Popüler olan her şeyi seviyoruz. Yeni çıkan her şeyin ardından dünya sanki asla eskisi gibi olmayacak diye düşünüyoruz. Geçmişte bunu bilgisayar çılgınlığında, internet çılgınlığında, cep telefonu çılgınlığında yaşadık. Bütün bu dönüşümler dünyayı değiştirdi elbet.
Ama bir açından kötünün kötülüğünü iyinin de iyiliğini artırmaktan başka bir işe yaramadı bu dönüşüm. İnternetle dünya bilgi çağına girdi dedik ama internetin doğru bilgiden daha çok yalanları yaydığını ve “hakikat sonrası” çağ dediğimiz belirsizliğe bizi sürüklediğini gözlerden kaçırdık.
Teknolojideki her gelişim aklını kullanmasını bilenler için faydalı oldu. Ama aptalı daha da aptallaştırırken cahilin de cehaletini artırdı. Şimdi yeni modamız Chat GTP denen bir yapay zekâ programı. Soruyu soruyorsunuz size cevabını veriyor. Makale yazıyor, şiir yazıyor, problem çözüyor vesaire.
Elbette henüz eksikleri var ama onu da bir iki yıla kalmaz gidereceklerine eminim. Chat GTP’nin ardından fırtınalar koparıyorlar yine . Bizde teknoloji dinine inanan ve her yeni gelişmeye “beklenen Mesih muamelesi” yapan hafif akıllı bir güruh vardır. Gördüğüm kadarıyla da dünyanın hiçbir yerinde bu güruh bizdekilerden daha kalabalık, daha prestijli ve popüler değildir.
Laf aramızda teknoloji üretemiyoruz ama her şeyin müritlerini ürettiğimiz gibi teknoloji müritleri de üretmek konusunda açık ara öndeyiz. Chat GTP çığır açan bir program olacak bu kesin. Ancak bu programı kullanmak için öne çıkan en önemli becerilerin ilki kendi dilini çok iyi bilme ve kullanabilme, ikincisi soru sormayı bilme olarak tanımlanıyor. Bu özelliklere sahip değilseniz Chat GTP ile ancak uçuk kaçık sohbetler yapıp eğlenirsiniz.
Bu iş biraz internette en çok aranan şeylerin en adiyattan mevzular olmasına doğru dönecek gibi duruyor. Velhasıl sizin zekânız, kültürünüz ve becerileriniz yapay zekayı kullanım performansınızı da belirleyecek.
Tıpkı internette soru sormayı bilen adamla internete soru sormayı bilmeyen adam arasındaki farkta olduğu gibi, tıpkı istenilen her bilgi kitaplarda mevcutken bunlardan bihaber her gün aynı kitapçının önünde orada bir kitapçı olduğunun farkında bile olmadan geçen cahil biri gibi. Aptallar aptal, cahiller de cahil olarak kalmaya devam edecekler.
Bizim teknoloji dinin müritleri sihirli bir dokunuşun dünyayı değiştireceğini bekleye dursun biz değişmeye karar vermedikçe dünya değişmez. Her teknolojik değişim içimizdeki iyiyi ve kötüyü çoğaltmaktan başka bir işe yaramaz. Dünyanın rengini belirleyecek olan bizim “aslında ne olduğumuzdur”. Hadi yapay zekaya aslında ne olduğumuzu soralım mı? Onun bir cevabı var mıdır dersiniz?