ÖMÜR BOYUER
TAMER MOLLA…
Namı diğer EFSANE BAŞKAN…
Öyle Gazoz olanlardan değildi.
Gerçekten Efsane olandandı…
Kalbine yenildi. Ani ölümü şaşkınlık ve büyük bir üzüntü yarattı.
Sevenleri çoktu kalabalık bir cenaze töreni oldu.
Hayatın her alanından, siyasetin her yelpazesinden cenazeye katılım söz konusuydu.
Eskisiyle, yenisiyle;
Milletvekilleri, Belediye Başkanları, İl Başkanları, İlçe Başkanları, Parti üyeleri, genci yaşlısı cenazedeydi.
Cenazeye katılamayan ama gerek şahsi, gerekse resmi sosyal medya hesaplarından üzüntülerini paylaşan, ailesine ve örgüte başsağlığı dileyen partili, partisiz birçok kişi oldu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çelengi de cenaze töreninde yer aldı.
Ama ne hikmetse CHP Karesi İlçe Örgütü tam bir vefasızlık örneği sergiledi.
Bir iki yönetici kişisel sosyal medya hesaplarından duydukları üzüntüyü, başsağlığı dileklerini paylaşsalar da ve dahi Karesi İlçe Başkanı saat 18:00 de Balıkesir Kadın Platformunun meydanda yapacağı basın açıklamasına katılım sağlamadan hemen önce cenaze törenine katılsa da; CHP Karesi İlçe Örgütü, Başkanı ve Yöneticileri ne resmi ne de kişisel ortamlarda başsağlığı mesajı yayınlamaya gerek görmediler veya değerli bulmadılar.
Altıeylül, Ayvalık, Edremit, Kepsut, Bandırma, Dursunbey gibi ilçeler sosyal medya hesaplarından ve geriye kalan ilçelerin neredeyse tamamımın İlçe Başkanları şahsi sosyal medya hesaplarından mesaj yayınlarken Karesi İlçe Örgütü ve Başkanının iki satırda olsa Tamer Molla için mesajı çok görmesi düşündürücü, üzücü ve saygısızca bir tutum olsa gerek.
Maalesef hırs, kin ve kapris aklın önüne geçince; ne ahde vefanın, ne geçmişin, ne parti emekçisinin, ne emeğin, ne de ahlaki ve vicdani insani duyguların bir önemi kalmıyor.
Kibrine yenik düşen insanoğlu, her şeyi babasının tapulu malı gibi görmeye başlar.
Dedik ya çoğu Gazoz, Tamer Molla gibileri ise Efsane…
Hiç düşündün mü Tamer Molla, niçin Efsane?
İl Başkanıyken, parti başarıdan başarıya mı koştu?
Hayır, tam aksine parti ülke barajına takılıp meclis dışında kaldı.
İl Başkanıyken, parti içi demokrasiyi hayata geçirmek için mi çabaladı, şeffaf bir yönetim mi sergiledi, ön seçimin yılmaz savunucu muydu, her şeyi doğru ve eksiksiz mi yaptı?
Hayır, hiçbir zaman böyle bir iddiası olmadı. Günümüzde kim her şeyi eksiksiz ve doğru yapıyor ki? Artık tam anlamıyla parti içi demokrasi mi hakim? Tüm kademeler şeffaf bir yönetim mi sergiliyor?
Yani ana mekanizmanın işleyişinde değişen bir şey yok.
Gelelim Efsane meselesine…
Tamer Molla, 12 Eylül darbesiyle kapatılan ve daha sonra tekrar açılan Cumhuriyet Halk Partisinin kurucularından. CHP tarihini çok iyi bilen tanıdığım ender birkaç kişiden biri. Parti Kültürünü özümsemiş, Örgüt Bilinciyle hareket eden ve Partinin Kurumsal Kimliğini her şeyin üzerinde tutan, hiçbir partiliye ve partiye küsmemiş birinden bahsediyorum.
Şanslıyım…
İster siyasi parti olsun, ister meslek odası olsun mensubu bulunduğun örgüte bir araç değil bir amaç olarak bakabilmeyi yöneticilik ve başkanlığını yaptığım Makina Mühendisleri Odasında rahmet ve minnetle andığım Ümit Kamçıcı gibi hocalarımdan, CHP’de ise Tamer Molla gibi abilerimden öğrendim.
İşte önüne gelenin ağzına doladığı Siyasi Ahlak ve Siyasi Etiğin özü budur.
Yani partiyi araç olarak değil amaç olarak görmektir.
12 Eylül darbesiyle kapatılan CHP, 9 Eylül 1992 tarihinde tekrar açıldı.
Ama her şey şimdiki gibi değil. Para yok pul yok, imkânsızlıklar diz boyu.
Elini taşın altına koyan kurucuların, yöneticilerin güçleri oranında katkılarıyla kiralar ve diğer tüm giderler karşılanabiliyor.
Tamer Molla o dönemlerde İl Başkanlığı yaptı. Cebinden çok para harcadı parti için. Belki de en fazla para harcayanların en başında gelir.
Aradan çok uzun yıllar geçti ve çoğu partili bunları bilmez.
Peki, Tamer Molla’dan duyan oldu mu?
Duyamazsınız…
Sadece Tamer Molla değil. O dönemin zorluklarını yaşayan ve omuzlayan hiç kimseden özellikle bulundukları maddi fedakârlıkla ilgili tek kelime duyamazsınız.
Bunun adı asalettir. Asalet ise İnançlı insanlarda olur.
Ya da partiye geldiği, yönetimlerde yer aldığı tarihi milat olarak kabul eden bazılarına göre ise bunlar dinozordurlar.
Bunlara 2001 yılında Tamer abinin yaşadıklarına onun penceresinden bakabilmenizi sağlamak için değindim.
Tamer Molla, yukarıda özetlemeye çalıştığım zorlukları yaşayan, fedakârlıkta bulunan bir İl Başkanı olarak Milletvekili aday adayı oldu.
O süreçte ne zaman sorsam her seferinde kendi üslubuyla bana;
“Merak etme eşek gölgede sen yat uyu” dedi.
Doğru son dakikaya kadar 1. Sıradaydı ama ne olduysa bu şekilde listeler açıklanmadı ve liste dışı kaldı.
“Abi, hani eşek gölgedeydi ne oldu?” diye sorduğumda.
Gülerek…
“Eşeğin kuyruğu güneşte kalmış. Fark edemedim.” dediğini hala dün gibi hatırlarım.
Bir anıyı aktarmak için yazmadım bunları…
Düşünün…
Neredeyse milletvekilliğiniz garanti, evde eşinizin, çocuklarınızın, çevrenizdeki dostlarınızın, arkadaşlarınızın beklentisi de bu yönde.
Ama her şey son anda tam tersine dönüp allak bullak oluyor. Kabullenmek, kaldırmak kolay değil.
Bu ve bunun çok daha azını yaşayınca kızıp kinlenenleri, küsüp gidenleri, gidip gelenleri, küfredenleri çok gördük bu partide.
İstisnasız bunların hepsi için parti amaç değil araçtı.
Tamer abi kimseye kinlenmedi, küsüp gitmedi, gidip dönmedi, küfretmedi. Çünkü parti onun için araç değil amaçtı.
Bu adama “partiye zarar veriyor” diyen ahmaklar oldu. Ahmakların olduğu yerde her zaman bu ahmakları kullanan kurnazlar olur.
Tamer abiyi bu kurnazlar sevmezdi. Ne zaman kurnazlık yapsalar Tamer abi ipliklerini pazara çıkarır, bundan keyif alır ve yaygarasını da iyi yapardı.
Lakap takmadığı kimse yoktu. Bende dahil bir çok kişi abi lakap takma bazıları alınıyor, kızıyor desek de vazgeçmiyordu. Ama hakkını teslim etmek lazım en usta terziye taş çıkartırcasına taktığı her lakap o kişinin üzerine culk diye oturuyordu.
Bazen karşısındakine “sana düşünmeyi yasaklıyorum, düşünmeyeceksin” derdi. Aslında söylemek istediği bilgi sahibi olmadan fikir yürütme demekti. Anlamayıp “düşünce özgürlüğümü engelleyemezsin” diye tepki gösterenlere ısrarla “sana düşünmeyi yasaklıyorum, düşünmeyeceksin” demeye devam ederdi.
Aynı zamanda usta bir berberdi ve tıraş yapmayı çok severdi. Birine “sen tıraşı kime oluyorsun?” diye sorduysa bu sana aklı kim veriyor? anlamına geliyordu. Yada “senin tıraş vaktin gelmiş tıraşını yapayım” demişse ona akıl verecek demekti.
Hangi özelliğini yazayım?
Sayısız anılarımızın hangilerini aktarayım?
Sayfalarca yazmam lazım.
Ayrıca senin anlatılmaya ihtiyacın da yok.
Vesselam…
Renkli bir kişiydi, herkeste yeri doldurulamayacak izler bıraktı, kendine has üslubu, kendine has tartışma metodu, kendine has bir hayat tarzı vardı.
Hep taze haber peşinde koştu ama herkes en taze haberleri hep ondan öğrendi.
Ona kızanlar, ona küsenler oldu ama onun ise kızdığı çok kişi vardı lakin kimseye küsmedi.
Hadsiz ve saygısızlara tahammülü yoktu. Onlar onun için frensizdiler.
Lafını sözünü esirgemedi. Ne dediyse genelde hep haklı çıktı.
Sevenleri çoktu.
Bir Tamer Molla geldi diyeceğim ama geçti demeyeceğim. Çünkü daha çok uzun yıllar onu anacak yüzlerce seveni var.
Tamer Molla, tabii ki bir ilah değildir ama EFSANEDİR…
EFSANE BAŞKAN SENİ ÇOK ÖZLEYECEĞİZ…
Huzur içinde YAT UYU…
Işıklar yoldaşın, bulutlar yorganın olsun…