Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları başlatılan “Emek Bizim Söz Bizim” eylem planı kapsamında geldiği Balıkesir’de pandemi sürecini değerlendirdi. Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan günlük vaka ve ölüm sayılarının gerçeği yansıtmadığını ileri süren Dr. Eroğulları, sürecin iyi yönetilmediğini dile getirdi.
Pandemi döneminin iyi yönetilmemesinin bedelini hem vatandaşların hem de sağlık çalışanlarının çok ağır ödediğini belirten TTB Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Kazım Doğan Eroğulları aklın ve bilimin gerçeklerinin uygulanması gerektiğini ifade etti.
Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları pandemi sürecini değerlendirdiği açıklamasında şunları söyledi:
“Aşı konusunu konuştuk, sağlık çalışanlarındaki tükenmişliği konuştuk, izin, emekli olmak yasaktı, sadece ölmek serbestti hekimlere. Pandemi döneminde en kolay iş Sağlık Bakanlığı’nındı. Çünkü suçu vatandaşa, yükü sağlık çalışanına yıkıp birkaç twitle salgın idare edildi maalesef ülkemizde. Salgın yönetiminde bir güvensizlik oluşturuldu. Vatandaşa yasaklanan şeyler insanların gözünün içine sokularak yapıldı. Şu anda da halen aynı şeyler devam ediyor. Biz salgın yönetiminde aklın ve bilimin egemen olmasını, bunun gösterdiği yolda gidilmesi gerektiğini söyledikçe bizden verileri sakladılar. Salgını Sağlık Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’nın genelgeleriyle yönetmeye çalıştılar. İllerde, her ilin kendine ait bir dinamiği olmasına rağmen, her ilde alınması gereken tedbirler farklı olmasına rağmen merkezden alınan kararları İl Hıfzıssıhha Kurullarında Tabip Odalarını devre dışı bırakarak almaya çalıştılar. Bunlardan dolayı öldük, tükendik, bittik. Hem vatandaş olarak bunun bedelini çok ağır ödedik hem de sağlık çalışanları olarak çok ağır bedeller ödedik.”
“EMEK BİZİM SÖZ BİZİM”
TTB Merkez Konseyi olarak “Emek Bizim Söz Bizim” eylem planı hakkında Balıkesir’deki hekimleri ziyaret ettiklerini söyleyen Dr. Eroğulları, “Geldiğimiz noktada sağlık çalışanları artık yeter dedi. Biz buraya merkez konseyinden niye geldik? Eylemlik süreci başlattık. Artık hekimlerin çok ertelenemez ve çok ciddi sorunları var. Hekimlerin gerçekten artık geçinemediğini görüyoruz. Hekimlerin her gün şiddete uğradığını görüyoruz. İşte ‘hakkınız ödenmez’ dediler, evet ödemediler. Şiddet konusunda çok kısa bir örnek vereyim; Alo 184’ü arayan bir kişi ‘ben falanca doktoru gidip öldüreceğim’ dediği zaman ne oluyor biliyor musunuz? Alo 184’deki arkadaşlarımız o hekim arkadaşı arayıp ‘birazdan sizi öldürmeye gelecekler, lütfen oradan kaçın’ diyorlar. Bu espri değil, şu andaki işleyiş tamamen böyle. Artık meslektaşlarımız şiddet konusunu o kadar çok kanıksadı ki sözel şiddet, sosyal medya şiddeti, psikolojik şiddet, mobbing bunları şiddetten saymıyoruz. Sadece fiziksel şiddetti şiddetten sayıyoruz. Beyaz kod vermek o kadar zor bir prosedür ki kimse artık şikayetçi bile olmuyor. Bunların hepsi değişecek. Hekimler tek ses olmak için, bu sessizliği yıkmak için sahaya çıktı. Türk Tabipler Birliği olarak bir eylemlik süreci başlattık ve sahada gezmek, hekim arkadaşlarla konuşmak, sorunlarının aynı olduğunu görmek, o yalnızlığın bizim kaderimiz olmadığını, o yalnızlığın aşılacağını, umutsuzluğun aşılacağını gördük hep birlikte. Kaç gündür illeri geziyoruz. Balıkesir Tabip Odası yönetimi bizlerle beraber sahada hekim arkadaşları dinledik. Onların katkı ve önerilerini dinledik. Bizi yalnızlığa iten bu sistemi reddedeceğiz. Haklarımızı alacağız. Emek bizim, söz bizim dedik. Biz haklarımızı alacağız. Biz geçim sıkıntısı çekmek istemiyoruz. Biz güvenli çalışma ortamlarında çalışmak istiyoruz. 7200 ek göstergesi diyoruz, yıpranma payı istiyoruz, sağlıkta şiddet yasası istiyoruz. Bunlar artık bizler için ertelenemez talepler ve bunu alana kadar da TTB olarak açıkladığımız eylem planını bütün odalarımıza, tüm meslektaşlarımızla birlikte yürüteceğiz” diye konuştu.
“AŞI TOPLUMSAL BİR SORUMLULUK”
Aşı konusunda da TTB Merkez Konseyi’nin görüşlerini açıklayan Dr. Eroğlu şu değerlendirmelerde bulundu:
“Aşı konusunda maalesef bir kampanya yürütülmüyor. Aşının tedarikiyle başlayan, kamuoyundaki güvensizliği ortadan kaldıracak, aşı tereddüdünü ortadan kaldıracak şeyler yapılmıyor, söylenmiyor. Aşı bir haktır, aşı bir kişisel hak ve hürriyet içerisinde değerlendirilemez. Nasıl bir kişi bu benim hakkımdır deyip kırmızı ışıkta geçemiyorsa, bu benim hakkımdır deyip şehir içinde 150 km süratle gidemiyorsa aşı da böyle bir şeydir. Aşı toplumsal bir sorumluluktur. Hele ki bu salgın döneminde bunun ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Ciddiyetsiz bir aşılama süreci yönetiliyor, ciddiyetsiz bir salgın politikası var, yönetemiyorlar. Bilgileri bizden saklıyorlar. Biz Tabip Odası olarak gerçek vaka sayılarını öğrensek ne yapacağız? Kendilerine yol göstermekten başka ne yapacağız? Onları aklıselime davet ediyoruz. Lütfen Tabip Odalarını, emek örgütlerini ve bu işte gerçekten emek harcayan, salgının başından beri kendi canını, kendi çocuğunu düşünmeyen sağlık çalışanlarının sesine kulak versinler. Bu bizim kaderimiz değil. Yurt dışında sağlık çalışanlarının hastalanma ve ölüm oranlarına baktığımızda Türkiye’de onlarca katı fazla hastalanıyor ve fazla ölüyoruz. Bunu gözden geçirsinler. Biz bu konuda sağlık çalışanları olarak dertliyiz ama umutsuz değiliz. Sağlık çalışanları mücadelesini verecek, özlük haklarını alacak. İnsanca yaşayacak bir ücrete kavuşacak, insanca yaşayacak çalışma alanlarına, güvenli alanlara kavuşacak. Size soruyorum; hangi meslek grubuna bu kadar saldırı olsa bir yasası çıkmazdı. Hakim, savcılardan milletvekillerine diğer meslek gruplarına kadar hangi meslek grubu bu kadar şiddete uğruyor ve bu kadar göz ardı ediliyor. Sayın bakan bir twit atıyor, bir twitle acı paylaşıyor ve takipçisi olacaklarını söylüyor. Neyin takipçisi oluyorsunuz? Çıkardığınız ciddiyetsiz yasayla mı takip edeceksiniz bizi.”
“SAĞLIK ÇALIŞANLARI YALNIZ DEĞİL”
Hekimlerin haklarını korumak için çalıştıklarını belirten Kazım Doğan Eroğulları, “Bu anlamda sağlık çalışanları yalnız değil, Buradan tüm meslektaşlarımıza sesleniyoruz; sağlık çalışanlarının hiçbiri yalnız değil. Hepimiz dayanışmayla hakkımızı alacağız, hekimlik yapacağız. Biz iyi hekimlik yapacağız. Halkın sağlığını düşüneceğiz. 5 dakikada bir hasta randevusu veriliyor. Hangi vatandaşımızı bir hekimin 100’ncü hastası olmak ister? Hangi vatandaşımız daha derdini anlatmadan ‘çık, sıradaki hasta gelecek’ denebilir? Burada hekimleri performans sistemiyle tabiri caizse emek sömürüsüyle, köle gibi çalıştırmaya, sunulan sağlık hizmetini sayı olarak değerlendirmeye kalkan zihniyete karşı elbette bir arada duracağız. Bu anlamda bugün sahada gördüğümüz hekim arkadaşların tavırları, dayanışma duygusu, o yalnızlık duygusunu aşmak bizim için çok kıymetli” dedi.
“ÖLÜM RAKAMLARI MAALESEF DOĞRU DEĞİL”
Covid-19 nedeniyle yaşanan ölümlerin kamuoyuna doğru açıklanmadığını belirten TTB Merkez Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Kazım Doğan Eroğulları şunları kaydetti:
“TÜİK geçtiğimiz yılın ölüm sayılarını açıklamadı. Birçoğumuzun yakınlarında koronadan, covitten vefat edip, covid yazılamaması gibi bir sorundan haberdarız hepimiz. Birimiz yakınında mutlaka böyle bir şey oldu. Halk Sağlığı uzmanlarımız Türkiye7de fazladan ölümleri araştırıyor ve yaklaşık iki katından fazla ölüm var ülkemizde. Bu ülkede bir deprem olup binlerce vatandaşımızı aynı anda kaybetmedik. Bu fazladan ölümler covid ölümleri. Biz belediyelerden verileri alıyoruz. O il için belirtilen rakamlardan çok daha fazla covid ölümü var. Hastanede hekime covid yazdırmayınca, ölüm nedenine doğal ölüm yazdırınca o doğal ölüm olmuyor. Yani bilim diye bir şey var ve bilim bunları takip ediyor. Dolayısıyla rakamlar maalesef doğru değil. Her gün bakın resmi rakamlara göre bile 5 otobüs, 2 uçak dolusu insan hayatını kaybediyor bu ülkede ve çok daha fazla covid ölümü var. Ertelenen sağlık hizmetlerinden dolayı birçok ölüm var. Bunları verileri saklayarak, bu işin merkezinde olan hekimlerin, bilimin, aklın etkisini, katkısını görmezden gelerek yönetmeye çalışmak maalesef hepimizin hayatına mal oluyor. Bu anlamda o veriler saklanıyor ama sonuç ortadadır.”
