Balıkesir Tabip Odası Başkanı Dr. Necdet Uçan ülke genelinde pandemide gelinen son noktayla ilgili açıklamalarda bulundu. Pandemi sürecinin kötü yönetildiğini ileri süren Necdet Uçan, açıklanan yanlış vaka sayılarıyla toplumda bir rehavetin oluştuğuna dikkat çekti. Uygulanan yanlış politikalarla pandemi konusunda insanlarda bir belirsizlik yaşandığını kaydeden Necdet Uçan, ülkede aşı konusunda geç adım atıldığına dile getirerek, aşı karşıtlığının giderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini söyledi.
“KÖTÜ YÖNETİM DUYARSIZLAŞMAYI BERABERİNDE GETİRDİ”
Balıkesir Tabip Odası Başkanı Necdet Uçan şunları kaydetti:
“Pandemi sürecinin kötü yönetimi toplumda bir duyarsızlaşmayı da beraberinde getirdi. Sağlık otoritesinin vaka sayılarını açıklamadığını, çelişkili açıklamalar yaptığı (hasta ile vaka ayrı şeymiş gibi Turkuaz tabloda sundular) ölüm sayılarını gizlediğini, gerçek tabloyu ortaya koymadığını ve bunu bilinçli bir şekilde yaptığını, belirsizlikte kalan ortamın komplo teorilerine yol açacağı açıktır. Belirsizlik; en iyi yönetme biçimlerinden biridir. İnsanlar ne yapacağını bilemez. Bir süre sonra çaresizlik duygusuyla birlikte duyarsızlaşma pekiştirilir. Çünkü belirsizlik aynı zamanda bir kaygı oluşturur. Kaygıyla başa çıkmak için de; yokmuş gibi davranabiliriz, görmezden gelebiliriz, kaçınma davranışı geliştirebiliriz ya da duruma dair tamamen duyarsızlaşırız. Günde 200’den fazla insanın hayatını kaybetmesi, 25-30 bin vakayı kanıksarız ve günlük yaşamın parçası olur.
“AŞI UYGULAMASI GEÇ BAŞLADI”
Ülkemizde aşı konusunda çok geç adım atıldı, tek aşıyla başlandı. O sırada bakanlık, başka anlaşmalar yapamamış olmanın eksikliğini, ellerindeki aşıyı övüp, mRNA aşılarını kötüleyerek gidermeye çalıştılar. Elimizde bulunmayan aşıları kötüleyerek toplumda aşı tereddüdünü artırdılar ve aşı karşıtlarının eline koz verdiler. Aşı karşıtlarının eylemlerine göz yumdular, en temel insan hakları ve özlük hakları açıklamalarına izin vermeyenler, maskesiz-fiziksel mesafeye uymayan-aşısız insanların bir araya gelerek miting yapmasına izin verdiler.
“BİLİME GÜVEN ORTADAN KALKTI”
En önemli göstergelerden ve çağın en belirgin özelliklerinden biri bilime olan güvenin ortadan kaldırılmasıdır. Belirsizlik içinde bilime güven ortadan kalkınca, komplo teorilerine yol açılmış olur. Aşı tereddüdü olmayanlar için etkili adımlar atma konusunda da sağlık otoritesi maalesef çekinik davrandı ve yaygın aşılama yapılabilecek yolları da geliştiremedi. Aşı insanların ulaşması gereken bir uygulama gibi tanımlandı, elektronik sistemler üzerinden randevu alacaksınız, siz çaba göstereceksiniz denildi. Zamanında yeterince aşı ve aşı çeşitliliği, hızlı aşı ve toplumsal bağışıklık sağlanamadı, böylece varyant virüslerin gelişimine ortam sağlandı. Oysa bir salgında aşıların toplumun her kesimine hızla ulaştırılması gerekliydi. Hızla aşılama yapılabilseydi pandemiyi durdurma olanağı vardı. Bilimsel çalışmalar dahi Sağlık Bakanlığının iznine bağlandı ve veriler halktan gizlendi. Sadece duyurulması istenenlere izin verildi. Pandemiden ziyade algıyı yönetmeyi tercih etti. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları göz ardı edildi. En temel, izin, istifa ve emeklilik hakları engellendi. Pandemi sürecinde 194’ü hekim olmak üzere 500’ün üzerinde ilimizde de 8 sağlık çalışanını kaybettik.
“GERÇEK AŞI ORANLARI VERİLMEDİ”
Gerçek aşı oranları ve toplumsal bağışıklık oranları şeffaf ve açıklamalı olarak verilmedi, bunun yerine sadece 18 yaş üstünü baz alan, ülkemizdeki sığınmacıları hesaba katmayan, birinci ve ikinci aşı oranları yüksek olarak verildi. Bu da rehaveti ve duyarsızlaşmaya neden oldu. Aşı dışında; pandemi önlemleri konusunda sadece durum tespiti yapıp, izlemekle yetinildi. Gerçekçi önlemler alınmadı. Dünyada En uzun süre kapalı kalan ülkemizdeki okulların altyapıları hazırlanmadan eğitimcilerin aşıları tam olarak yapılmadan, gerekli malzeme sağlanmadan ve yeterli derslik yapılarak, sınıf mevcutları düşürülmeden gerekli ve yeterli PCR testi yapılmadan, hızlı testler gündeme alınmadan açılması vaka sayılarını ve bulaşı artırdı.
“PANDEMİ YOKSULLARI VE EMEKÇİLERİ VURDU”
Pandemi ülkemizde daha çok yaşam koşulları zor olan, her koşulda çalışması gereken yoksulları ve emekçileri vurdu. İşyerleri kapanan ve çalışamayanlara gerekli yardım yapılmadı. Aşının sağlık hakkı ve toplumsal sorumluluk olduğu anlatılamadı. Halk sağlığını koruma görevi olan meslek örgütlerimiz Pandemi sürecinde doğruları söyledikçe dışlandı ve marjinalleştirilmeye çalışıldı. Haklarında soruşturmalar açıldı ve meslek örgütlerini kapatma ile tehdit ettiler. Aşıların sağlanmasında, ilaç tedavilerinde, PCR testlerinde bile aracı firmaların çıkarları gözetildi. Hangi bilimsel gerekçeye dayandırıldıysa futbol ve basketbol müsabakalarında tam kapasiteli seyirci uygulamasına geçildi. Bu hafta sonu İstanbul’da oynanan derbi karşılaşmasını 50 binden fazla kişi bir arada yan yana, ağız ağza izlediler.
“RİSK GRUPLARINA DÜZENLİ TEST YAPILMALI”
Özellikle risk gruplarında düzenli ve sık aralıklarla hızlı testler devreye girmeli, temaslı takipleri insanların sosyal güvenceleri korunarak etkili biçimde sürdürülmeli ve aşılama hızı artırılmalıdır. Kronik rahatsızlığı olanların ücretli izinli sayılması, toplu hareketliliğin mesafeyi koruyacak biçimde düzenlemesi ile ilgili önlemler alınmalıdır. Sağlık Bakanlığınca Grip aşısı temin edilerek risk gruplarına uygulanmalıdır. İlimiz aşı oranı diğer illere göre daha yüksek olmasına rağmen son haftalarda üst üste vakaların en çok arttığı iller arasında yer almaktadır. Toplumsal duyarlılığı arttırmak, kurallara uymak ve aşı oranlarını arttırabilmek için azami çaba sarf edilmeli, gerekli denetimler yapılmalıdır. Süreç kendi haline bırakılmamalıdır.”