BİNLERCE yıldır insanların önemsediği hatta ilaç olarak bile kullandığı besin maddesidir bal.
Dünyanın oluşumunda insanoğlu yok iken arılar vardı. Çünkü bulunan arı fosillerinden anlaşıldığına göre 100 milyon yıl. İnsan fosili ise 300 bin yıl. Hayvanlar içinde en çalışkan hayvanlardan bir tanesi Arılardır.
Bir arı kısa hayat sürecinde o kadar çalışkan olmasına rağmen ancak bir çay kaşığının 12/1’i kadar bal üretebiliyor. Bir kilogram bal içinse 4 milyon çiçeği gezmesi gerekiyor. O gezme esnasında bir taraftan vızıldayarak her çiçekten polen toplarken bir taraftanda çiçeklerin döllenmesini sağlıyor ve doğanın devamının geleceğini hazırlıyor.
Hani kulağımızın dibine kadar gelip de “vızz” diye sesi çıkarabilmek için saniyede 230 defa kanat çırpıyorlar. Ve sadece insanı o vızz diye ses çıkaran arılardan dişi arı sokar ve sonrasında ölür. Çünkü sadece dişi arıların iğneleri vardır.
ARILAR çok iyi koku alırlar. Şayet yaz günü terliyseniz ve yakınınızda da bir kovan varsa ter kokusuna epey bir arının saldırısına uğrayabilirsiniz. Bu kadar kokuya hassas olan arıların 170 koku alıcısı bulunmaktadır. İşte bu kadar hassas koku alma duyularıyla çiçeklerden o lezzetli balları bu şekilde üretebiliyorlar ve hassas koku almalarıyla da kendi kolonilerini bu sayede bulabiliyorlar. Arılar bu kadar çalışmaya rağmen fırsat buldukça da kendi aralarında dans etmeyi de çok seviyorlar. Arılar bütün yaz boyunca çalışırlar ve kovanlarını balla doldururlar. Kışın ise kraliçe arıyı ve kendilerini sıcak tutmak için bu balları yiyerek yaşamlarına devam ederler.
Ancak İnsanoğlunun arılarla yolları kesiştikten sonra kendi neslinin devamı için arılar insanların en iyi dostu olmuştur. Çünkü insanoğlunun yiyebileceği ve tüketebileceği en güzel gıdayı ve hatta ilaç ham maddesini üreten bir böcek türü olduğu için arı ürünleri ve arıcılık tarımın içinde bir meslek kolu olmuştur. Özellikle zayıf bünyeli ve kendini güçsüz hisseden insanların yanında, sporcuların, çocukların ve nekahet dönemindeki hastalar ile yaşlıların düzenli olarak bal tüketmelerinde fayda vardır.
AYRICA mide ülseri ve bağırsak yaralarının tedavisinde, astım ve sinüzit hastalıklarıyla birlikte daha bir çok hastalığın tedavisinde balın faydası çok fazladır. Arının ürettiklerinden balın haricinde arı sütü, polen, propolis, arı zehiri gibi ürünlerde zaman içinde çeşitlendirilmiştir.
Bal kendi içerisinde;
-Doğal Petek Balı(Karakovan Balı)
-Fenni Kovan Balı(Hazır Petek Bal)
-Süzme Bal(Petek gözlerinden çıkarılan) olmak üzere ayrılır. Ayrıca doğadaki bitki örtüsüne göre de bal çeşitlendirilir. Bunlar Çiçek balı, Çam Balı, Kestane balı Hayıt balı, Narenciye balı gibi daha bir çok çeşitleri vardır.
BALIN kalitesi; rengi, lezzeti, kokusu kıvamı ve dayanıklılığı belirlenir. Balın rengi bitkilere sarı-kırmızı ve tonlarını veren renk maddelerinden oluşur.
-Arıların sadece bitki çiçeklerinin öz sularından yaptıkları doğal balın rengi altın sarısıdır.
-Yapay kovan balının rengi doğal petek balının renginden daha açıktır.
-Arılara şeker verilerek yapılan balın rengi daha koyudur.
-Balın lezzeti yörenin bitki örtüsüne göre biraz farklılıklar gösterebilir.
-Yörenin bitki örtüsü balın kokusunuda değiştirebilir.
-Şeker iyi bir çiçek balında çok daha azdır.
-Çam balı gastro-intestinel sistem üzerinde olumlu etkisi olurken, kekik balı solunum sistemine, kestane balı tansiyonu dengelemede, narenciye balı ise sedatif etki yaptığı söylenmektedir.
HERKESİN en çok merak ettiği konulardan birisi de balın kristalleşmedidir. Balın kristalleşmesi doğal bir olaydır. Hatta balın kristalleşmesini bala şeker şurubu katılmış olduğu şekilde yorumlanır. Bu tamamen yanlış bir yorum olup, gerçek bunun tam tersidir. Zira şeker şurubu ilave edilmiş ballar uzun süre kristalleşmez. Saf ve doğal ballar kışın 14’C civarında muhafaza edildiği taktirde bir kaç ay gibi kısa bir sürede kristalleşebilmektedir. Böyle bir durumda 45’C yi geçmeyen sıcaklıkta su dolu bir kabın içinde suyla doğrudan temas ettirmeden ısıtma ile kristaller çözülerek tüketilebilir. Çiçek ballarında çam balından daha fazla görülür.
GERÇEK balın sahtesinden ayrılması çok zordur. İster petek, ister süzme balı uzmanların bile ayırması çok zordur. Balın rengine, kıvamına bakarak veya koklayarak hatta tadarak gerçeğinden sahtesini ayırmak olanaksızdır. Ancak ileri teknoloji ile donatılmış laboratuvarda deneyimli uzmanlar tarafından yapılacak analizler ile ayırt edilebilinir. Onun için bu labaratuvarlara sahip bir markalı malı tercih etmek veya tanıdığınız, bildiğiniz güvenirliliğine inandığınız bu işi yapan üreticiden bal almanız ve tüketmeniz en doğrusudur.
EDREMİT Körfezi itibariyle bir tarafımız Kaz Dağları ve bir tarafımızda Madra Dağları ile çevrili olan bu bölgede üretilen Çam balı, Kestane balı, Çiçek balı, Narenciye balı ve Hayıt balı gerçekten sadece bu yörede değil, tüm ülkemizde tanınırlığı olan bal çeşitlerimizden olup, bölgemizde olacak bir ileri teknoloji ile donatılmış bir bal laboratuvarı, bölgede ki bu kaliteli balların ihracatını da gündeme getirecektir ve üretici için önemli bir katma değer yaratacaktır.
Dünyada en çok bal üreten ülke Çin’in arkasından ülkemiz gelmektedir. Dünya’ya en çok bal ihracatı yapan ülke ise Yeni Zelanda, ikinci ise Çin’dir. Üretimde ikinci olan ülkemiz ihracatta ise maalesef 19. sırada bulunmaktayız.
ÜRETİMDEN ziyade kaliteyi tescillemek bence daha önemlidir. Şayet ürettiğiniz ürünün kalitesini tescilleyemezseniz ürettiğinizin çok fazla önemi kalmıyor. Onun için ihracat ana hedefiniz olabilmesi için üretilen ürünün tescillenmesi gerekiyor. Bunun içinde belirli bölgelerde Bal Laboratuvarlarının kurulması gerekmektedir. Bunun içinde ayrıca tüketicinin sağlığına ve üreticinin cebine göz diken sahtekarla da etkin mücadele için kontroller sıklaştırılmış olup, en azından merdiven altı bal üretenlerin satışı da engellenmiş olabilir.
Geçtiğimiz yıl kuraklıktan oldukça fazla etkilenen arıcılar, üstüne üstlük çıkan orman yangınlarında üretimde önemli kayıplar yaşanmasına sebep olmuştur. Bu yüzden rekolte az olduğundan ve maliyet girdilerinin yüksekliğinden dolayı fiyat arı üreticisi sezona sıkıntılar ile girmektedir. Bu yüzden mağdur durumdaki arı üreticilerimize destekler yüzde yüz arttırılmalıdır, nakliye için mazot desteği sağlanmalıdır ve TC. Ziraat Bankası ile Tarım Kredi Kooperatifine olan borçlarının faizlerinin silinmesi ile birlikte olan borçları uzun vadeli olarak tekrar yapılandırılmalıdır.