CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, düzenlediği basın toplantısında TBMM’de görüşmeleri devam eden dezenformasyon yasasıyla ilgili sert eleştirilerde bulundu. Akın, basının ve sosyal medyanın susturulmak istendiğini öne sürdü.
Ahmet Akın’ın şunları söyledi:
“Ekonomik buhrandan enerji buhranına, tarım ve hayvancılığın yaşadığı krizden eğitimde sağlıkta, çalışma dünyasında, her noktada vatandaşlarımızın AK Parti iktidarının zulmüyle karşı karşıya olduğumuz ortadadır. Bu zulümden basınımız da mağdur oluyor. Türk milletinin kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Basın milletin müşterek sesidir. Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.” Ne güzel söylemiş. İleri görüşlülüğüyle, büyük devrimciliğiyle dünya lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk o günlerden bu günlere ışık tutmuş, yol göstermiş ve hala yol göstermeye devam ediyor.
Ancak bu ışığı görmeyen, bu yoldan çıkanlar ne yazık ki bilindiği gibi meclis açılır açılmaz sansür yasasının teklifini getirdiler ve AKP ve MHP’nin dezenformasyonla mücadele dediği sansür yasa teklifinin meclisten geçmesi halinde haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve iletişim alanında Türkiye’de kökten olumsuz bir dönüşüm yaşanacak.
Özetle seçim öncesi AK Parti iktidarı gazetecilerin haber yapmasını, yurttaşın en büyük hakkı olan habere ulaşımını engellemesinin ve haberin serbest dolaşımını engelleyerek toplumsal muhalefeti durdurmayı amaçlamaktadır. Bunlar kabul edilecek bir olay değildir. Şu ana kadar maalesef meclisteki çoğunlukları nedeniyle 12 maddesi geçti ve devam ediyor. İktidarın beğenmediği haberleri yazanların ve paylaşanların hatta beğenenlerin yargılandığı günleri göreceğiz.
Böyle bir şey kabul edilemez. Biz hür doğduk, hür yaşarız. Vatandaşımız haber alma özgürlüğüne ulaşmaktaki önüne konan her engel vatandaşın bütün bağımsızlığına, özgürlüğüne en büyük engel olacaktır. Seçimler öncesi sansür yasasını gündeme getirmek ancak AK Parti iktidarının aklına gelirdi. Algı siyaseti yapan iktidardan ne beklersiniz. Burada amaç sosyal medyayı seçime kadar kontrol altına almaktır. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğiz diyerek gelenlerin şimdi görevden giderayak yolsuzluk ve yoksulluğu gizlemek için yasaklardan medet ummaya başlamasıdır. Fikir ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, ekonomik özgürlüklerin önünde duvar gibi konulan bir yasadır bu yasa. Kanun teklifinde bazı muğlak maddeler de var.
Mesela 29’ncu maddede; “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçuna hapis cezası verilecek.” Bunu belirleyecek kim diye baktığınızda ve bu hangi ilke ve kriterlere göre belirlenecek diye baktığınızda bu iktidardaki memnuniyetsizlikleri ortaya koyuyor. Yani diyor ki “aman ha doğruları yazmayın, aman ha yolsuzlukları yazmayın, aman ha yasaklandı demeyin. Biz ne dersek onu verin, her şeyi pembe gösterin, biz bunu böyle devam ettirelim” deyip milletin aklıyla alay ediyorlar. Ama unutmasınlar milletimizin aklıyla alay edilmez, milletimiz seçim günü sandıkta milletin aklıyla alay edenlere aslanlar gibi hesabını sorar ve soracaktır. Bu sansür yasa teklifinin yerel medyaya da yaratacağı mağduriyetler var. En önemlisi yerel medyaların ki yerel medyalar hakikatten sosyal sorumluluk gibi çalışıyor. Kazanç yok, zaten matbaa basacak ortam kalmadı, sosyal medya üzerinden gidiyor. Böylelikle yerel medyanın sesini kısmak istiyorlar. Bir taraftan da ilan gelirleri kesiliyor. Gazeteciler işini kaybedecek, kalan bir avuç yerel medyanın da kapanmasına veya durdurulmasına yol açacak. İşte bunun için yasaya karşıyız. Resmi ilan verilebilir mecra büyüyecek ama aslında büyümeyecek. Yani yerel gazetelerin ana yaşam kaynağı olan resmi ilan gelirlerinin yüzde 75’i buharlaşacak ve yerel basın çalışamaz hale getirilecek.”