Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’e bağlı Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası Balıkesir Şubesi 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nin 51’inci yıldönümünü andı. Ali Hikmet Paşa Meydanı’nda düzenlenen anma töreninde dünyayı ayağa kaldıracak tek gücün işçiler ve emekçiler olduğuna vurgu yapıldı. DİSK GENEL-İŞ Balıkesir Şube Başkanı Hüseyin Hilmi Ovalı 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişinin yıldönümünde yaptığı açıklamada “İçerisinde bulunduğumuz salgından anlaşmıştır ve artık çıplak gözlerle de görülüyor ki, Dünyamız; adına kapitalizm denilen bu düzenin tükendiğini ve iflas ettiğini haykırmaktadır” diye konuştu. DİSK GENEL-İŞ’in düzenlediği anma programına TMMOB, KESK, TTB ve TÜRMOB Balıkesir Bileşenleri ile CHP destek verdi.
“DÜNYAYI YENİDEN AYAĞA KALDIRACAK İŞÇİ VE EMEKÇİLERDİR”
DİSK GENEL-İŞ Balıkesir Şube Başkanı Hüseyin Hilmi Ovalı yaptığı basın açıklamasında şunlara yer verdi:
“İçerisinde bulunduğumuz salgından anlaşmıştır ve artık çıplak gözlerle de görülüyor ki, Dünyamız; adına kapitalizm denilen bu düzenin tükendiğini ve iflas ettiğini haykırmaktadır. Neo liberal politikalar zenginleri daha zengin etmiş, yoksulları, dar gelirlileri, bağımlı çalışanları ise açlık ve sefalete mahkûm ederken sadece ve sadece patronları çok, daha çok zengin yapmanın düzeni olmaktadır.Evet, kendini tüketmiş bu ekonomik düzen içeresinde Dünyayı yeniden ayağa kaldıracak bir tek güç vardır ki o da biz işçiler ve emekçilerdedir.
“KADRO HAKKIMIZI İSTİYORUZ”
Bizler gücünü üretimden alanlar bu gün bu meydanlardan haykırıyoruz. 24.12.2017 tarihinde yayımlanan 696 sayılı KHK ile kamuda personel çalıştırılmasına dayalı ihale usulü sona erdirilmiş ve daha önce taşeronda çalışan yaklaşık 750 bin işçi kamu kurumlarına ve belediye şirketlerine 1 Nisan 2018 tarihi itibariyle aktarılmıştır.Kamuoyuna kadro olarak sunulan bu düzenleme ile işçilere Belediye şirketlerinden ileride bir kadro verilmediği gibi birçok hak kaybının da önü açılmıştır. En başta yaklaşık 400 bin belediye işçisine ayrımcılık yapılmış ve bu işçiler belediyeler yerine belediye şirketlerine aktarılmıştır. Bunun doğrudan bir sonucu olarak belediye şirketlerine aktarılan işçiler 52 günlük ilave tediye haklarından mahrum kalmıştır. Belediye şirket işçilerine doğrudan, ayrımsız, tamamına kadro talebimizi bu meydandan bir kez daha yineliyoruz. Belediyelerde Şirket işçiliği değil, Anamızın Ak sütü gibi helal olan kadro hakkımızı istiyoruz. Ayrıca İlave tediye ikramiyeleri ve Kıdem Tazminatlarımız devlet güvencesinde olmalıdır.Bir an evvel arkadaşlarımızın kadro hakkı verilmeli bu arkadaşlarımızda diğer kamu işçileri gibi 657 ye 4-d ye kadro tahsislerini yapılmalıdır.
“VERGİ ADALETSİZLİĞİ HER GEÇEN YIL DERİNLEŞİYOR”
Diğer bir önemli konuda vergi adaletsizliğinin işçiler üzerindeki yüküdür. Türkiye’de vergi adaletsizliği her geçen gün derinleşiyor. İşçilerin altında kaldıkları vergi yükü ve gelir dağılımı adaletsizdir. Zengin ve varlıklı rant çevreleri daha az vergi öderken, toplumun diğer kesimleri daha çok vergi ödüyor. Bu oran, gelişmiş ülkelerde ise tam tersidir.Bunun doğrudan bir sonucu olarak, ülkemizde çalışan kesimin geliri, verginin giderek dilimlere göre artması sebebiyle yılsonuna doğru gelirimiz sürekli düşmektedir. Hal böyle ki, ne değişiyor da yılsonuna doğru daha çok vergiyi ödemeyi gerektirecek bir önceki aydan farklı olarak ne gelir kazanıyoruz. Maalesef böyle bir şey olmadığı gibi, Aralık ayında ödediğimiz elektrik, su, gaz parası ile ocak ayında ödediğimiz elektrik, su, gaz parası ve diğer giderlerimiz farklı değil? Gelirimiz vergi nedeniyle neden düşüyor. Bu durum çalışan sınıf için yıldan yıla ekonomik açıdan ağırlaşan bir hal almaktadır.
“AZ KAZANANDAN AZ ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ”
Bizler her ay aynı ücreti, maaşı kazananlar için Adaletli bir vergi sisteminde olması gereken temel ilke “az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması”dır. Türkiye’de bu ilke tersine çevrilmiştir. Yıllardır büyük vergi yükü, ücret geliri ile yaşam mücadelesi veren işçilerin, emekçilerin omuzundadır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi büyük şirketlere sağlanan vergi afları da ücretli kesimin daha yüksek oranda vergi vermesine neden olmaktadır. Son 10 yıllık süreçte toplanan vergilerin yüzde 92’sini ücretliler ödemiştir. Buna karşın bütçeden yapılan harcamalar sermaye sınıfına dönüktür. Emekçiler bütçeden eğitim, sağlık, ulaşım gibi hizmetleri ucuz ve nitelikli olarak alamamaktadır.
VERGİ ADALETİ ŞART!
Emek üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır.Vergi adaleti sağlanmalıdır.Çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınan; karın-rantın-faizin vergilendirilmesine dayanan bir vergi sistemi kurulmalıdır. Büyük şirketlerin vergi borçlarının affına izin verilmemelidir. Çifte vergi yükü kaldırılmalı; asgari ücret vergi dışı bırakılmalıdır.Vergi sistemi eşitsizlikleri derinleştirmeyi değil, azaltmayı hedeflemelidir.Ayrıca bir diğer konu; uzun çalışma sürelerini ne zaman gözden geçirmeye başlayacağız. Bu gün batı ülkelerinde, İtalya, Fransa, Almanya gibi ülkelerde emek sınıfı açasından 35 saat tartışılırken, Danimarka da, Norveç’te işçi sağlığı açısından 32 saatlik çalışma daha da düşürülmesi tartışmaya açılmıştır. Ülkemizde çalışma süreleri ne zaman düşürülecektir. Hepimiz ama hepimiz gördük ki Pandemi de haftalık 30-35 saat çalışma süresinden fazla bir haftalık çalışma süresine gerek yoktur. Talebimizdir masada toplu sözleşmede konuşulmalıdır. Haftalık çalışma süresi düşürülerek kanunlaşmalıdır.
İŞÇİ SINIFI MÜCADELESİ İLE ZİNCİRLER KIRILACAK KARANLIK AYDINLANACAK!
İşçilerin talebi, emekçilerin, halkın ve toplumun ihtiyaçlarını önceleyen eşitlikçi, demokratik, kamucu ve sosyal adalet ilkelerine dayanan yeni bir toplumsal düzendir.Pandemi ile birlikte yaşadığımız, Bütün bu gerçekliklerin gözü önünde 15-16 Haziran Büyük işçi direnişlerini, işçi sınıfı mücadelesinde yitirdiğimiz bütün sınıf kardeşlerimizi, ülkemizde işçi sınıfına önderlik eden başta Abdullah Baştürk ile Kemal Türkler’i ve direnişlerde ve mücadelede yitirdiğimiz tüm yoldaşlarımızı saygıyla anıyoruz.”