muhalefet tarafındaki  partileri hiç anlayamadığımı ifade etmek istiyorum.

İktidar tarafı partiler, bir şey üretmiyor, sadece iktidarın nimetlerini dağıtarak seçmen tatminini yapıyor. Muhalefet partileri de siyaset üretmemekte direniyor. Kendi yaşam alanımdan örnek vereceğim. Edremit Körfezi’nde deniz fena halde kokuyor. Yüzme suyundan hasta olan o kadar çok vatandaş var ki. Buna rağmen, iktidar partileri Sağlık İl Müdürlüğü’ne gereken uyarıları yapılmıyor. Büyükşehir Belediyesi ise yol yapmakla uğraşıyor, halbuki yol bekleyebilir ve o parayla arıtma tesisi yapılabilirdi.

Sivrisinekler de kabus gibi oldu bu sene. Hem Büyükşehir ve hem de ilçe belediyeleri tonlarca kimyasal püskürtüyorlar şimdi havaya ama etkisi olmuyor. Çünkü zamanında yeterli larva ilaçlama mücadelesi yapmadılar koordineli bir şekilde ve bunu açıklayamıyorlar. Altyapı yetersizliğine rağmen inşaatlar da hızla devam ediyor. Zeytinleri kökleme işi de öyle. Nedense yerel yönetimlerin bir araya gelip Ankara’ya “altyapı yapılmayacaksa, inşaatları durduralım bir süre” diyemiyorlar. “Zeytin kesenlerin ağaç başına ödeyecekleri cezayı arttıralım” da diyemiyorlar. Siyaset üretememek böyle bir şey işte.

 

HALKIN “İMDAT” DİYE BAĞIRDIĞI SORUNLARA EĞİLMİYORLAR…

Mesela geçen sene, Balıkesir Sağlık İl Müdürlüğü’nün deniz suyundan numune alıp yaptığı analiz sonuçları ile denizin kokusu, rengi ve hasta olanların sayısı arasında bir paralellik göremeyen sivil toplum kuruluşları, Edremit Çayı’nın denize döküldüğü noktadan kendi imkanlarıyla analiz yaptırarak sonuçlarını kamuoyuna açıklamışlardı. 100 mililitre suda en fazla 1.000 birim olması durumunda insan sağlığı için tehlike yaratan E. Coli 1.500 birim, en fazla 370 birim olması gereken Enterekok ise 1.700 birim çıkmıştı. Bu sonuçlar karşısında Büyükşehir ve BASKİ sustu. İktidar tarafı partiler de sustular. Verilen dilekçelere bakanlık ve kurumlardan tatmin edici bir yanıt gelmedi. Fakat muhalefet partileri de sustu! Muhalif basın buna yer vermedi, yerelde kaldı konu. Yani bu alanda da hiç birinin “siyaset üretmek” gibi bir dertleri olmadı.

Oysa bu sene daha da kirli oldu Körfez. Oksijensizlikten balıklar, kaplumbağalar, hatta kurbağalar ölüyor. Siyasi partiler ise yine büyük ölçüde sessiz kalıyor. Peki, öyleyse neden var bu partiler? Vatandaşın dertlerine çare bulmayacaklarsa, varlık sebepleri nedir acaba? Çözümü, projesi, sözü olmayanın siyasette yeri olabilir mi? Siyaset devamlılık gerektirir ve hayata müdahil olmayı becermek en önemli siyaset pratiğidir. Siyaset mühendisliğiyle, sadece taktiklere dayalı bir anlayışla, işin arka planındaki dinamikleri görmeden siyaset yapılabilir mi? Bu şekilde sadece siyasetçilik oynanır. Körfez’de yapılan da budur. İktidarın sadece sahili süslediği, muhalefetin ise hep sustuğu ama işini gördürmek veya imar değişiklikleri için Belediye Meclisi’nde kırk takla attığı bir örnek yaşanıyor burada. Bugün halkın “imdat” dediği sorunlara dokunmayan siyasi partiler, yarın seçmenin karşısına geçip nasıl oy isteyecekler acaba?

 

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
harika
Harika
0
_ok_do_ru
Çok Doğru
0
kat_l_yorum
Katılıyorum
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
_zg_n
Üzgün
Siyaset üretmek…
Giriş Yap

Balıkesir Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!