BİZİM Körfez’in lodosları, fırtınaları meşhurdur. Dalgalar sahili döver.
Hem öyle bir döver ki, sahil sular altında kalır.
O rüzgar, o fırtına milyonlarca lira para harcayıp “kentsel estetik adına çok güzel sahil düzenlemesi yaptık” diye övünenlerin neşesini, hevesini kursaklarında bırakır.
İşte Edremit’in sahil şeridindeki yazdan kalma düzenlemelerin, kışa girerken nasıl yerle bir olduğunu gördük geçenlerde.
***
BÜYÜKŞEHİR Belediyesi sıra sıra palmiye ağaçlarını dikerken kıyıya.. Bileni bilmeyeni cav cav konuştuydu:
“Niye palmiye dikiyorsunuz buralara, iğde neyinize yetmiyor?”
Öyle ya.. Palmiye dediğin ağaç dünyanın parası. Üç beş tane alınmıyor ki, giden paraya acımayasın.
Aldılar mı yüzlerce alıyorlar.
Rüzgar sahili dövünce, bu pahalı ve Marenostrum esintisi hissettirdiği zannedilen ağaçlar devriliveriyor!
Az beriye diksen sıkıntı olmayacak belki.
Denizin dibine dikince, kökünden söküyor fırtına.
***
BİRKAÇ ağacın devrilmesi, vatandaşın dilinde şimdi.
Sosyal medyada, o görüntüleri paylaşan paylaşana.
Hani durum böyle olunca, “Büyükşehir sahil düzenleme işinde şapa oturdu” diye sevinen de vardır.
Böyle durumlardan kendi payına keyif çıkaran tipler yok değil yani.
Büyükşehir veya kendi tercihleri olmayan yerel yönetimin her yanlış stratejisi, her hatalı uygulaması, bu arkadaşların mutluluk kaynağı olabiliyor. Tabi psikolojik bir rahatsızlık bu durum.
Bir de, neyin ne olduğunu bilen, yapılanın yanlışlığına dikkat çeken, ne olması gerektiğini söyleyen, “bu işleri az çok biliriz biz, yaptığınız işin doğrusu böyle olmalı, yanlış yoldasınız” diye uyaranlar var.
Büyükşehir yönetimi onları dinliyormuş gibi yapıyor, sonra yine bildiğini okuyor!
***
MEVZUNUN devamında, Büyükşehir’e ait kamyon ve iş makinaları sahile yanaşıyor.
Yıkılan palmiyeleri toplayıp götürecekler zannediyor ahali.
Sonra bir bakıyorlar ki, yazın dikilen ağaçları sıradan söküp almışlar.
Bir söylentiye göre, “ağaçlar daha fazla zarar görmesin diye söktük; yaza doğru yine dikeriz” diyormuş yetkililer.
N’apıyorsunuz; ortanca çiçeklerinden çelik mi alıyorsunuz?
Palmiye bunlar.. Koca koca ağaçlar.
Dikerken, “kışın bu ağaçları deniz yutar” diye düşünemediniz.
İnsanların denizle buluşacağı yerleri betonla doldurdunuz.
Sahilin en güzel yerini mesken tutan varsıllar istiyor diye kıyıyı palmiyelerle, sahili taşla, betonla kapladınız.
Bu düzenlemeleri o zaman görüp “ay ne iyi oldu, buna çok ihtiyacımız vardı, teşekkürler Büyükşehir” türü paylaşımlarla sosyal medyada şekil yapanlar vardı.
Şimdi tam tersini söylüyorlar!
***
FIRTINANIN deniz tarafından esip sahili döveni var.. Bir de dağdan esip sular seller halinde ne varsa denize taşıyanı.
Geçmiş zamanda dağdaki molozu sahile sürükleyip ortalığı darmadağın eden felaketleri de görmüşlüğümüz var.
Yani, ne yapılacaksa, oranın coğrafi ve meteorolojik koşullarına uygun, sağlam şeyler yapmak lazım.
***
GÖZ boyamak için vitrine çalışanlar, keşke o paracıkları altyapıya harcasalardı.
Yapılaşmanın hızla arttığı Körfez’de sağlıklı bir altyapı yok.
Arıtmalar yetersiz. Kanalizasyon hattı olmayan, fosseptik çukurlarını dolduran onlarca, yüzlerce mesken.
En çok da bu fosseptik olayı. Bu yaz yazlık sitelerin yaşayanları isyan bayrağı açtı hatırlarsanız.. Binalara boy boy pankartlar asıp, “kanalizasyon istiyoruz” diye haykırdılar.. Meydanlarda eylem yaptılar.
O sıra, vitrine çalışıyordu Büyükşehir.
Vitrin önemliydi.
***
BU fırtınadan sonra palmiyeleri söküp götürdüler.
Bir sonrakinde, “n’olur n’olmaz” deyip, döşedikleri taşları toplayıp götürürler mi?
“Yaz başında yine döşeriz…”
Ne diyelim.. Ah bu fırtınaların gözü kör olsun!
