Yine bir festival iptal talebi, yine bir sanatçının sahne iptal olayıyla karşı karşıyayız. Her gün sıkça yaşanan yasak talebi bu kez ilimiz Balıkesir’de kendilerini ‘Balıkesir Sivil Toplum Platformu’ olarak tanımlayan, kamuoyu tarafından ‘çok bilinen’ malum dernek, vakıf ve kuruluşlar ahlak dersi vermeye kalkarak Balıkesir Büyükşehir Belediyesine ‘ayar’ veren bir bildiri yayınladı. Bildiri sosyal medyada farklı gruplardan önümüze düştükten sonra süreci takip ettik.
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından, dünyanın ilk ve tek Aromaterapi Festivalinin 4’üncüsü ‘ayar bildirisine’ rağmen 6-7-8-9 Temmuz tarihlerinde yapıldı. Konumuz festival içeriği ve ilimize kattığı değer değil; keşke yasakçı anlayış hortlamasa da onları konuşabilsek! Bu arada herhalde festival gençlerimizin ahlakını alıp götürmemiştir!
Ve doğal olarak kendilerini toplumun sahibi sanan yasakçı zihniyete karşı ilimiz Barosu, muhalefet milletvekilleri yüksek sesle itiraz ettiler. Politika Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Tarık Sürmelioğlu farklı açılardan konuyu gündem yaptı. Öyle ki iş, festivale çağrılı sanatçı Hande Yener’in konserinin iptal kararını Başkan Yücel Yılmaz’ın tehditler sonucu aldığına kadar vardı. İhtimal vermesek de ortada iddia edildiği gibi bir tehdit varsa durum gerçekten vahim ötesidir. Tartışmaya yerel siyaseti aşan yasakçı zihniyet açısından bakalım.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN NE DEDİ?
Seçimler sürecinde Erdoğan ‘’Sevgili gençler, ne 40 yıllık siyasi hayatımızda, ne de 21 yıllık iktidarımız döneminde biz asla bunlar gibi davranmadık. Kimsenin hayat tarzına, yaşam biçimine müdahale etmedik. Ne kadar aykırı olursa olsun hiçbir düşünceyi yasaklamadık’’ sözlerini daha yeni söyledi.
Eyleme değil de söylenen süslü laflara bakılacak olursa sanırsınız ki ‘en özgürlükçü, en demokrat’ iktidar, AKP iktidarı. Öyle mi? tabi ki değil.
Bakmayın siz iktidara gelmeden önce yasakçılığa karşı oldukları, özgürlükçü söylemlerine. Her gün her yerde bir yasakla karşılaşmak mümkün. İktidara yakın olmayan sayısız sanatçıya ekranlar yasak, iktidar belediyelerinin etkinliklerine katılması yasak. Daha birkaç gün önce Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş Hüseyin Turan konserini sırf muhalif görüş açıkladı diye iptal etmedi mi?
Hadi birde kendi yaşadığımız yeni yasak olayını anlatalım.
Aylar süren müzik yasakları bitmesine rağmen Ayvalık-Cunda (Alibey) Adasında müzik yasağı hala geçerli, 1:00’den sonra müzik YASAK. Cunda adasında keyifli akşam yemeğinden sonra davet edildiğimiz Bar’da birçok yabancı müşteriyi de rahatsız edecek şekilde; iki polisin kapıdan (tamam) işaretiyle müzik yayını kesildi ve bir süre sonra herkes mekanı terk etti. Turizmmiş, sezon kısaymış, esnafın durumuymuş, kimin umurunda… YASAK.
Dönelim MÜSİAD, TÜGVA, ÖNDER gibi 26 sözde Sivil Toplum Platformu tarafından yayınlanan ‘’Festivallerde yapılan yanlışlara dur diyelim’’ dediği ‘’festivallerin gençlerin ahlakını bozduğunu, isyan ve başkaldırıya yönlendirdiği’’ iddialarına. Neymiş, bu tarz etkinlikler ‘’Türkiye Yüzyıl’ına zarar’’ veriyormuş. Ve bütün etkinliklerde ‘’kadın-erkek bölümlerinin ayrılması ve içki satışlarının yasaklanması’’ gerekiyormuş.
Kendini toplumun ahlak bekçisi gibi gören bu sözde 26 kurum gücünü nerden alıyor dersiniz?
Yine Erdoğan’ın açıkladığı ‘’Türkiye Yüzyılı’’ çağrısına bakalım ‘’Son derece üzülerek görüyoruz ki bu festivaller çoğu zaman amacı dışına çıkarak gençlerimizi gayri ahlaki haram ilişkilere, sarhoş edici içki ve madde kullanımına, isyan ve başkaldırıya yönlendirmektedir. Halbuki dünyaya ışık tutacak olan bu gençliğin madde bağımlısı haline getirilip köreltilmesi Türkiye Yüzyıl’ına zarar vermektedir.’’
Kendisi gibi olmayan, kendileri gibi düşünmeyen, faklı yaşamları kabullenmeyen bu sözde sivil toplum örgütlerinin gücünü nereden aldığı belli. İktidar doğrudan yapamadıklarını bu sözde sivil toplum örgütleri üzerinden ‘’toplumsal tepki’’ diyerek başka anlayışları yasaklıyor.
Müzik, eğlence ve içki ahlak bozuyor diyen bu sivil toplumcular niye bugüne kadar bazı yurtlarda erkek-kız fark etmeksizin tecavüze uğrarken neden ses çıkarmazlar. Neden bunlar hiçbir zaman hırsızlıklarla ilgili, yolsuzluklarla ilgili, kamu kaynaklarının hoyratça kullanılmasına itiraz etmezler. Haksız, kuralsız zenginleşmeye ses çıkarmazlar; kendilerine aktarılan sınırsız kamu kaynaklarının kaynağını sorgulamazlar. Bunlar ahlaka uygun davranışlar olduğu için mi, neden sessizler!
Haa bunların hiçbiri ahlaki sorun teşkil etmiyor sadece müzik ve içki öyle mi; hadi oradan!
‘’İnsanlar hükümetten korktuğu zaman, zorbalık; hükümet insanlardan korktuğu zaman, özgürlük vardır’’ Thomas Paine