DİREKT açıklama yok; bilgi paylaşımı yok. Sağdan soldan duyup öğreniyoruz.
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün öncülüğünde yeni bir Balıkesir Tanıtım Günleri organizasyonu yapılıyormuş.
Söylenene göre Valilik, Büyükşehir, Sanayi Odası, Ticaret Odası, Borsa, ilçe belediyeleri falan varmış organizasyonun içinde.
Nerede olacakmış?
Duyum o ki, İstanbul Yenikapı’da!
Her şey olur biter, gazeteler en son haberdar olur bu işlerden.
16 – 17 Eylül tarihleri arasında olacakmış bu tanıtım.
Detay yok.. Bilgi yok.. Sosyal medyadaki bazı paylaşımlardan derlediğimiz bu kadar.
***
İL Kültür Müdürü Mehmet Mazak, sosyal medyada oldukça aktif ama, bu konuda bir paylaşım yapmamış.
Bu işler uzun hazırlık gerektirir, görüşmeler, istişareler, anlaşmalar, tanıtım materyalleri, stantlar, sunumlar, gösteriler, ürünler falan.. Meşakkatli iştir.
Biz işin o kısmında değiliz.
Şu kısmındayız:
“Bu tanıtım günlerinin bir faydası yok…”
Zaman kaybıdır. Onca kurumu, kuruluşu seferber edip hem madden hem manen yormanın ötesinde, kalıcı bir iz bırakmaz. Faydasız işlerdir yani.
***
KAÇ yıl geçti üstünden.. Ankara’da bir tanıtım günleri düzenledik.
Yanılmıyorsam 2013.. Atatürk Kongre Merkezi’nde üç dört gün boyunca Balıkesir’in ürünleri sergilendi, tarihi turistik özellikleri tanıtıldı. Gelen giden çoktu. Bakanlar, milletvekilleri, diplomatlar, bürokratlar, iş alemi, vatandaşlar…
En çok da vatandaşlar.
Bu tanıtım günlerinin müdavimleri olur. Hiç birini kaçırmazlar. Eşantiyon, hediye, bedava ne varsa toplamanın derdindedirler. Kalabalığın sebebi onlardır. Ayak üstü bir yiyecek tanıtılıyorsa, onun tadına bakmaya çalışırlar.. Şehrin kendine özgü yerel ürünleri falan hediye ediliyorsa stantlarda, kuyruğa girip saatlerce beklerler. Bu bekleyiş sırasında kavga bile çıkar.
Tanıtım günlerinin en ağır işçileri belediyeler olur. Araç gereç, alet edevat, personel falan hep onlardadır çünkü. Nakliyesinden tanıtım materyallerinin hazırlanmasına, personel temininden ikramlara.. Her iş onların sırtına biner.
Folklorcusu, dansçısı, animasyoncusu, sunucusu, getir götürcüsü, stant güvenlikçisi, temizlikçisi, çaycısı, şusu busu.. Yüzlerce eleman tanıtım günleri için oradan oraya taşınır.
***
YURT içi tanıtım işleri ya Ankara’da olur, ya İstanbul’da. Bu iki metropol, şehirlerin tanıtım günlerinin üssüdür. Hemen her hafta bir başka vilayetin tanıtım günü olduğu için, müdavimler hangi il neyi tanıtıyor şaşırır. Onlar için vilayetin değil, dağıtılan eşantiyonun, hediyenin, bedava yiyecek içeceğin hesabıdır aslolan.
“Çorum tanıtım günlerinde ne leblebi yediydik ama değil mi…”
“Yok be ya Çorum değildi o, Balıkesir’in Havran leblebisiydi galiba…”
“Ne bileyim kardeş, hepsi birbirine karışıyo işte, o kadar çok tanıtım gününe katılıyoruz ki, hangisi olduğunu unutuyoruz…”
“Yalnız Balıkesir kayısıları enfesti, ben öyle bi kayısı yemedim hayatımda…”
“Değil oğlum, Balıkesir’in değil, Malatya’nın kayısısı o… Senin dediğin Kepsut şeftalisi… Karıştırma…”
Böyle yani durum.
***
TARİH coğrafya derseniz, Balıkesir’in neresinde ne var, tanıtım günlerinin takipçileri ezbere biliyor zaten.
Onların dışında, zaman ayırıp “Balıkesir’i yakından tanımak istiyorum” diyen çıkmaz pek.
Hem zaten açılıştan kapanışa kadar o kadar çok protokol işi olur ki, tanıtımdan ziyade protokolü ağırlama günlerine döner mevzu.
***
ERTESİ sene İstanbul’un Feshane’sinde yaptık tanıtım günlerini. Hırsızlığın her türlüsünü gördük.
Belediyelerin ürün yüklü kamyonlarını soydular. Stantlardaki ürünler kalk gidelim oldu. Benim cânım fotoğraf makinam bile çalındı!
Feshane çevresindeki lokantalar, kafeler falan bomboş. Tanıtım günlerinde her şey beleş olunca, millet akın akın oraya koşuyor. Feshane’de durum buydu. Ortam kalabalık, düzen karmaşık, kimin eli kimin cebinde belli değil.
Feshane’deki tanıtım günlerinin karşılığı ne oldu?
Bence koca bir sıfır.
Balıkesir’in yöresel ürünlerine ilgi mi arttı, yurt içi ve yurt dışından talep mi yağdı, stant açan firmaların müşterisi ikiye üçe mi katlandı? Turizmi mi patlattık yoksa?
Ben diyeyim ne olduğunu; yorulduk!
Biz gazeteci olarak katıldık, kim geldi kim gitti, ne oldu ne bitti, takipteydik.
Taşımalı sisteme tabi belediye personellerinin ayak tabanları patladı yazık. Kan ter içindeydi hepsi.
Odalar. Borsalar, kuruluşlar falan; yani onların başkanları, temsilcileri, “boş işlerle uğraşıp duruyoruz, zaman kaybı” dedi içinden…
Belediyeler… En çok da belediyeler!
“Bütün yük bizim sırtımızda, anamız ağlıyor bu işlerin peşinde sürüklenirken” diye hönkürmedilerse ne olayım.
Şimdi de zaten, yeni bir tanıtım günleri için zorunlu halden müdahil olan belediye başkanları, dıştan “aman çok iyi, ne güzel, üstümüze düşeni yaparız” diyordur.. İçlerinden, “hem para, hem zaman kaybı bu işler” yorumu yapıyorlardır.
***
VALİ Hasan Şıldak da, önceki valiler gibi şehrini en iyi şekilde tanıtmak, Ankara’da, İstanbul’da falan Balıkesir’in adını duyurmak, organizasyondan alnının akıyla çıkıp kendisinden övgü ve taktirle söz ettirmek istiyordur kuşkusuz.
Yine söyleyeyim; bu tanıtım günleri organizasyonu hakkında en küçük bilgimiz yok şu anda. Hazırlık yapıldığını duyuyoruz sağdan soldan.
Eğer söylendiği gibi Eylül’ün 16’sı ile 19’u arasında İstanbul’da böyle bir tanıtım faaliyeti olacaksa..
Bir kez daha düşünün derim.
Yönetenlerin ve protokolün kendilerini gösterme alanından başka bir yararı yok bu işlerin.
Eskiden, “çok yararlı” diye düşünüyorduk. O düşünce içinde Ankara ve İstanbul’daki tanıtım günlerine katıldık.
Ortamı gördük, olayı gördük; “bu işlerin memlekete bir faydası olmuyor” diye düşünmeye başladık.
Yani bu organizasyonlar, bürokratın “bak ne güzel bir iş yaptım” böbürlenmesi ve hanesine artı yazma hevesinin ötesinde, şehir için bir anlam ifade etmiyor.
Malınız varsa, kendi yerinizde tanıtın. Kahvaltı Festivali’ndeki gibi, istediğiniz kadar insanı davet edin dışarıdan; gelsin görsün, yesin içsin…
Tanıtım, yerinde olur.
Haa, ille de tanıtacaksan, yurt dışı fuarları hedef seçersin. Oralarda tanıtırsın şehri.
Tanıtım günlerinin yerli ve milli müdavimlerinden fayda gelmez.
Hem zaten yakın zamanda Amerika’ya gidiyor kalabalık bir Balıkesir heyeti. Habitat işlerine bakacaklar. Balıkesir’in tanıtımı da olacak. Höşmerim, kolonya falan da götürürler giderken; Amerikalılar sever yani.
***
HEMŞEHRİ dayanışmasını güçlendirmesi anlamında bir işe yaradığını söyleyenler de çıkabilir.
Biz de sormaz mıyız; binlerce Balıkesirli’nin yaşadığı Ankara ve İstanbul’daki hemşehri derneklerinin kaç üyesi var, kaçı doğup büyüdüğü şehrin insanlarıyla haşır neşir oralarda?
Bizdeki hemşehrilik bilinci, meselâ Karadeniz’in, Orta ve Doğu Anadolu’nun hemşehrilik dayanışmasıyla kıyaslandığında..
Gölgede kalırız…