İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Uzay Mühendisliği Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Öztopal, Büyükşehir Meclisi’nde iklim değişikliğiyle mücadele konusunda brifing verdi. İklim ve Enerji İçin Küresel Belediye Başkanları Sözleşmesi konusunun ele alındığı Meclis toplantısında iklim değişikliğindeki ana etkenin insanoğlu olduğuna dikkat çeken Öztopal, Balıkesir’in iklim değişikliğine bağlı doğa olaylarının sıkça görüldüğü bir kent olduğuna dikkat çekti.
60 YILDA YÜZDE 32’LİK KARBONDİOKSİK ARTIŞI
Ahmet Öztopal, Meclis üyelerine şu bilgileri verdi:
“1950’li yılların sonlarından itibaren bu istasyonda karbondioksit ölçümleri yapılmaya başlandı. 2020 yılına kadar karbondioksit artışı gayet net olarak görülmektedir. 1958 yılında yaklaşık 317 ppM mertebesinde bulunan karbondioksit miktarı 2020 yılında 410 ppM’e ulaştığını görüyoruz. Bu ne demek? 62 yılda yaklaşık yüzde 31’lik bir artış söz konusu. Bu artış ne yazık ki çok büyük bir artış ve bizim için gerçekten büyük bir tehlike. Zaman zaman da duymuşsunuzdur ki küresel iklim değişikliği şu an dünyadaki en büyük tehdit olarak karşımızda durmaktadır.
ATMOSFERİN DENGESİ BOZULDU
Bugün geldiğimiz noktada doğanın dışında bir etmen var ve o etmen de insanoğlunun kendisidir. Sanayi devrimi 1850’li yıllarda başladı ve biz o yıllardan bu yana atmosfere vahşice sera gazları salıyoruz. Şu anki ortalama sıcaklığı 1,1 ya da 1,2 santigrat derece artmış durumda. Bu da otomatikman atmosferin dengesini bozmakta ve atmosfer buna tepki göstermektedir. Bunun beraberinde de hidrolojik, klimatolojik ve meteorolojik afetlerin sayılarında ve şiddetlerinde gittikçe artışlar olduğunu görüyoruz ve gelecekte de bu sayı ve şiddetlerde artışları bekliyoruz. Geçtiğimiz 400 bin yıllık süreçte karbondioksit miktarı hiçbir zaman 300 ppM’in üstüne çıkmamış. Ama bugün geldiğimiz noktada 415 ppM. Peki dünya atmosferinde daha önce 400 ppm’lik bir miktara ulaşılmış mı? Evet ulaşılmış ama o da 3 ila 5 milyon yıl önce olmuş.
YÜZDE 81 ORANINDA FOSİL YAKIT KULLANILIYOR
7 gün 24 saat enerjiye ihtiyacımız var kesintisiz bir biçimde. Yenilenebilir enerjilere yöneliyoruz ama güneş gece yok, rüzgar her zaman yok. Dolayısıyla kesintili kaynaklar. Bu enerji ihtiyacımız ne yazık ki dünya olarak yüzde 81’ini fosil yakıt yakarak üretiyoruz. Kömür, petrol, linyit, doğalgaz yakıyorsunuz ve atmosfere devamlı bir şekilde karbondioksit pompalıyorsunuz. Atmosferin ortalama sıcaklığını artırıyorsunuz ve küresel iklim değişikliğine sebep oluyorsunuz. Atmosferin ortalama sıcaklığı şu an 1 santigrat derece artmış durumda. Şu anda buradaki bütün mücadele Paris Anlaşmasıyla beraber bu sıcaklığı yaklaşık 2 santigrat derecede tutmak, mümkünse 1,5 santigrat derecede tutmak. Son şansımız, umarım başarılı oluruz.
KÜRESEL ISINMA NELERE MAL OLACAK?
Küresel iklim değişikliğinden bahsediyoruz ama şehirlere bunun etkisi ne? Şehirler, kentler bunun neresinde? Yerel yönetimler bunun neresinde? Kısaca bunlarla ilgili istatistikler vermek gerekecek olursa bugün itibariyle dünya nüfusunun yaklaşık yarısı, yüzde 54’ü kentlerde yaşıyor ve ne yazık ki bu kentlerde yaşayan insanların yarısı toplam alanın yüzde 3’ü dediğimiz dar bir alanda yaşıyorlar. Dünyadaki enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 60 ile yüzde 80 kadarı şehirlerde tüketilmekle birlikte sera gazı salımlarının yüzde 70’lik kısmından da şehirler sorumlu ne yazık ki. Yerel yönetimler bu sera gazı salımlarının azaltılması noktasında gerçekten önemli odak noktasında bulunuyorlar. Amacımız ortalama sıcaklığı atmosferin 1,5 santigrat derecenin altında tutabilmek. Eğer tutamazsak ne olacak? Bu sıcaklık 2 santigrat dereceye ulaşırsa yaşayacaklarımız; fırtınalar yüzde 15-25 mertebesinde artıyor. Aşırı sıcaklar yüzde 27 mertebesinde artıyor. Biyolojik riskler yüzde 29, kuraklık yüzde 30, aşırı yağışlar yüzde 38, sel ve taşkınlar ise yüzde 52 oranında artış gösterecek ne yazık ki. Son 1 asra baktığımızda yaklaşık 40 milyon şehirlinin sel ve su baskınlarına maruz kaldığını görmekteyiz. Bununla beraber 2070’lerde ise bu sayının 150 milyona hatta 200 milyona ulaşma ihtimali var. 2007 yılında 400 trilyon dolar olarak hesaplanan bir ekonomik zarar var. Böyle giderse 2070 yılında bu zararın 35 katrilyon dolara ulaşması gerekiyor. Ayrıca 2050’lere kadar 150-200 ya da 250 milyon kişinin şehirlerden başka alanlara göç etme durumu söz konusudur.
BALIKESİR RİSK ALTINDA
Sonuç olarak şehirler küresel iklim değişikliği sorununun odağında bulunmaktalar. Şehirlerin yönetimlerindeki zafiyetler ve sürdürülemez uygulamalar, fosil yakıtlara dayalı enerji üretimleri, bina sektöründeki kontrol edilemeyen büyüme ve altyapı sorunları, atık yönetimindeki problemler, şehir içi ulaşımda sürdürülemeyen uygulamalar, yeşil alanların yetersizliği ve bu alanlara olan tecavüzler şehirleri başlıca suçlu konumuna getirmekte ne yazık ki.
Hidrometeorolojik afetler konusunda acaba Balıkesir Türkiye sathında bu afetler açısından ne durumda? Tüm bu hidrometeorolojik afetleri değerlendirdiğimiz zaman şunu görüyoruz: Konya ve çevresi en kırılgan ve riskli alan. Haritaya baktığımızda batıda bir yer daha var orası da Balıkesir. Tüm hidrometeorolojik afetlere baktığımızda Balıkesir gerçekten büyük bir risk altında ve büyük bir kırılganlığa sahip. Peki, afetlerimize teker teker bakalım. Don olayı dağılımında Balıkesir don olaylarını yaşıyor ama çok büyük miktarlarda değil. Peki kuraklık afetine bakalım; burada kast edilen kuraklık yağış azlığıdır. Konya ve civarı evet gerçekten büyük bir risk altında ama dikkat ederseniz Ege ve Marmara taraflarına baktığınızda bir ilin çok farklı olduğunu görüyorsunuz, orası da Balıkesir.
BALIKESİR’DE YILDIRIM, SEL, HORTUM AFETLERİNDE ARTIŞ VAR
Sele bakalım; Balıkesir sel ve taşkın olaylarına baktığınızda yine büyük risk altında. Kuvvetli rüzgar, fırtınalar konusunda da Balıkesir büyük risk altında. Yıldırım ve şimşeğe bakalım isterseniz Balıkesir ortalama değerlerde ama Körfez bölgesine doğru gittiğinizde yıldırım ve şimşek olaylarının arttığını görüyorsunuz. Dolu olaylarına baktığımızda da ortalama dolu riski olan bir iliz. Peki, başka bir olaydan bahsedeceğim o da hortum olayı. Balıkesir’de hortum görülüyor mu? Görülüyor. Ama şu var teknolojinin ve iletişimin gelişmesiyle beraber bunları daha net görmeye başladık. Ama bir 10 sene önce bu soruyu sorsaydım çoğu insan görülmüyor diyecekti. Hortum sadece Akdeniz Bölgesinde ya da Ege Bölgesinde deniz kıyılarında görülmez. Türkiye’nin her noktasında hortum oluşma riski vardır. 1800’yü yıllardan günümüze kadar olan hortumların haritası çıkarılmıştır. Balıkesir ve civarında Körfez bölgesinde 2-3 tane olduğu görülüyor. Bandırma tarafında da var. 6 Ağustos 2017 Bigadiç’teki hortum basit bir hortum değildi. Onlarca ağacı köklerinden çıkartabilecek kadar kuvvetliydi. Hortum artık bizim bir gerçeğimiz. 4 Haziran 2017 Burhaniye’de yıldırım nedeniyle koyun ve kuzular telef oldu. Bunun neticesinde insan kaybı da yaşıyoruz ne yazık ki. 15 Ocak 2017 Ayvalık şehir seli ve su baskınları. 17 Haziran 2015 Karesi’de 30 dakikalık kısa süreli ama şiddetli bir sağanak yağışı akabinde görüntüleri görüyorsunuz.
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ NE YAPIYOR?
Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanlığı altında İklim Değişikliği ve Yenilenebilir Enerji Şefliği kurdu ve bu şeflik altında Balıkesir İklim Değişikliği Eylem Planını hazırlamaya başladı. Bunun için çalışmalar yürütülüyor. İlk çalışma bu sene değil ama ondan önceki sene Körfez Bölgesinde Çevre ve İklim Değişikliği Çalıştayı düzenlenmişti. İlk faaliyet oydu. Geçtiğimiz Mart ayında yine bir çalıştay düzenlendi. Şu anda Kasım ayı sonunda bu İklim Değişikliği Eylem Planının ilk versiyonu bakanlığa sunulacak. Tabi bu sunulurken bir de şunu yaptı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, Balıkesir İli Sera Gazı Emisyon Envanterini hazırladı. Veri toplamak gerçekten zor. Topladığınız veri ne kadar güvenilir o da ayrı bir konu. Ama en azından 2018 yılına ait Balıkesir’deki sera gazı atık envanteri bu raporla sizlerin dikkatine sunulacak. Şu an bunun çalışmaları bitti, rapor taslak aşamada zannediyorum Kasım ayı sonunda bu da hazır olacak. Bu bahsettiğim şeflik neler yapıyor? Balıkesir İklim Değişikliği Yerel Planını hazırlıyor. Balıkesir için sera gazı eylem planını çıkarıyor. Aynı zamanda birtakım akademik yayınlar da çıkarmaya çalışıyor.”