CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, ülke gündemindeki ekonomik ve siyasi gelişmeleri değerlendirdi. CHP İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında üreticinin sorunlarına ve beklentilerine dikkat çeken Ahmet Akın, Balıkesir’den örnekler verdi. Akın, “Böylesine verimli topraklara sahip olan Balıkesirli çiftçimiz, hayvancımız ne de fedakar Balıkesirli hemşehrilerim gerçekten hak ettiğini alamıyor. Bunu söylüyoruz ama hakikatten alamıyor ve büyük sıkıntılar içerisindeler. Her zaman Balıkesir’in tarım ve hayvancılığın başkenti olduğunu söylüyoruz Ama baktığınız zaman ekilmeyen topraklar ortada, köyler bomboş, süt hayvanları mezbahaya gidiyor. Peki, AK Parti mensupları bunları bilmiyor mu? Biliyor. Eskiden Balıkesir’in tarım ve hayvancılığın başkenti olması doğruydu. Ama milleti bitirdiler, tarım ve hayvancılığı artık bitim noktasına getirdiler. Onun için AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’da bazı desteklerden bahsediyor ama durum da ortadadır. Ekilmeyen topraklar, mezbahaya giden süt hayvanları ve bomboş köylerimiz var. Gerçekten milletin aklıyla alay etmemek lazım. Hayvancının, süt üreticisinin, besicinin, tarımla uğraşan vatandaşımızın yanında olmamız lazım. Onlar olacak ki esnaf da kalkınsın. Bunları söylüyorlar ama baktığımız zaman çiftçinin, süt üreticisinin, besicinin girdi fiyatları bir yılda sadece mazot yüzde 270 artmış, Bakıyoruz 7-8 ayda mazot yüzde 215 artış göstermiş, el insaf yahu. Üretici nasıl para kazansın? Girdi maliyetleri almış başını gitmiş. Süt üreticisi, besiciler aylardır kendini yırtıyor, feryat ediyor “maliyetler artıyor, biz bu işi bırakacağız” diyor. Üretici artık üretmeyi bırakıyor, tarımı terk ediyor, süt hayvanlarını ağlayarak mezbahaya gönderiyor ama seslerini duyan yok. Sadece saraydan birkaç güzel konuşmalar; onun ve şürekâsının yaptığı pespembe bir Türkiye tablosu ama gerçekler öyle değil. Artık her şeye 100’er 100’er TL zamlar geliyor. Baktığınız zaman altından kalkmanın imkanı yok” diye konuştu.
“EKONOMİ BİLGİSİ OLMAYANLAR EKONOMİYİ YÖNETİYOR”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın şunları söyledi:
“Hazine ve Maliye Bakanlığı Süt Konseyi’nin elini kolunu bağlamış, bakanlık ne derse o oluyor. Bir de komedi bakan Nebati de sadece bakıyor. Gözleri ışıltıyla bakıyor. Epistemolojik, heterodoks politika, nero ekonomi gibi daha önce kendisinin dahi bilmediği kavramlarla vatandaşın hayat pahalılığına kılıf uydurmaya çalışıyor. Kimseyi yemiyor, gözlerinden zam ışıldayan, beceriksiz bakan bunları kimse yemiyor. Bir de milletin alay konusu oluyorlar. En sıkıntılı şey şudur; eğer vatandaş devlet kurumlarına güvenini kaybederse bu çok tehlikeli bir şeydir. Hele devletin kurumlarıyla alay etmeye başlarsa çok daha tehlikelidir. Hakikatten millete alay konusu oldular. Vatandaşımız evinde tencereyi kaynatamıyor ama hala bunlar kılıf uydurma peşinde. Hakikatten ayıptır, yazıktır, günahtır.
Bu engin görüşlü bakan, gözleriyle fıkır fıkır fıkırdayan bakan, “çiğ süt fiyatları artınca yem fiyatları da artıyor” dedi. Bunlar Süt Konseyi’nin elini kolunu bağladı. Ekonomi bilgisi olmayanlar tarafından da ekonomi bakanlığı işgal altına alındı. Bakıyorum çiğ süt fiyatı hala 7,5 lira, ama marketlerdeki raflarda sütün litresi 21 lira. Burada soru şu; bu aradaki süt üreticisinin cebine girmeyen para nereye gidiyor. İşte burada devleti yönetenler ellerini vicdanlarına koymalıdır. Yani bu üretici zarar ediyor, süt üretimini bırakıyorlar, kim üretecek bunları? Aradaki farkı adaletli bir şekilde ortaya koymalı ve düzeni sağlamalıdır. Süt fiyatı artmadığı halde mazot ve yem fiyatları artmaya devam ediyor. Yani bakan Nebati her zamanki gibi yine yanılıyor. Akıl ve mantık dışı politikalarla milletin cebinden üç kuruşu da aldılar bir de milleti iyice borçlandırdılar. Neden? Çünkü vatandaşı borçlandırarak yönetme peşindeler. Yoksullukla vatandaşımızı imtihan ediyorlar, yoksullukla bu ülkeyi yönetmeye çalışıyorlar.
“TARIMI BATIRAN TARIM BAKANLARI DA GÖRDÜK”
Sektör çok uzun bir süredir can çekişiyor, üretici hayvanlarını kesiyor. En az 1 milyon damızlık ve süt ineği kesime gönderilmiş durumdadır. Bunun yerine yenisini koymaya kalksak 42 milyar lira lazım. Bu kadar parayı heba ettiler, bu kadar üreticiyi de perişan ettiler. Burada olay belli, çözüm de ortada ve açıktır. Parite 1 kilogram süt 1,5 kilogram yem almalıdır. Bu kadar basit. Biz tarımı batıran tarım bakanları gördük bu ülkede. Fransız tarımına destek verdiği için ödül alan tarım bakanları gördük. Bu ülkede kepeğin ekilecek bir şey zanneden tarım bakanları gördük. Bu bakanlar hakikatten bakıyor ama vatandaşa değil havaya ve bir de saraya nasıl yağcılık yaparım diye bakıyor.
Önümüz kış; çok tehlikeli bir noktaya gidiyoruz. Buğdayın, arpanın, kırmızı mercimeğin ekim zamanı geldi. Çiftçi tarlasına girecek ama mazotun, gübrenin yanına yaklaşamıyor. 9 ayda tarlaya atılacak taban gübre yüzde 200 zamlandı ve her gün zam gelmeye devam ediyor. Bu anlayışla da bu devam edecek. Çünkü üretimden yana olmayan, tüketimden yana olan bir iktidar var ülkede. Son 11 yılda Türkiye’de kayıtlı çiftçinin yarısı işini gücünü bıraktı. 11 yılda artan üretim maliyetleri karşısında para kazanamayan çiftçinin borcu da 230 milyar lirayı aştı. AK Parti iktidarını dinleyen çiftçimiz umduğunu bulamadı. Ben bir tane memnun olan çiftçi görmedim. 49 ili gezdim ve bu illerde memnun olan girmedim. Hele Balıkesir’de zaten çiftçi kan ağlıyor. Efendim, Erdoğan’ın AK Parti genel başkanının çiftçilerimize “bir karış yeri boş bırakmayın, biz arkanızdayız” dedi. Susurluk’ta ne oldu biliyor musunuz? Çiftçimiz AK Parti iktidarını dinledi ve her tarafa ayçiçeği ekti, karşılığını aldı mı? Hayır. Benim hemşehrilerim tüccara teslim edildi. 8 liraya kadar düşen fiyatlarla benim üreticim zarar etti. “Çiftçiye siz ekin biz arkanızdayız” deyin sonra da çiftçiyi desteklemeyerek yarı yolda bırakan AK Parti artık yolcudur. Yani yolcudur Abbas bağlasan durmaz. Toprağını ekemeyen, biçemeyen vatandaşımızın neticesini sandıkta görecekler. Çiftçimizi yalnız bırakan, sözleriyle aldatan AK Parti iktidarı önümüzdeki seçimde sandığa gömülecek.”
“BİR KİLO KIYMA 150 LİRA, TEK YUMURTA 2.5 LİRAYI AŞTI”
49 il gezdim ve şu an memleketimdeyim. AK Parti iktidarı vatandaş nezdinde sonlanmıştır. Nokta. Vatandaş seçim gününü bekliyor, onu da bilsinler. Yani çiftçi tarlasına gidemez, gübre atamazsa yiyecek ekmek nasıl bulacağız? Elin arpasına, buğdayına, mercimeğine muhtaç kalacağız bu şekilde. Bunun sonucu ne olacak? Artan enflasyon olacak. Ben dünyaya bakıyorum durum nasıl diye? Dünyada gıda enflasyonu hızla geriliyor biz de hızla artıyor. Dünyada yüzde 34 olan gıda enflasyonu Ağustos’ta yüzde 8’e indi, Bizde ise bu rakam yüzde 100’e yakın ve dünyanın tam 12 katı. İşte bu sorunlar karşısında bu ülkenin cumhurbaşkanı, bakanları nasıl uyku uyuyorlar. Konuşmak kolay da gerçekler burada, gerçekler acı. Gerçekler ekonominin mahvolduğu, üretimin bırakıldığı, çiftçinin, hayvancının artık üretmek istemediği, zarar üstüne zararla kalan bir Türkiye. Ocak ayından bu yana yani 9 ayda patates yüzde 170, şeker yüzde 164, süt yüzde 127, makarna yüzde 113, ekmek yüzde 98, peynir yüzde 90 zamlanmış durumdadır. Bir kilogram kıyma 150 lira, yumurtanın tanesi 2,5 lirayı aşmış durumdadır. TÜİK AK Parti iktidarının ilçe başkanlığı gibi çalışan, güvenini yitirmiş bir kurumdur. Onun açıkladığı enflasyon bile yüzde 83,5. İstanbul Ticaret Odası’na bakıyorum enflasyon yüzde 110, ENAK’ın açıkladığı ise yüzde 186. Biz hep söylüyoruz; enflasyon en acımasız halk düşmanıdır. Enflasyona sebep olanlar da AK Parti iktidarının ta kendisidir. Gerçek enflasyon çarşıda, pazarda, sokaktadır. Onun için vatandaşın filesini dolduramayanlar milletin gönlünü yapamazlar. Sadece algıyla, siyaset yaparak o file dolmuyor kardeşim. O yüzden artık düşün bu milletin yakasından. Hakikatten bu milletin AK Parti iktidarına bir gün dahi tahammülü yok. Bu kadar beceriksiz bir yönetimle Türk milletiyle yan yana olup, vatandaşın ekonomisine, cebine düşman olan bir iktidarın bir gün bile daha fazla kalması bu ülkeye bir gün daha zarar demektir.
“ÇİFTÇİNİN 230 MİLYAR LİRA BORCU VAR”
Biz gelince ne yapacağız? Biz tarımsal üretimde kullanılması için çiftçiye ÖTV’siz ve KDV’siz kırmızı mazot adı altında mazot vereceğiz ki vatandaşımız üretsin. Çiftçimizin kredi, su, elektrik borçlarının faizlerini sileceğiz, ana parayı uygun koşullarda yapılandıracağız. Ziraat Bankası kuruluş amacına uygun olarak çiftçiye üretim için ucuz kredi verecek, banka kendi özüne dönecek. Çiftçiye verilecek destek milli gelirin en az yüzde 1’i olacak. Ödeme de her yıl ekim ayında yapılacak. Şu an milletin, çiftçinin hakkını ödemiyorlar. Benim çiftçimin 230 milyar TL borcu var ama alacağı para da var onu ödeyin. Ürün taban fiyatlarını bir yıl öncesinden açıklayacağız. Hububat, yağlı tohum, bakliyat gibi ürünlerde alım garantisi vereceğiz. Vatandaş kumar oynamayacak, alım garantisi olduğunu bilerek ekim yapacak. Cumhurbaşkanlığımızın ilk kararlarından bir tanesi Stratejik Planlama Teşkilatı’nı kurmak olacak. Şu anda ülkede plan, program yok. Tarım kooperatiflerinin yaygınlaşmasını teşvik edeceğiz. Tarım destekleri ve araçları haciz edilemeyecek, teşviklerden kesinlikle kesinti yapılmayacak. Hasat döneminde ithalatı yasaklayacağız. Çiftçimiz kazanacak, çiftçimiz zarar etmeyecek. Yani toprak kazanmazsa, esnaf nasıl kazanacak. Toprak kazansın, köyler dolsun, insanlar köylerine gitsin.
“AMPUL SÖNECEK, HESAP VEREN ŞEFFAF BİR YÖNETİM GELECEK”
Çiftçimizin durumu böyleyken esnafımızın durumu nasıl olsun? İyi mi, değil. AK Parti iktidarının ekonomik buhranı esnafımızı perişan etti. Bakın bunlar gerçekler. AK Parti algısı bir tarafta, ama gerçekler göz önünde. Geçenlerde 28 maddelik tasarruf tedbirleri açıkladılar ama ilk önce kendileri tasarruf yapsın. Şunu net söyleyeyim; bu ülkenin, vatandaşımızın yapacağı en büyük tasarruf ampulü söndürmek olacak ve önümüzdeki seçimde de bu ampul zaten sönecek, aydın bir Türkiye’yi, herkesin kazandığı bir Türkiye’yi, hesap veren bir yönetimi, şeffaf, verdiğin verginin hesabını veren liyakatli yönetimleri Millet İttifakıyla birlikte göreceğiz. Esnaf olmadan eşraf olmaz. Biz böyle öğrendik. Çocukluğumuzdan beri esnaf olmadan eşraf olmamasını babamızdan, dedemizden öğrendik. Hiç merak etmesinler esnafımız da kazanacak. 2022 yılının ilk 8 ayında 74 bin 581 esnaf işyerini kapatmış durumdadır. Balıkesir’de bin 763 esnaf işyerini kapatmış durumda ve Türkiye sıralamasında en önlerdeyiz. Esnaf zaten pandemi süresince artan girdiler, maliyetler, fatura zamlarıyla karşı karşıya kaldı ve geçmiş dönem borçları altında da hala eziyet çekmeye devam ediyor.
Hayat pahalılığı ve enflasyon vatandaşlarımızın alım gücünü azaltınca vatandaşlarımız 3 yerine 1 almaya başladı. Hatta evine ekmek, et, süt, zeytin alamayan vatandaşlarımız var. Balıkesir il, ilçe, mahalle ve sokaklarını karış karış dolayan bir milletvekili olarak söylüyorum; vatandaşımızı da, esnafımızı da çiftçimizi de bitirdiler. Hiç name okumasınlar; 20 yıldır iktidarda olanlar şimdi çıkıp algı siyaseti yapıp vatandaşa hoş gözükmek yerine sanki muhalefette bir partiymiş gibi algı siyaseti yapacaklarına çıkıp vatandaş, millet, çiftçi, köylü, esnaf aşkıyla milletine hizmet etsinler. Vatandaşın sofrasından ürünler azalıyor. Evlatlarımız, gıda kriziyle karşı karşıyalar. Bunun hesabını kim verecek? 20 yıllık iktidarda ülkeyi getirdikleri durumu iyiymiş gibi anlatanlar mı verecek hesap? Esnafımız sattığı ürünün yerine yenisini koyamıyor. Kasaplarımızın elektrik faturası kirasının üstünde geliyor.
“VATANDAŞIN ALIM GÜCÜ ARTMAZSA ESNAF DA KAZANAMAZ”
Esnaflar için biz ne yapacağız? Esnafların bankalara ve Esnaf Kredi Kefalet Kooperatiflerine olan borçlarının faizleri silinmedikçe özellikle faturalarda esnaflara yönelik tarifeler getirilmedikçe, esnaf iflaslarındaki artış ne yazık ki geçen yıl olduğu gibi 100 bini aşabilir. İşte bunları bilerek uyku uyumak lazım. Cumhuriyet Halk Partisi esnaf için ne yapacak? Ticaret erbabına sicil affını hemen getireceğiz. Kira stopajını kaldıracağız. BAĞ-KUR borcu olsa dahi esnafın ve bakmakla yükümlü olduğu ailelerinin sağlık haklarından yararlanmasını sağlayacak net yasal düzenlemeleri yapacağız. Esnafımıza emeklilik için geriye doğru borçlanma hakkını tanıyacağız. Esnaf Destekleri Sigorta Fonunu kuracağız ve Esnaf Bakanlığını inşa edeceğiz. En önemlisi; vatandaşımızın alım gücünü artıracağız. Vatandaşımızın alım gücü artmadıkça esnaf nasıl mutlu olsun? Vatandaşın alım gücü artacak ve esnafımız mutlu olacak.
“FAİZ LOBİLERİ ERDOĞAN’I ÇOK SEVİYOR”
Erdoğan konuşuyor faiz lobisi kazanıyor, 84 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kaybediyor. Bu kadar nettir. AK Parti’nin genel başkanı Erdoğan Balıkesir’den faiz lobilerine mesaj gönderiyor. Diyor ki; “Bu kardeşiniz bu görevde olduğu müddetçe faiz her geçen gün, hafta, ay inmeye devam edecektir” diyor. Bu ülkede faiz lobileri en çok Erdoğan’ı seviyor. Bu hükümet bu yılın ilk 8 ayında bütçeden 174 milyar lira faiz ödemesi yaptı. Bakan Nebati’nin milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak dediği kur korumalı mevduat için milletin hazinesinden ödenen faiz 76 milyar liradır. Sadece 8 ayda bütçeden faiz için yapılan toplam ödeme 250 milyar lira ey Erdoğan. Aynı dönemde bakıyorum çiftçiye ve esnafa verilen destek ne kadar? Bunları aldı ama acaba çiftçiye, esnafa ne verdi? Dünya üzerinde üretici enflasyonunun en yüksek olduğu ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir. Halk çiftçiye 25 milyar lira; yani faize verilen oranın onda birini vermişler. El insaf konuşmak kolay çiftçimizin, esnafımızın elinden tutun. Peki, Halk Bankası eliyle esnafa verilen destek ne kadar? 6 milyar lira. Yani faize verilen rakamın 42’de 1’idir. Hayat pahalılığına bu kafayla bu ülkeye AK Parti’nin vereceği hiçbir şey kalmamıştır. Enflasyon en büyük en sinsi halk düşmanıdır. En adaletsiz de vergidir. Enflasyon milletin satın alma gücünü kemirir, parasını pul eder, ne sofrada ne tencerede bereketi bırakmaz.”