, Ekonomi Gazetesi’nin duayen yazarı Şeref Oğuz, Sanayi Odası’nda EİB ödül töreni ve panelde hatırlattı. İfadenin aslı merhum Mehmet Akif Ersoy’a aittir. Ne demiş Ersoy: “Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen, İki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Ancak, hadi gel yapalım şunu geri desen, Bir Sinan, bir de Süleyman gerek.”
İfadenin bize anlattığı özünde yıkmak kolaydır, yok etmek tahrip etmek kolaydır özel bir vasıf istemez. Ama yapmak zordur, çaba ister, gayret iser, cesaret ister, koşulların bir araya gelmesini bekler ve herşeyden önce yetenek ister. Şeref Oğuz yeteneğin önemini anlatmak için bu ifadeye başvurmuştu. Mimari deha Sinan ile siyasi deha olan Süleyman’ın eseridir Süleymaniye. Asırlara meydan okuyarak ayakta duruyor. Şimdi yapılan kamu binaları 50 sene bile olmadan dökülüyor. Neden?
Düşünce ve davranışlarında zamanın ötesinde ilham alanlar zaman üstü eserler üretebiliyorlar. Zamana tabi ve değişime tabi adamların ürettiği şeyler bir insan ömrünü bile göremeden silinip gidiyor. Sinan’da Süleyman’da çağını aşan adamlardır. O nedenle isimlerini zaman silememiştir. Günü yakalamak, günü kovalamak, zamanı peşelemek, işleri yetişirmek derken zamanın ötesinde duran değer ve prensipler olduğunu, hayattaki kayda değer herşeyin zamanın ötesinde varolduğunu unutuyoruz.
Güncelin üzerine yükselerek yaptığımız herşey derin ve kalıcı oluyor. Güncele cevap yetiştirmek için yaptığımız herşey güncelle beraber eskiyip siliniyor. Sinan’da Süleyman’da çağlarını koşullandırmış adamlardır. Sinan’dan sonra yapılan her eser onun gölgesinde kalmıştır. Osmanlı Devleti hiçbir döneminde Kanuni’nin döneminde olduğu kadar güçlü olmamıştır. Kendisinden sonraki tüm padişahlar ve diğer hükümdarlar onun tarihi aşan varlığını hissetmiştir.
Sinan taşı ilahileştirerek onu zamanın dışına çıkarıyor. Süleyman adaletin, düzenin ve devlet fikrinin koyduğu ve uyduğu kanunlar ile kurumları kişilerin ve koşulların üzerine çıkarıyor. Kurumsallaşmayı biraz da bu şekilde okumak lazım. Şirket kurmak ve şirket yönetmek bir bakıma zamana meydan okuyabilecek değer ve prensipleri şirketin şahsını ölümsüz kılmak için kişilerin ve koşulların üzerine çıkarmayı gerektirmez mi?
Ne demiş Muhibbi :
“ Ey muhibbi ben-i ademde vefa kalmadı hiç
Sen de mecnun sıfat tut yürü dağlar eteğin”