Balıkesir Barosu 2021-2022 Adli Yılın açılması nedeniyle Atatürk Anıtı’nda bir tören gerçekleştirdi. Baro Başkanı Erol Kayabay, yönetim kurulu üyeleri ve avukatlar anıta çelenk sunup, saygı duruşunda bulundu. Törende Balıkesir Barosu adına konuşan Genel Sekreter Ömer Faruk Yüksel avukatların yaşadığı sorunlara dikkat çekerek hukukun ve demokrasinin egemen, liyakatin hakim olduğu bir yargı sisteminin özlemi içinde olduklarını dile getirdi.
“KUVVETLER AYRILIĞI TARTIŞMALARI DEVAM EDİYOR”
Balıkesir Barosu adına basın açıklaması yapan Balıkesir Barosu Genel Sekreteri Ömer Faruk Yüksel şunları söyledi:
“Yargı camiası olarak, türlü sorunların gölgesinde yeni bir adli yılı karşılamaya hazırlanıyoruz. Öyle ki, bu sorunların bir kısmının kısa vadede çözülebildiği görülmüş ise de, ne yazık ki büyük çoğunluğunun kronikleştiği ve artık bir kangren halini aldığı da malumdur. Ve bilinmelidir ki, sorunların çözümsüz kaldığı her adli yıl, yargı sistemi için bir heyecan vesilesi değil, sadece hüsran sebebi olmaktadır. Türk yargısı, içinde bulunduğumuz yüzyılın ilk çeyreğinde kuvvetler ayrılığı tartışmalarına maruz kaldığı ve bu nedenle bağımsızlığının sorgulandığı bir süreçten geçmektedir. Dava ve karar mekanizmalarına siyaset eli bulaşıp bulaşmadığı, Anayasa ile teminat altında bulunan hakim ve savcının görevi esnasında siyasetin birtakım rica görünümlü emir ve talimatlarıyla karşı karşıya kalıp kalmadığı soruları kamuoyunda cevabını aramaktadır. Oysa kuvvetler ayrılığı ilkesi, yargı bağımsızlığının olmazsa olmazıdır. Bağımsız bir yargı ise mülkün temelini oluşturan adalet kavramının yegane sağlayıcısıdır. Şundan eminiz; vatandaşın yargıya karşı zayıflayan güvenini yeniden tesis edebilmek adına her kademede liyakat esaslı oluşumun bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bu bakımdan, iyiden önce torpilliye fırsat tanıyan mülakat sisteminin sadece hakimlik ve savcılık mesleğine kabulde değil, yargının her kademesine memur alımında ortadan kaldırılması şarttır.
“SON 10 YILDA HUKUK FAKÜLTESİ SAYISI ÇOK ARTTI”
Maalesef özellikle son 10 yıl içerisinde ülkenin neredeyse her kentine ve hatta bazı ilçelerine bile hukuk fakültesi açıldığına tanıklık etmekteyiz. Bu durumun, öncelikli olarak kalitesiz hukuk eğitimine ve devamında niteliksiz hukuk fakültesi mezunlarına sebebiyet verdiği görünen bir gerçektir. Gelinen süreçte, özellikle avukatlık mesleği sayısal anlamda her geçen gün çoğalmakta, fakat bu durum hiçbir yaraya merhem olmadığı gibi; TÜİK’in duyurduğu açlık sınırında yaşayan, büro kirasını veya sigorta primini ödeyemeyen gelir yoksunu avukatlar yaratarak, aslında çok daha büyük sorunları beraberinde getirmektedir. Nitekim, geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Kararı ile Balıkesir Üniversitesi bünyesinde de hukuk fakültesi kurulmuş; ancak fakültenin akademik kadrosu bile halen oluşturulamamıştır. Muhtemelen yakın süreçte kurulan çoğu hukuk fakültesinde olduğu gibi, misafir hocalarla kadro oluşturulmaya çalışılacak, gün kurtarılacak fakat uzun vadede Türk Hukuku adına büyük yaralar açılmaya devam edecektir.
“2021’NİN İLK YARISI AVUKATLARA SALDIRININ AYYUKA ÇIKTIĞI DÖNEM OLDU”
2021 yılının ilk yarısı avukatlara saldırının ayyuka çıktığı, önünün alınmadığı ve dahası kamuoyu nazarında önünün alınmak istenip istenmediği konusunda şüphelerin de bulunduğu bir yıl olarak tarihe geçmiştir. Failler hakkında işletilen soruşturma ve kovuşturma süreçleri yetersiz kalmış, yargı bu anlamda sacayağı olan bir meslek grubunu korumakta maalesef derin bir acziyet yaşamıştır. Gebze’de bir haciz işlemi sırasında görev şehidi olan meslektaşımız Ersin Aslan’ın acısı tazeliğini korurken, memleketin hemen her köşesinde meslektaşlarımızın görevi başında uğradıkları saldırılar öfkemizin katsayısını arttırmıştır. Geçtiğimiz ay İstanbul Beylikdüzü’nde meslektaşımız Avukat Mazlum Arslan’a görevi başında saldıran failin, hakim olan ağabeyi Mehmet Altıntaş tarafından karakoldan kaçırılmak istenmesi ise durumun aslında çok daha vahim olduğunu gözler önüne sermiştir.
“AVUKATLARA SALDIRILAR VAKAYİ ADİYE OLARAK GÖRÜLMEMELİ”
Bu anlamda, hakim ve savcılar bakımından anayasa ile sağlanan teminat, derhal avukatlar bakımından da tesis edilmeli; mesleğin ifasında avukatın can güvenliğine yönelik tedbirler işletilmeli ve avukatlara yönelik saldırılar vakay-i adiye olarak görülmekten vazgeçilmelidir. Öte yandan, özellikle 2021 yılı içerisinde meydana gelen avukat saldırılarında suç mahallinin, genellikle haciz adresi olması dikkat çekicidir. Fiili haciz işlemi, işin doğası gereği saldırı riski taşıyan bir iş olmasına karşın, bu zamana dek riski bertaraf edici önlemler alınmamıştır. Nitekim, meslektaşımız Av. Ersin Aslan’ın görevi esnasında şehit olmasının akabinde, hacizlerde kolluk personeli bulundurulmasının zorunlu hale getirileceği konusundaki vaatler sözde kalmış, bu zamana kadar yasal bir düzenlemeye kavuşturulmamıştır.
“ADLİYEYE GİRİŞLERİMİZ SORUN OLMAYA DEVAM EDİYOR”
Avukatların adliyeye girişlerde halen hakim ve savcılardan farklı muamelelere tabi tutuluyor olması hala önü alınamamış bir sorundur. Dahası, duruşmalarda yasanın açık hükmüne rağmen avukata duruşma tutanağının verilmemesi, yakın dönem içerisinde bu konuda pandemi bahanesinin arkasına saklanılması da bambaşka bir sorun olarak karşımızdadır. İşin içler acısı yanı ise, kimi zaman hukukun aktörleri eliyle hukuk kurallarının ihlal ediliyor olmasıdır.
HUKUKUN VE DEMOKRASİNİN EGEMEN OLDUĞU BİR YIL DİLİYORUZ”
Hiç kuşkusuz, mesleğin sorunları dağ misali önümüzde yığılmaktadır. Somut sorunların çözümü yanında bağımsız yargı, çoğulcu demokrasi ve sosyal, laik hukuk devleti ilkesinin temini uğrunda da mücadelemizi diri tutacağımızın; kıdeminin hangi döneminde olursa olsun tüm meslektaşlarımızın sesine ses, gücüne güç katacağımızın bilinmesini isteriz. Bu duygu ve düşüncelerle yeni adli yılı kutlar; hukukun ve demokrasinin egemen, liyakatin hakim olduğu bir yargı sisteminin özlemiyle başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan uğruna can vermiş bütün şehitlerimizin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliriz.”