Balıkesir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Çetin süt ve et fiyatları konusunda POLİTİKA’ya yaptığı değerlendirmede fiyatlara yapılan baskıcı uygulamaya son verilmesini istedi. Balıkesir bölgesinde daha önce süt sanayicileriyle birlikte belirlenen 12,1 TL’lik süt fiyatının yine firmalar tarafından geri çekilmesinin sektörde sıkıntı yarattığını söyleyen Hasan Çetin, bu uygulamadan vaz geçilmesi gerektiğini dile getirdi.
Gerek süt gerekse et üretiminde enflasyonun yükselmemesi için yapılan fiyat baskılarına da değinen Hasan Çetin, bu sektörlerde ileride yaşanacak krizi tetikleyebileceğini ifade etti. Çetin ülkede üretimin mutlaka artması taraftarı olduğunun altını da çizerek, bakanlık başta olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşların süt fiyatlarındaki baskıcı anlayışa son vermeleri gerektiğini kaydetti.
POLİTİKA
Süt üretiminde girdi maliyetlerinin sürekli yükselmesine rağmen süt temin eden firmaların fiyat indirimine gitmek istemeleri sektöre darbe vurduğunu dile getiren Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Çetin, “Bugün üretici varsa sanayici var, bizler varız. Üreticinin olmadığı bir çarkta kimsenin olmasına gerek yok” dedi.
“FİRMALAR FİYAT İNDİRİMİNE GİTTİ”
Balıkesir Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Çetin ilk olarak süt işleyen firmaların yaptığı fiyat indirimine değindi. Çetin şunları söyledi:
“Süt fiyatlarında Ocak ayından bu yana bir belirsizlik var. Daha önce Aralık sonunda Çanakkale ve bizim Balıkesir bölgesinde 11 TL+ soğutma bedeliyle beraber 12,1 TL üzerinden sanayicilerle anlaşıldı. Fakat ne olduysa 1 Ocak itibariyle başını yabancı bir süt firmasının başını çektiği bir grup sanayici süt fiyatını üreticiye her şey dahil 11 TL olarak diretti ve hala bunu savunuyorlar. Burada sıkıntı şu; üretici tam heyecanlanmıştı, sektör iyi yönde gidiyordu. Herkes yeni hayvan almak, kapasitesini büyütmek için planlar yapıyordu. Ta ki bu fiyatın geri çekilmesi olayı gündeme gelince insanların tekrardan şevki kırıldı, hayvanlarını tekrar kesime göndermek durumunda kalacaklar. Çünkü Ocak ayında yeme yüzde 4 ila 8 arasında zam geldi. Bizim girdi maliyetlerimiz sabit değil ki indirim yapalım ya da para kazanmıyoruz ki indirim yapalım. Zaten hepimizin bildiği gibi 3-4 yıldan beri sektör çok kötü ve can çekişiyor. Türkiye’de et ve süt üretiminin yeteri kadar olmadığını hepimiz biliyoruz. Hal böyleyken deyim yerindeyse sanayicinin bindiği dalı kesmesine anlam vermekte güçlük çekiyoruz. Çünkü bu süt yok olduğunu sanayiciler de söylüyor biz üreticiler de söylüyoruz. Sanayicinin hammaddesi süttür. Tabi ki ülkede bir enflasyon durumu var. Enflasyonla beraber her şeye zam geliyor. Enflasyonun düşmesi et ve süt fiyatıyla düzelmez ki sadece ete ve süte baskı yaparak diğer girdi maliyetlerindeki değişkenlikler varken fiyatı dikte etmek ülke hayvancılığına ve tarımına yapılan en büyük kötülüktür. Bizler de buna direniyoruz. Fakat tekelcilik oluşmuş, firmalar kendi aralarında anlaştığı için bu durumu aşamıyoruz.Bizler diyoruz ki bu hatalı karardan firmaların bir an önce dönmesini istiyoruz.”
“ÜRETİM AZALDI”
Son dönemde girdi maliyetlerini yükselmesiyle havan varlığının azaldığına dikkat çeken DSYB Başkanı Hasan Çetin, “Çünkü gerçekten üretim azaldı, üreten azaldı. 2022 yılından başından sonuna kadar neredeyse mevcut hayvan varlığımızın yüzde 30-40’ında azalma oldu. Hem damızlık düveler hem inekler ciddi oranda kesime gitti. İnsanlar zarar ettiği için hayvanını kestirmek zorunda kaldı. Aynı senaryonun tekrardan yaşanmaması adına bu süt fiyatlarının üreticinin emeğinin karşılığını alabildiği, üreticinin bir miktar da para kazandığı bir fiyat olması gerekiyor. Tabi ki marketlerde de fiyatlar yükseldi ama bunun sorumlusu üretici değil. Ülkede girdi maliyetlerinin arttığı bir durumda süt fiyatlarının sabit kalması matematiğe ve mantığa aykırı bir şey. Bizler de girdi maliyetlerimizin artmamasını istiyoruz. Girdi maliyetlerimiz artmasa bizim de fiyatın yükselmesi gibi bir talebimiz olamaz. Para kazandığımız noktada biz niye daha fazla kazanalım. Aç gözlülük gibi kesinlikle bir düşüncemiz, talebimiz, isteğimiz olamaz” diye konuştu.
“NE OLDU DA KENDİ BELİRLEDİKLERİ FİYATTAN VAZ GEÇTİLER”
Sütte üreticinin sattığı fiyat ile tüketicinin aldığı fiyat arasında ciddi bir makas farkı olduğunu belirten Hasan Çetin, “Süt fiyatında bir dikte olayı var ve bu hiç de hoş değil. Yani anlaştığımız fiyatı veren de sanayicilerdi fiyatı indiren de sanayiciler oldu. Burada bir karmaşa, mantıksızlık var. Ne oldu da verdiğiniz bu fiyattan neden vazgeçtiniz? Onlar da marketleri bahane ediyorlar ama sonuçta marketlerde de fiyatlara baktığınız zaman yüksek fiyatları görüyoruz. Biz üretici olarak sattığımız fiyatla tüketicilerin satın aldığı fiyat arasında ciddi bir makas farkı var ve bunu hepimiz biliyoruz. Burada bir düzenleme yapmak lazım. Bu işin üstesinden gelmek istiyorsak hem üreticimizin, hem tüketicimizin rahat ve bol ürüne ulaşmasını istiyorsak bunun birinci etmeni üretimi arttırmak, ikincisi de üretici ile tüketici arasında ne oluyorsa o makasa bir düzenleme getirmek gerekiyor. Yoksa öbür türlü her zaman üreticiyi günah keçisi ilan edilmesi doğru değil. Sütünde üretim zorlukları,maliyetivar. İnsanlar bu işi yapıyorsa yüzde 5-10 para kazanmayacak mı? Tabi ki kazanacaklar. Hiç kimse kâr etmeden zararına üretim yapmak istemez. Bakanlığımızda maalesef burada biraz sessiz ve sakin duruyor. Onların da bu süreçte müdahil olup üreticinin faydasına bir fiyatın çıkmasında onların da etkin olmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“ÜRETİCİ SADECE HAKKINI İSTİYOR”
Ulusal Süt Konseyi’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı toplantıda süt fiyatını güncellenmediğini söyleyen Hasan Çetin, “Ulusal Süt Konseyi geçtiğimiz günlerde toplandı ve yeni bir fiyat çıkmadı. Konsey üretim maliyetlerini 9,69 olarak açıkladılar ki üreticinin üretim maliyeti bu rakamın çok daha üzerindedir. Tavsiye fiyat üzerine bugün yüzde 10 bile koysanız şu anki süt fiyatının altında bir rakam çıkıyor. Bizim üreticimiz de çok fazla bir şey istemiyor. 11 TL+ soğutma bedeli istiyor. Burada aslında çok cüz’i rakamlar için koca hayvancılık sektörü heba edilecek. Bugün 1 lirayı vermeyen yarın belki 5-10 lira daha fazla para vermek zorunda kalabilecek. Göreve geldiğimden beri her fırsatta et ve süt sektöründe kriz yaşayacağız dedik. Keşke biz haklı çıkmasaydık, yanılsaydık ama yanılmadık. Biz genelde bakanlığımız olsun, diğer kurumlar olsun müdahale konusunda geç kalıyoruz. Bu da belki yüzde 5-10 veremediğiniz rakam belki size yüzde 50-60 olarak geri dönüyor. Bugün de aynı durumu yaşıyoruz, Şu an süt üreticinin istediği fiyat çok büyük bir rakam değil, sadece hakkını istiyor. Bugün siz bunu vermediğiniz takdirde 2-3 ay sonra bu hem tüketiciye, hem de sanayiciye misli misli yansıyarak gelecektir” dedi.
“SAMANIN FİYATI 4 LİRA OLDU”
Maliyetlerin giderek attığına da dikkat çeken Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Çetin, “İşin bir de maliyet boyutu var. Bugün samanın kilo fiyatı 4 tl olmuş. Yani insanlar 4 liraya saman alacak, yem fiyatları ortada, her ay 2-3 defa zam geliyor. Bu insanlar eleman çalıştırıyorsa yılbaşında personel giderleri arttı, başka giderleri arttı. Bunun üstüne koyarsak elektrik artmış o artmış bu artmış. Hal böyleyken bu insanların üretim yapmasını engellemenin bir gereği yok. Bu insanların üretimin içinde kalmasını istiyorsak tabi ki emeğini, alın terinin karşılığını alacaktır. Biz üretmeyelim demiyoruz. Ama tabi ki üretirken de kazanmak istiyoruz hep beraber. Yani alın terimizin karşılığını almak istiyoruz. Malum kuraklık var. Yazın kaba yemi kaça alacağız? Samanımızı, yoncamızı, silajımızı kaça alacağımız belirsiz. Belki su kaynaklarında sıkıntı olursa, kar ve yağmur yeteri kadar yağmazsa bunun bedelini ülke olarak hep beraber çekeceğiz. Durumböyleyken mevcut üretimi kısıtlayıcı hamleleryapmak bana göre çok yanlış bir uygulamadır. Bu hatadan inşallah enkısa zamanda firmalar döner, üreticinin hakkını verirler. Çünkü bugün üretici varsa sanayici var, bizler varız Üreticinin olmadığı bir çarkta kimsenin olmasına gerek yok” değerlendirmesinde bulundu.
“ET FİYATLARI İSTENEN DÜZEYDE DEĞİL”
POLİTİKA’ya yaptığı açıklama et fiyatlarını da değerlendiren DSYB Başkanı Hasan Çetin şu bilgileri verdi:
“Et fiyatlarında da durum aynı. Malum maliyetler sürekli artıyor. Bugün besilik bir materyal alsanız 250-290 kilograma ğırlığındaki bir hayvan 28-30 bin liranın üzerindedir. Bunu alacaksınız 8-10 ay besleyeceksiniz. Ama üretici hayvanını 10 ay sonra kaça kestireceğini bilmiyor. Şu anda da etin kesim fiyatında olması gereken 150-160 TL bandıdır. Şimdi maalesef et üretiminde de çok sıkıntılar yaşıyoruz. Genelde medyada et ve süt fiyatlarının çok yüksek olduğu algısı yapılıyor. Aslına baktığınızda et ve süt fiyatına baktığınızda ve bunu diğer ürünlerle kıyasladığınızda, maliyetleri ortaya koyduğunuzda bana göre olması gereken yerde değiller. Çünkü uzun yıllar ette ve sütte bir fiyat artışı olmadı. Malum ülkemizde pandemi süreci ve bundan sonraki süreçte de enflasyon ve ciddi gıda sıkıntısı dünya genelindeki emtia fiyatlarının artmasıyla beraber iğneden ipliğe her şey ciddi oranda arttı.
“FİYATLARA BASKI ENFLASYONU DÜŞÜRMEZ”
Et ve Süt fiyatının sürekli baskılanmasının sektöre zarar verdiğini kaydeden Hasan Çetin, “Et ve sütte fiyatı baskılamak enflasyonun düşmesinde çözüm olmuyor. Keşke farklı çözümlerle bunu aşabilsek. Baskıcı politikalar üretenleri üretimden kopartıyor. Üretici üretmediği zaman açık oluşuyor. Bu sefer de yurt dışından ya canlı ya da kesilmiş hayvan getiriyoruz. Bu da hem buradaki üreten insanların mağdur olmasına sebep oluyor hem de ülkenin gelirlerini yurt dışına vermiş oluyoruz. Burada maliyetleri göz önünde bulundurarak fiyatların oluşmasına müsaade etmeleri gerekiyor. Baskıcı bir yöntemle, uygulamayla bu işlerin düzelmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Zaten yıllardan beri hep aynı kısır döngü içerisindeyiz. İşte fiyatlar bir normalleşir, ondan sonra krizi girer üretici hayvanlarını kestirir, hayvancılıktan çıkar. Sonra döngüde yurt dışından hayvan gelir. Biz artık yurt dışından hayvan da getirmeyelim istiyoruz. Ama içerideki üretimi destekleyelim. Kendi genetiğimizle, kendi ırkımız olan verimli hayvanları kendimiz üretelim. Dışarıya döviz veriyoruz o paranın bir daha bize dönüşü yok. En azından para içeride kalırsa ekonomimizin çarkları içinde kalır” diye konuştu.