Değişim sosyolojik bir kanundur. Toplumlar değişir. İnsanlar değişir, çevre değişir. Balıkesir şehrinde 40 yıldan bu yana çok şeyler değişti. Eski Balıkesir, tarihin sayfalarında ve hafızalarda kaldı. Şahit olduklarımı, takib edebildiklerimi bu köşede dile getireceğim. Yeniler için belki faydalı olur. Bu hususta Kamil Aslıer’in “Maziye Açılan Küçük Bir Pencereden Balıkesir” adlı 3 ciltlik kitabı şehrin yakın tarihi ve hafızası bakımından çok önemli. İyi ki bu çalışmayı yapmış. Ben şahsen kendisine teşekkür ediyorum. Bu şehre büyük bir hizmette bulunmuş. 1
Necatibey’de çalıştığım yıllarda, son sınıfa geçen öğrencilere bitirme çalışması (tez) verilirdi. Öğrenci mezun olmak için bu tezi başarmak zorundaydı. Tezin konuları çeşitli olurdu. Ben danışmanı olduğum öğrencilere konu olarak ekseriya yakın köylerin coğrafi yönden araştırılmasını verirdim. Buna monoğrafya derdik. Mesela Üçpınar Köyü’nün Monoğrafyası gibi. Köylere öğrencimle beraber ekseriya ben de giderdim. Köyün tarihine de değinmek gerekirdi. Sizin köyün tarihi nedir kimler kurmuş ? sorusu sorulunca “Ne bilem ben” cevabını alırdık. Çok üzülürdüm. Köksüz bir toplum muyuz biz diye. Halbuki orası hakikatta eski bir Osmanlı köyü idi. Demek ki köy halkının hafızasından silinmiş. Köy halkı tarihini ve kimliğini kaybetmiş.
Bu durum şehirler için de geçerlidir. Şehir hafızasını kaybede kaybede kimliksiz , kozmopolit bir kent haline dönüşür. Balıkesirimizin bu akıbete uğramaması için eski özeliklerini eski kimliğini bilmemiz, kaydetmemiz ve arşivlememiz gerekir. Şehrin kent arşivi bu hususta yerinde bir teşebbüstür.
BİR ZAMANLAR KERVANSARAY OTELİ VARDI!
Ben Balıkesir’e ilk ayak bastığımda Otogar, şimdiki toplu taşıma adı verilen meydanın yerinde ve Şeyh Lütfullah Camisi ile karşı karşıya idi. Fazla hareketli olmayan küçük bir otogar. Günümüzdeki Balıkesir otogarı modern, rahat ve kullanışlı. Ayşebacı‘nın tarım toprakları üzerinde yer alsa bile…
Eski otogarın yanında Balıkesir’in en lüks ve en güzel, en büyük konaklama tesisi Kervansaray Oteli vardı.. Bu otel Balıkesir şehrinin simgesiydi adeta. İnsanların çeşitli vesilelerle birbirlerine gönderdikleri kartpostallardan, Balıkesirle ilgili olanlarda muhakkak bu otelin resmi de vardı. Önünde yükselen 7 palmiye ağacı (Washingtoniafilifera) ile birlikte.
Bu tropikal ağacın hem de 7’sinin, kendi iklim alanının dışında yetiştirilmesi gerçekten takdire şayan bir iştir. Ağaçlar otelin ön kısmında güneye bakan cephedeydi. Yüsek bina onları soğuk kuzey rüzgarlarından korumuştu. Bu ağaçların anavatanı Amerika Birleşik Devletleri’nin bir eyaleti olan Kaliforniya’nın kuzey kısmı idi. (2) Fidanlar oradan getirilmişti.
Otel Kervansaray yakın bir geçmişte istimlak edildi. Fakat palmiyeler birbirine omuz vermiş 7 kardeş gibi şehrimize güzellik ve özellik katmaya devam ediyor.
KENDİSİ GİTTİ TABELASI KALDI YADİGÂR…
Tren Garı ve Demiryolu Osmanlı Balıkesiri’nden kalmadır. Bunlar 1912 yılında Fransızlar tarafından tesis edilmiştir . İstasyonun ana binasında orijinal “Balıkessir “ yazısını görmek hala mümkündür.. Balıkesir Garı, şehrin gelişim tarihi ile ilgili, şehirle özdeşleşmiş bir yapıdır. 1986 yılında tescil edilmiştir. Lokasyonunu ve aktivitesini sürdürmesi yerinde olur. Hatırlanacak olursa, Cumhuriyetin ilk yıllarında Havran’dan Edremit’e ve Akçay’a tren işlerdi. Şimdi atıl ve sessiz bir şekilde bu istasyon akıbetini bekliyor. Yine aynı yıllarda Küçükkuyu’ya İstanbul’dan gelen ve İzmir’e giden yolcu ve posta vapurları uğrardı. Şimdi caddenin kenarında bir yapının duvarındaki, levhada “Küçükkuyu Vapur acentesi” yazısı kalmıştır. Tren Garımızın böyle akıbetlere uğramasını istemeyiz.
NOSTALJİSİNİ KORUYAN CADDELER…
Şeyh Lütfullah Camisi‘ne komşu, Gazi Bulvarı’nın başlangıcındaki Orduevi de şehrin yakın tarihi ile ilgili binalardandır.İ nşa tarihi muhtemelen 1934 veya 1936 yılında olmalıdır. Bu bina ve çevresine ait 1940 yılında çekilmiş bir fotoğraf vardır. 1990 yılında tescil edilmiştir.
Balıkesir’in eski Belediye binası Anafartalar Caddesi’nde günümüzde Kuvayı Milliye Müzesi olan bina idi. Yeni Belediye binası Vasıf Çınar Caddesi’ndedir. 1980 yılında hizmete girmiştir.Çok katlı yüksek bir binadır. Şehir büyüdükçe eski belediye binası kifayet etmemiştir.
Gazi Bulvarı başlangıcından Ali Hikmet Paşa Meydanı‘na giden caddenin temeli eski bir kervan yoludur ki, istasyonun bulunduğu mevkiden şehre dahil olur ve Zağnos Paşa Camisi‘ne ulaşırdı (3). Şimdi bu yol Cumhuriyet ve Yaymacılar caddesi olarak iki kısımdır. Nostaljisini kısmen korumaktadır. Söz konusu yolun üzerinde Şeyh Lütfullah Camii, helvacı ve şekerciler, giyim mağazaları, ayakkabıcılar, simitçiler gibi meslek erbabının dükkanları , iş yerleri bulunmaktadır. Alaca Mescit, İbrahim Bey Camisi de bu caddededir. Bu yol sit alanı içinde olup şehre bir karakter ve özellik kazandırmaktadır.
Ali Hikmet Paşa Meydanı’nda ufak tefek değişiklikler olmuştur. Fakat fıskiyesi varlığını hala sürdürüyor. Balıkesir’e ait eski kartpostallarda bu meydanın ve arka plandaki Sümerbank binasının resmi vardı. Sümerbank binası ad değiştirerek varlığını sürdürmektedir. Kırk yıl önceki Balıkesir’de mağaza müşterilerle dolar taşardı. Büyük bir canlılıkla alışverişler yapılır, yerli üretim olan malları adeta kapışılırdı. Bina 2003 yılında tescil edilmiştir.
Balıkesir’de ana caddeler olan Millikuvvetler, Anafartalar, Vasıf Çınar, Örücüler caddesi, Gazi Bulvarı plan olarak değişmemiştir. Fakat kenarlarındaki bazı binalar yıkılmış yerlerine yenileri yapılmıştır.
BALIKESİR’İN EN HAVADAR BÖLGESİ…
1980’den beri Paşa Camii etrafı çok değişime uğradı. Bu camiyi 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed‘in veziri ve aynı zamanda hem eniştesi hem de kayınpederi olan Zağnos Paşa yaptırmıştır. Zağnos Paşa İstanbul’un ve Trabzon’un fethinde de bulunmuş bir devlet adamıdır. Bir külliye halinde yaptırdığı caminin vakfiyesi mevcuttur.
Paşa Camisi’nin yapılışı hakkında halk arasında şöyle bir menkıbe anlatılır. Cami yeri olarak havadar esintili bir yer aranıyormuş . Bunu belirlemek için çeşitli yerlere et asmışlar. Et en fazla caminin şimdiki yerinde kokmadan dayanmış Gerçekten de burası Balıkesirin en havadar mahallidir. Yakın zaman öncesine kadar Cami’nin karşısında Hal binası vardı. Bu bina kullanılış bakımından fevkalade kolay rahat bir bina idi İki katlıydı. Alt katta kasaplar, manavlar, zahireciler, aktarlar, balıkçılar çok düzenli bir şekilde yerleşmişti. Bina yıktırıldıktan sonra yerine AVM yapılması gündeme geldi. Tabii o yüksek bir bina olacaktı. Şehir sakinleri AVM yapılması düşüncesine hoş bakmadılar. Zira halkın hava alacağı yeşil alanları az olan kentin tek havadar yerinin önü kesilecekti. Zaten Hasan Baba Çarşısı‘nın olduğu bina hava akımını kesiyordu. AVM yapılsaydı daha da kötü olacaktı. Netice olarak boşaltılan alana hiçbir şey yapılmadı. Mesai sona erdikten sonraki saatler ve tatil günleri bu alan ve çevresindeki yerler hınca hınç doluyor.
Günümüzde Paşa Camii restorasyonu bitmiş, etrafı açılmış ve avlusu düzenlenmiştir. Şehir halkının yeşil alanlara ne kadar ihtiyaç duyduğunu gözlemlemek için sıcak yaz günlerinde merak edenlerin buraları dolaşması tavsiye edilir.
BALIKESİR’İN ESKİ PAZARLARI…
40 yıl önce, Hisariçi Mahallesi’nde Vakıf İşhanı’nın karşısındaki Şehit Kamil Parkı’nın yerinde Yoğurt -Peynir Pazarı vardı. Mahalli giysileriyle köylerden gelen kadınlar buraya peynir, bakraçlar içinde yoğurt, lor, tereyağı, kaymak, süt getirirlerdi. . Çok canlı alışveriş olurdu.
Balıkesir’in tarihi ve geleneksel Salı Pazarı geniş bir sahaya kurulur ve Edremit Caddesi (Dr. Ahmet Toprak ) çevresindeydi. Pazar kaldırılmıştır. Tarihi devirlerde Balıkesir’in fonksiyonu bir panayır, bir pazar ve bir ticaret şehri olmasıydı. Bu işlevini yine sürdürmektedir.
1980’lerde şehrin içinden geçen Kızpınar Deresi boyunca faaliyet gösteren abacılar, keçeciler, debbağlar (tabakçılar) faaliyetteydiler. Debbağların yerleri Tabak Sokak adı altında günümüze yadigar kalmıştır. Balıkesir’in abaları, şayakları, kepenekleri, keçeleri çok meşhurdu. (4)
Anafartalar Caddesi’nin Soma Caddesi tarafında ve Anafartalar’a paralel olan Atalar Caddesi’nde de Cumartesi günleri pazar kurulurdu. Trafik sıkışıklığı sebebiyle bu pazarın yeri değiştirilmiş ve demiryolunun kuzeyine Sanat Okulu civarına nakledilmiştir. Cumartesi pazarı da bol, ucuz ve çok hareketli bir pazardı.
ANAFARTALAR CADDESİ’NDE BİR ZAMANLAR…
Caddenin Necatibey Egitim’e doğru giden kısmında solda tarihi Kasaplar Camii bulunmaktadır. Yakın zaman önce restorasyon geçirmiş ve önündeki çeşmesi ihya edilmiştir. Yine bu kısımda Anafartalar Caddesi üzerinde sağda köşede Sarıkap Kasap Dükkanı varlığını 40 yıldır sürdürmektedir; (tabii bu dükkanın evveliyatı da vardır). Günümüzde Altıeylül Mahallesi’nde kalmış olsa da Kasaplar Camii Kasaplar Mahallesi ile ilgili bir mabettir.
Yine 40 yıl önce , Anafartalar Caddesi üzerinde taş şadırvanı geçince, Necatibey istikametine doğru solda bir Tahta Camii vardı. Eski kayıtlarda bilgisine rastlanan bu caminin 15. yüzyıldan kalma olduğu anlaşılmıştır.(5) Maalesef bu tarihi eser, 1980’li yılların başında yıktırılmış ve yerine apartman yapılmıştır.
Anafartalar Caddesi’nin sona erdiği ve Soma Caddesi’nin başladığı kavşakta sağda köşede tarihi bir çeşme vardır. Kavşak civarına Çardaklı denir. Kitabesinden 1723 yılında yapıldığı anlaşılan bu tarihi Osmanlı çeşmesine halk nedense Sülüklü Çeşme adını takmıştır.( 6)
Kasaplar Mahallesi’ne dahil olan Çardaklı’da da Serpen Kasap, Dereçiftlikli Kasap gibi meşhur kasaplar vardı.
O yıllarda Atalar Caddesi’nin Çardaklı tarafında tek katlı, dışı kireç badanalı, küçük ve yere yakın pencereleri olan mütevazı kerpiç-taş karışık evler vardı. Cumartesi Pazarı burada da kurulurdu.Yol kenarına oturmuş temiz yüzlü dedeler nineler köylerinden getirdikleri malları az bir fiyata satarlardı. Tabii o günler ve o insanlar mazide kaldı.
Bir de yine Atalar Caddesi’nin Çardaklı kısmının biraz ilerisinde sağda bir Namazgâh vardı. Bir evin bahçe içinde kalmıştı. Günümüzde Belediye’nin bu tarihi eserle ilgilendiği göze çarpıyor. Gerek Anafartalar ve gerekse Atalar caddesinin kenarları daha sonra apartmanlarla dolmuştur. Fakat maalesef standart bir ölçüye uymayan karmaşık binalarla…
NECATİBEY EĞİTİM FAKÜLTESİ’NE DAİR…
Soma Caddesi’nin Çardaklı ucuna yakın bir yerde ve Dinkçiler Mahakkesi sınırları içinde kalan arazide Balıkesir’in tarihi ve güzide Eğitim kurumu Necatibey Eğitim Fakültesi yer alır. Aslı, Osmanlılar zamanında kurulmuş olan Darülmuallim’e dayanır. Ancak şimdiki bina 1936 ‘da yapılmıştır. Planını çizenler ve inşa edenler Almanlardır. İki katlı idi. Boyu eninden uzun, estetik, kullanışlı, aydınlık ve sağlam bir bina. Bir eğitim müessessi olacağı düşünülerek yapılmış ve her şeyi ona göre planlanmış mükemmel bir yapı idi. Etrafında geniş ve bol ağaçlıklı bir bahçesi vardı. Sonraki yıllarda bahçe binalarla dolduruldu. Almanlar daha o yıllarda binayı yaparken Balıkesir’in depremselliğini dikkate almışlar ve binayı sağlam bir zemine oturtmuşlar. Ben dikkat edip araziyi incelediğimde binanın neojen kireçtaşları üzerinde olduğunu gördüm. Şimdi bizim kulaklarımız çınlasın acaba şehrimizin alüvyonlar üzerine yayılmış kaç mahallesi var ?
Ben Necatibey’deki görevime başladığım yıllarda (1980) ana giriş kapısı ön tarafında bir havuz vardı. Yanında fidan halinde bir defne ağacı. Yıllar sonra havuzun kaldırıldığını gördüm. Meğer Necatibey’de mezun duruma gelen son sınıf öğrencilerini havuza atmak varmış. Defne ağacını da son gördüğümde 15 metre boyunda kalın ve koca bir ağaç olmuştu.
BÖLGE ESNAFINDAN TANIDIK SİMALAR…
Necatibey ve Çardaklı’nın yakın çevrelerinde esnaftan bazı tanıdıklarım vardı. Berberlik mesleğini icra eden rahmetli Muzaffer Mizan abi, sevdiğim ve saydığım kişilerdendi. Aslen Demirkapılıydı. Kasaplar Mahallesi Muhtarlığı ihtiyar heyetindeydi. İlerlemiş yaşına rağmen işine bisiklette gider gelirdi. Temiz giyimli, temiz simalı nazik, kibar bir adamdı. Dükkanındaki eski radyosundan şarkılar programını açar dinlerdi. Anafartalar Caddesi’nin sonunda Çardaklı’da kırtasiyeci Gökköylü Ünal, Muzaffer Abi’nin dükkanına yakın Kırtasiyeci Bülent en çok alışveriş yaptığım esnaflardandı.
Yine buralara yakın Manyaslı (Kırımlı Tatar), berber Ahmet, Akçaköylü berber, Dedeburunlu kardeşler ve kahveleri, bakkal İsmail Tozduman 40 yıl önceki esnaflardı.
KOCA KÖYDEN BÜYÜKŞEHİR’E…
80’lerin başlarında YÖK kanunu çıkıp Necatibey Fakülte olunca bizim bölüme İstanbul Üniversitesi’nden geçici görevle (şimdi Prof.) Coğrafyacı olarak Barış Mater ve tarihçi olarak (şimdi Prof.) Nezihi Aykut geldi. Hafta sonu İstanbul’a giderler hafta başı gelirlerdi. Geldiklerinde “Büyük köye hoş geldik “diye gülüşerek birbirleri ile şakalaşırlardı. 80’lerin Balıkesir’i sessiz, sakin, ucuz, köylü kadınlarının yeldirmeli, beyaz başörtüleriyle şehir içinde her yerde sık sık göründükleri, at arabalarının işlediği, motorlu vasıtaların , yeni ve yüksek binaların az olduğu ve milyonluk metropol İstanbul’dan gelenlere göre köy havasında bir şehirdi. Necatibey’in bahçesinde bile hususi araçların sayısı 10 ‘u geçmezdi.
Şehrimizin nüfusunun o zamandan bu zamana kadar değişimi hakkında bir fikir vermek için aşağıdaki tabloya bakmak yeterlidir.
1980 yılında 124 051
2000 yılında 215 434
2020 yılında 322 395
40 yılda yaklaşık üç katı artmış. Artık Balıkesir görünüş ve yaşayış olarak gerçek bir şehire dönüştü sayılır. Köy ve köylülük kültürü, imajı hemen hemen silinmek üzere. Belediyecilik ve şehircilik anlayışı da 40 yıldan bu yana epey gelişme gösterdi. Şehir denilince betonarme binalar topluluğu anlayışı da terk edildi sayılır. Günümüz Balıkesir’i görüntüsü ve hayat tarzı , fonksiyonları ile tam bir şehir. Tabii ki geldiği bu seviyede duracak değil. Daha da ileri gidecek. Fakat kimliğine, mazisine, tarihi ve kültür varlıklarına sahip çıkarak. Yoksa eskiyi yıkıp daima yeni binalar yapmaya , çok modern görünsün düşüncesinin ürününe menfi değişme denir.
Şehrimizin yukarıda bahsedilen faaliyetler doğrultusunda açık alanları, yeşil alanları yeterli, rahat, ferah , kozmopolit değil, kültürüyle, tarihiyle baskın çıkan kimlikli bir hüviyete sahip olmasını diliyor ve istiyoruz.
Ayrıca, 40- 50 yıldır, iş yerlerinde, mesleklerini hakkıyla icra eden, esnaflarımızı, meslek erbaplarımızı ve tüccarlarımızı hatırlamak, onları onore edip ön plana çıkarmak ve mekanlarıyla birlikte devamlarını sağlamak, şehrimize ayrı bir özellik, güzellik ve şahsiyet kazandıracaktır. Bu hususta en çarpıcı örnek, İstanbul’da Mısır Çarşısı kapsında asırlık kahveci dükkanı olan Kurukahveci Mehmet Efendi ve Mahdumları’dır. Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış olan ünü sebebiyle dükkanının önünden uzun müşteri kuyrukları eksik olmaz.
Bizler de hemşehri olarak yanlış yapılanlara dikkat çekmek, tenkit etmek, doğru yapılanları da takdir etmek durumundayız. Amaç daha güzel, daha yaşanabilir ve kimliğini kaybetmemiş bir şehrin oluşması.
1) Aslıer, K. (2021), Maziye Açılan Küçük Bir Pençereden Balıkesir cilt 1,2,3, İkiz Kağıtçılık, Balıkesir.
2) Efe, R.; Cürebal, İ.; Soykan, A.,Sönmez, S. (2016), Kent Peyzajında Kullanılma Pootansiyelleri Bakımından Balıkesir İlinde Doğal Olarak Yetişen Bazı Ağaç Ve Çalı Türlerinin Değerlendirilmesi
3) Aslıer, K.(2021),a.g.e
4) Mutaf, A. (2003), Salnamelere göre Karesi,(1847-1922), Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı, Balıkesir.
5) Öntuğ, M. M. (2003), XVII. Yüzyılın İlk Yarısında Balıkesir Şehrinin Fiziksel Demopgrafik ve Sosyo Ekonomik Yapısı, (Doktora Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı, Konya.
6) Aslıer, K.(.2021, a.e.g.