Balıkesir Akademik Odalar Birliği Cumhuriyetin kuruluşunun 95’inci yıldönümünü düzenledikleri resepsiyonla kutladı. Serbest Muhasebeci mali Müşavirler Odası’nda düzenlenen resepsiyona akademik odaların başkan, yönetici ve üyeleriyle siyasi parti temsilcileri katıldı.
SMMMO Başkanı Metin yalçın ev sahipliğinde düzenlenen Cumhuriyet Resepsiyonu’nda cumhuriyete sahip çıkılacağı mesajı verildi. Cumhuriyetin 95’inci yılının kutlandığı gecede birlik ve beraberlik mesajları da verildi.
ATATÜRK’ÜN EN BÜYÜK ESERİ
Akademik Odalar tarafından düzenlenen resepsiyonda konuşan SMMMO Başkanı Metin Yalçın şunları söyledi:
“Cumhuriyet’ in 95.yıldönümünü buruk bir sevinçle kutluyoruz. Sevincimiz Türk Milletinin Cumhuriyet ve Demokrasiyi tercihinin hukuki olarak tescillenişinin üzerinden yüz yıla yakın bir zaman geçmesindendir. Tedirginliğimiz ulusal kurtuluşla yenilip tasfiye edilen iç ve dış hasımların Türkiye Cumhuriyeti ile yeni bir hesaplaşmaya girişmiş olmalarıdır. 95 yılı geride bırakan Cumhuriyet deneyimi Türk halkının çağdaş demokratik yaşam dışında bir rejim tercihinin olamayacağını göstermiştir. Atatürk’ ün en büyük eseri olarak nitelediği Devrimci Cumhuriyet aynı zamanda Ulusal Kurutuluş Savaşı sonrası devrimlerin hukuksal ve düşünsel temelidir.
GÜNÜMÜZDE CUMHURİYETE ÇOK YÖNLÜ SALDIRI YAPILIYOR
Cumhuriyetin değerleri özgür ülke, ulus devlet, demokratik rejim günümüzde çok yönlü saldırılarla kuşatılmak istenmektedir. Emperyalistler Osmanlının mirasını paylaşmak üzereyken son anda ellerinden kaçırmış olmanın sorumlusu olarak Atatürk’ ü ve Cumhuriyeti görmektedirler. Yüzyıllardır tebaa olarak yönetip, sürü olarak niteledikleri kitlelerin yurttaş, yurttaşların millet olmasını bir türlü hazmedemeyen hilafet ve saltanat artıkları Atatürk’ün hasmıdırlar. Sürüleştirip sömürdükleri yığınların mensup olmaktan çıkıp özgür birey olmasını hazmedemeyen cemaat önderleri oklarını Atatürk’ e yöneltmektedirler. Yoksul köylüleri feodal dönemin serfleri gibi sömürmek isteyen toprak ağaları hala Atatürk’ten rahatsızlık duymaktadırlar. Türk milletinden farklı etnisiteler çıkarmak, alt kimliklerle ulusu parçalamak isteyen emperyalist destekli bölücüler yok edilmesi gereken ilk hedef olarak Cumhuriyet ve Atatürk’ü belirlemişlerdir. Atatürk ve yol arkadaşlarının davasının ulus için hala yol gösterici olmasından, milli kimliğin gurur simgesi oluşundan, ulusal kurtuluşu ve bağımsızlığı hatırlatmasından, antiemperyalist çağrışımından rahatsız olan ulus ötesi güçler ve içerdekiler ilginç bir koalisyon ortaklığı içindedirler. Atatürk’le birlikte Cumhuriyet’in dinamiklerine yönelik, bireysel ve kurumsal bir itibarsızlaştırma, değersizleştirme kampanyası yürütülmektedir. Uzun zamandır ABD ve AB Türkiye’nin, Atatürk sembollerini ve düşüncelerini terk etmesinin zamanının geldiğini dillendirmektedir. İçerden de bu telkinlere katılan ve gereğini yapmaya çalışan anlayışlar yeterince güçlendiklerini düşünmektedirler. Atatürk’e yönelik küçültücü, itibarsızlaştırıcı kampanyada sivilleşme, demokratikleşme maskesi kullanılmaktadır. Demokratik bir yaşama felsefi anlamda, yetiştiği atmosfer itibariyle yabancı olanların yüzlerine taktığı demokrasi maskesi iğreti durmakta, sırıtmaktadır.
HESABINI TARİH ÖNÜNDE VERECEKLER
Türkiye’ ye demokratik, çağdaş bir yaşam yerine etnik ve mezhepsel bölünme, cemaatleşme, alt kimliklerle ayrışma ve tek adamla tek akılla yaşama dayatılmaktadır. Cumhuriyet’in ulus devlet temelinde tekil yapı, laik, demokratik düzen yerine ayrışmayı, yabancılaşmayı, Yugoslavyalaşmayı dayatanların beklentisi ülkemizin Ortadoğu ülkesine dönüşmesidir. Cumhuriyet’ e, laik, demokratik rejimin güvencesi olan kişi ve kurumlara yönelik bu hain kampanya sonuç vermeyecektir. Emperyalizmin yerli maşaları, cumhuriyetimizi yarım kalmış bir hikayeye döndüremeyeceklerini Cumhuriyet ve demokrasi karşıtı bu organize kalkışmanın hesabını, bundan öncekiler gibi tarih önünde vereceklerini unutmamalıdırlar.”
