100. yılları kutlamakla geçecek ileriki günler.
Büyük Zafer 100 yaşında meselâ.. Düşman işgalinden kurtuluşun 100. Yılını kutluyoruz.
Önümüzdeki yıl, cumhuriyetin 100. Yılı.
Aynı zamanda Lozan Antlaşması’nın.
***
- Yıl EML’den mezun oldum ben. Ama o 100. Yıl, bu 100. Yıl değil.
Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı anısına okulun adını değiştirmişlerdi.
Başladığımızda 2. EML’ydi adı.. Sonra 100. Yıl oldu.
***
MADEM 100. Yılı kutluyoruz.. Balıkesir’de 100. Yıl adını verelim önemli bir caddeye.. Ya da bir okula.
Az gelir derseniz, bir mahalleye verelim.
- Yıl Mahallemiz olsun!
***
BUGÜN Balıkesir’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü.
- yılı yani.
İnsan ömrü için uzun, ama dünya zamanı olarak bakarsak çok kısa, mini minicik bir süre.
İnsanoğlu çok şey sığdırıyor yüz yıla.
Bir işgali sığdırıyor meselâ.. Gâvur çizmesinin toprağı çiğnediği, özgürlüğün bitip esaretin başladığı, işkencenin, zulmün, baskının, tecavüzün, ölümün kol gezdiği bir süreç.
Ondan önce direnişi var bu coğrafyanın; işgalciyi emeline ulaştırmamak için sürdürülen bir direniş.
Hepi topu iki üç yıl dersiniz ama, o kısacık süre yüz yıldır anlatılıyor, yazılıyor; bundan sonraki yüz yıllarda da anlatılacak, yazılacak; unutulmayacak.
Sonra bağımsızlık savaşı.. Az buz iş mi?
Bitmiş, tükenmiş bir milleti uyandırmak, ikna etmek, bağımsızlık savaşının senaryosunu yazmak, millet meclisi oluşturmak, her adım, her hamle için ortak karar almak, düzenli orduyu kurmak, dört bir yanda işgali bertaraf etmek için çabalamak, cepheler oluşturmak, savaşmak, yenilmek, yenmek, püskürtmek, stratejik hamlelerle işgalcileri boşa çıkarmak, illeri, ilçeleri, köyleri işgalden arındırmak; en sonunda İzmir’de denize döküp geldikleri yere geri göndermek.
Biz 100. Yılında, bağımsızlık savaşından galip çıkmanın onurunu yaşıyoruz.
İşgalci, Küçük Asya’dan kovulmanın kini ve öfkesini taşıyor 100 yıldır!
***
FAKAT, milli gün bayramların içinin boşaltıldığı, kavramların tüketildiği, devlet erkanının bir mazeret bulup kutlamalara katılmadığı, kısa pas bir çelenk töreniyle geçiştirildiği günleri de gördük hepimiz.
Adına ‘milli’ dediğimiz bayramlar ‘resmi’ olarak adlandırıldı; mülki erkanın katılma zorunluluğu bile bulunmuyordu.
Sonra birden bire ‘milli’ değerlere sarılma gereği duydular; milli olan her şeyi sahiplenmeye başladılar. Şimdi bakıyoruz, 100. Yıl için muhteşem kutlamalar yapılıyor. Kimisinde şenlik, kimisinde festival.. Konserler, gösteriler, bando mızıka, tiyatro.. Mehteri, askeri bandosu, belediye orkestrası.. Yöresel ürünlerin öne çıkarıldığı kurtuluş panayırları falan.
Her yerde şenlik festival. Kurtuluş günlerinin ve büyük zaferin bu formatta kutlanması memnun ediyor bizi. Ama sormak istiyor insan: Ne değişti, ne oldu; dün içleri boşaltılırken bu kutlamaların, şimdi niye dolu dolu oldu?
İnanarak mı kutlanıyor, konjönktürel mi durum?
***
6 EYLÜL’ü kutluyoruz. Balıkesir’in yakın tarihi açısından en önemli gün!
Tabi 1922’de, Altıeylül ilçesi yoktu.. Balıkesir vardı; bütündü.
Büyükşehir yasasıyla şehir merkezini ikiye ayırdılar.. Biri Altıeylül öteki Karesi.
Ama gün Balıkesir’in günü.
6 Eylül kutlamaları için Altıeylül Belediyesi öne çıkıyor; Karesi geri planda.
Karesi’de yaşayanlar, “bizim kurtuluş günümüz değil” diyemeyeceğine göre.. Her iki merkez belediyenin 6 Eylül için kol kola olması lazım.
***
BUGÜNÜN önemini çok iyi anlatın çocuklarınıza.
Okuduğunuz, bildiğiniz kadarıyla bile olsa…
Kurtuluşa erişmeseydik, bugün bu topraklarda sömürgecilerin tebaası olarak yaşamak zorunda kalacağımızı anlatın.
“Keşke Yunan kazansaydı” düşüncesinin zehrini toplum katmanlarına enjekte etmeye çalışan zihniyeti de anlatın. Atatürk ve silah arkadaşlarını, kurtuluş için canını ortaya koyan vatan evlatlarını anlatın.
Okullarda bu mevzuları özet geçiyorlar.
***
ÇOCUKKEN hiç kaçırmazdık 6 Eylül bayramlarını. Şimdi ‘kurtuluş günü’ diyorlar, biz ‘bayram’ derdik.
Hem görmek için sabırsızlanırdık tülütabakları, hem korkar kaçardık.
Tülütabak dedim de..
O ritüel, Kurtuluş Günü’ne özel. Sair zamanda, düğün için, dernek için, özel gün ve geceler için mehtere yaptığınızın aynısını yapmayın. Ne o öyle Kulüp otobüsünün önünde tülütabakları koşuşturmak falan.
***
ALLAH bir daha 100 yıl önceki işgal günlerini ve yeni bir kurtuluş savaşı yaşatmasın bu millete.
Tek bir 30 Ağustos, tek bir 6 Eylül yeter.
Ama içtenlikle kutlayalım ne olur; konjönktürel olmasın.
Kurtuluş günümüz kutlu olsun.